Sual: Bir tasavvuf kitabında, (kahve, tütün, tömbeki, esrar, şaraptan daha kötüdür. Şundan dolayı şaraptan kırk günde kurtulmak mümkün, fakat ötekilerden sıyrılmak fazlaca müşküldür) deniyor. Kahve, tütün, şaraptan daha fena iyi mi olabilir?
CEVAP
Kitaptaki ifadelerde bir nakil hatası olabilir. İstanbul Üniversitesi yayınlarından Besin Kimyası kitabında deniyor ki: (Çaydaki tein ile, eskiden ayrı bir alkaloit olarak kabul edilen Kafeinin aynı olduğu tespit edildi. Çayda %2,5-3, kahvede ise %1,3 oranında kafein bulunur.
Kafein, zihni açar, kan dolaşımını artırır, vücuda ısı verir, yorgunluğu giderir, sindirimi kolaylaştırır. Fazlası sinir sistemi üstünde tesir yapar. Kalb hastalıklarında, sinirleri zayıf insanlarda ve çocuklarda azca miktar kahve bile kötü tesir yapabilir.) [s. 658]
Çaydaki kafein, kahvedekinden iki misli fazladır. Kahvedeki kafeine haram denirse, çaydakine de haram denmesi gerekir. Bir çok zarar veren şeyin, zarar verecek miktarını kullanmamalıdır! Vücuda zarar verecek kadar fazlaca yiyecek de haramdır. Bazı gıdalar, bazı hastalara zararlıdır. Vücuda zarar verdiği malum şeyleri kullanmak doğru değildir. Bir hiç kimseye kahve ve çayın fazlası zarar veriyorsa azca içmeli, azı da zarar veriyorsa asla içmemelidir! Hastaya haram olan bir şey, sağlama da haramdır denmez. İmam-ı Münavi hazretleri, Camius-sagir şerhinde kahve içmenin haram ve mekruh olmadığını bildirmiştir. (Hadika s.143)
Çay ve kahvedeki kafein, tütündeki nikotin, fazla alınırsa normal olarak zararı olan olur. Bir çok zarar veren mubah bir şeyin, zarar vermeyen azca miktarının kullanılması haram değildir. Alkollü içkilerin ise, asla zarar vermese de, damlası haramdır. İmam-ı Nevevi hazretleri buyuruyor ki: Sıvı içkilerin azı da haramdır. Esrarın sarhoş etmeyen miktarını ilaç olarak kullanmak caizdir. (Mühezzeb)
Afyonun da sarhoş etmeyen azca miktarı haram değildir. (Feth-ur-rahim s.30)
İbni Hacer-i Mekki hazretleri buyuruyor ki: Afyon ve öteki zehirli otların alınan fazlaca miktarları haramdır, fakat azca miktarlarını ilaç olarak kullanmak caizdir. (Zevacir)
Uyuşturucu benc otu mubahtır. Bununla sarhoş olmak haramdır. (Dürr-ül Muhtar c.3, s.166)
İbni Âbidin hazretleri, bunu açıklarken buyuruyor ki:
Benc otunu ilaç olarak kullanmak caizdir. Sarhoş edici miktarı caiz değildir. (Bir çok sarhoş edenin azı da haram olur) hadis-i şerifi sıvı içkilere mahsustur. Zehirli bitkileri ve sarhoş edici katı ilaçları azca oranda kullanmak haram olmaz. (Redd-ül Muhtar c.5, s.295)
Ali Echuri hazretleri, (Tütün içmek aklı giderir yada nafaka temininin terkine sebep olursa, haram olur. Bu şekilde bir durum eğer olmazsa haram olmaz) buyuruyor. (Oldukça-ül-beyan)
Tütün mubahtır. (Essulh-u beynel-ihvan, El-ukudüddürriyye, Tahtavi, Berika)
Bursalı İsmail Hakkı hazretleri, ilk yazdığı kitaplarında, tütüne haram diyordu. Şundan dolayı dönemin padişahınca tütün yasaklanmış, içene ceza veriliyordu.
Tütüne israf yönünden hiçbir âlim haram dememiştir. Fakirin su yerine içecek içmesi israftır, fakat alışmış olduğu için çay, kahve yada tütün içmesi israf olmaz.
Şafii âlimlerinin bir çok, sigaraya tenzihen mekruh dedi. Hanefi’de, soğan, sarmısak şeklinde, tenzihen mekruhtur. (Tahtavi)
Büyük bir âlim, mubah olan bir şeyi yasaklarsa, talebelerinin itaat ederek, o şeyi kullanmamaları gerekir. Fakat bu her insana şamil edilemez.
Tütünün bazı zararları
45 yaşın altındakilerden, kroner kalb hastalığından ölenlerin % 80i sigara tiryakisidir.
Sigara içenlerde akciğer kanseri, içmeyenlere nispetle 15 kat fazladır.
Akciğer kanserine yakalananların % 94ünün sigara tiryakisi olduğu ortaya çıkmıştır.
Sigara içmeyen hanımlarda kısırlık % 3,8, sigara içenlerde, % 41,8dir.
Günde bir paket sigara içilen evimizdeki çocuklar da, günde 5 tane sigara içmiş şeklinde etkilenir.
Bilhassa hamile ve emzikli iken sigara ve alkole devam eden ana-babalar, evlatlarının hayatlarını tehlikeye sokmuş olabilirler.
Içecek ve kola içmek
Sual: Bir yazar, Türk Standartları Enstitüsü’nün standartlarına gore, Türkiye’de üretilen gazozların içinde litrede 5 gr. kadar etil alkol olmasına izin verildiğini belirterek, sanki piyasadaki gazozların ve kolaların ekserisinde alkol bulanabileceği intibaını veriyor. Içecek içen Müslümanlara hedonizmin [hazcılığın, kendine lezzet veren şeyin] kölesi diye hakaret ediyor. Piyasada alkolsüz gazoz ve kola yok mu? Mevcut meşrubatları içmekte dinen bir sakınca var mı?
CEVAP
İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
Allahü teâlâ, (Mutlak surette necis olmayanı, temiz olanı yiyin) demiyor, (Necis bulunduğunu bilmediğiniz, temiz zannettiğiniz gıdaları yiyin) buyuruyor. Eğer (Mutlak surette necis olmayanı yiyin) deseydi bu fazlaca zor, hattâ imkânsız olurdu. Haram olmayan, fakat şüpheli olan şeylerden de sakınmalıdır! Fakat yiyecek ve içeceklerde kuşku edip yememek, takva değil, vesvesedir. Resulullah efendimiz, müşrikin; Hazret-i Ömer, hristiyanın testisinden abdest almıştır. Eshab-ı kiram, gayrı müslimlerin verdiği suyu içerdi. Oysa kirli, necis olan şeyleri yiyecek haramdır. Kâfirler ise çoğun kirli olur. Elleri, kapları şaraplı olur. Hayvanı Besmelesiz keserler. Eshab-ı kiram, bunlara karşın, necis bulunduğunu kati bilmedikleri için, vesvese etmeyip, et, süt, peynir şeklinde gıdaları alıp yerlerdi. (İhya)
İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki:
Kâfirlerin vücutları değil, inançları pistir. Kur’an-ı kerimde, (Ehl-i kitabın [Yahudi ve Hristiyanın] pişirdiklerini [ve kestiklerini] yiyecek helaldir) buyuruldu. Kâfirlerle alışveriş eden Müslümanları kirli bilmemeli, bunların yiyecek ve içeceklerinden sakınmamalı! Bu hâl, ihtiyat değil, bu hâlden kurtulmak ihtiyattır. (3/22)
İmam-ı Kastalani buyurdu ki:
Resulullah, Hayber’de, bir Yahudinin zehirli kebabından bir lokma yedikten sonrasında, (Bu et, zehirli bulunduğunu söylemiş oldu) buyurup başka yemedi ve son hastalığında, (Hayber’de yediğim zehirli etin acısını hissediyorum) buyurdu. (Mevahib)
Resulullah, bir Yahudinin ekmeğini ve yağlı yemeğini yedi. Bu domuz yağı mı, koyun yağı mı, ekmeğin hamur harcını su ile mi, yoksa şarap ile mi yoğruldu? diye sormadı. Müşrik kadının su kabından abdest aldı. Bunlar, araştırmanın gerekmediğini gösterir. (Berika)
Bir şeyin helal olması için kanıt aranmaz, haram olması için kanıt aranır. Necisliğine dair bir kanıt yoksa, temiz kabul edilir. (Usûl-i Pezdevi)
Sucuk, içecek ve öteki gıdaların içine necaset katılsa, fakat katılmış olduğu bilinmese yiyecek caiz olur. Katılıyormuş yada katılmasına izin veriliyormuş demekle, zan ile haram olmaz. (Eşbâh)
Meşrubatlara konan esans alkolde eritilebilir. Fakat bu bilinmiyorsa, temiz kabul edilir. Hatta gerekseme olunca hazırlanan karışımlardaki iki maddeden biri temiz ise ve necis olanın yerine temizini kullanmakta harac var ise, karışım temiz kabul edilir. Şafii’de, necis sıvıyı [mesela alkolü], ilaç ve ıtriyat ıslahı için kullanmak affedilmiştir. (Mezahib-i erbea, El-mafüvat)
Necis yağlar sabun yapılınca, şarap sirkeye dönünce temiz olur. Tüm kimyasal değişmeler böyledir.
Çay, kahve ve meşrubattan hoşlanan hiç kimseye hedonist köle denir mi? Peygamber efendimiz soğuk şurupları severdi.