CEVAP
Mektubun tamamı aşağıya çıkarılmıştır:
Allahü teâlâ, sizi ve bizi, habibi, sevgilisi ve Peygamberlerin en üstünü Muhammed aleyhisselama tâbi olmakla şereflendirsin! Ey merhametli kardeşim! Dünya yaşamı oldukca kısadır. Sonsuz olan âhiret hayatında, dünyada yaptıklarımızın karşılıklarını göreceğiz. Bu dünyada en mesut kimse, kısa ömründe, Âhirete yarayacak işleri meydana getiren, uzun olan Âhiret yolculuğuna hazırlanan kimsedir. Allahü teâlâ, size insanların gereksinimlerini karşılayacak, onları adalete ve rahata kavuşturacak bir makam, bir vazife kayra etmiştir. Bu büyük nimete oldukca şükrediniz! Buna şükretmek, Allahü teâlânın kullarının gereksinimlerini karşılamakla olur. Kullara hizmet etmeniz dünya ve Âhiret derecelerine kavuşmanıza sebep olacaktır. Bunun için, Allahü teâlânın kullarına iyilik etmeye, güler yüz, tatlı dil ve güzel huyla onlara kolaylık göstermeye çalışınız! Bu çalışmanız, Allahü teâlânın rızasını kazanmanıza ve âhirette yüksek derecelere kavuşmanıza sebep olacaktır. Hadis-i şerifte, (İnsanlar Allahü teâlânın ıyalidir, kullarıdır. Kullarına iyilik edenleri oldukca sever) buyuruldu. Müslümanların gereksinimlerini karşılamanın ve onları sevindirmenin, güzel huylu, yumuşak ve sabırlı olmanın faziletini ve sevablarını bildiren hadis-i şerifler çoktur. Bunlardan birkaçını yazıyorum:
(Müslüman, müslümanın kardeşidir, ona zulüm etmez, onu sıkıntıda bırakmaz. Kardeşine yardım edene, Allahü teâlâ yardım eder. Kardeşinin sıkıntısını giderenin, Allahü teâlâ kıyamette sıkıntısını giderir. Bir müslümanı sevindireni, Allahü teâlâ kıyamette sevindirir.)
(Din kardeşine yardım edenin yardımcısı, Allahü teâlâdır.)
(Allahü teâlâ, bazı kullarını insanların gereksinimlerini karşılamak için yaratmıştır. Dertli olanlar, bunlara sığınırlar. Bunlar kıyamet gününün azabından emindirler.)
(Allahü teâlâ, bazı kullarına oldukca nimetler vermiş, bu tarz şeyleri dertli kullarına derman için sebep yapmıştır. Bu nimetleri muhtaç olanlara vermezlerse, ellerinden alıp, başkalarına verir.)
(Din kardeşinin ihtiyacını karşılayana, on yıl itikâf sevabı verilir. Tanrı rızası için bigün itikâf edenle Cehennem ateşi içinde üç hendek uzaklık vardır. İki hendek arası, doğu ile batı arası şeklinde uzaktır.)
(Bir din kardeşinin ihtiyacını karşılayan hiç kimseye Allahü teâlâ, yetmiş beş bin melek gönderir. Sabahtan akşama kadar onun için yakarış ederler. Akşam ise, sabaha kadar yakarış ederler. Her adımı için bir günahı affolur ve bir aşama yükseltilir.)
(Bir mümin kardeşinin ihtiyacını karşılamak için giden hiç kimseye, her adımı için yetmiş sevab verilir ve yetmiş günahı affolunur. Onu sıkıntıdan kurtarınca, anadan doğan şeklinde günahlarından kurtarılır. Bu yardımı yaparken ölürse, hesapsız olarak Cennete girer.)
(Bir din kardeşinin sıkıntısını gidermek için, onunla devlet kapısına giderse, sırat köprüsünü ayağı kaymadan geçenlerden olur.)
(Amellerin, ibadetlerin en kıymetlisi, bir mümini sevindirmek yada elbise vermek ya da açsa doyurmak veyahut herhangi bir ihtiyacını karşılamaktır.)
(Farzlardan sonrasında, amellerin en kıymetlisi, bir müslümanı sevindirmektir.)
(Bir kimse, mümin kardeşini sevindirince, Allahü teâlâ bir melek yaratır. O kimse ölünceye kadar bu melek hep yakarma eder. Ölüp kabre konunca, yanına gelmiş olarak, beni tanıyor musun der. Hayır, sen kimsin diyince, “Bir müslümana vermiş olduğun sevincim. Bu gün seni sevindirmek ve sual meleklerine yanıt verirken destek olmak ve cevaplarına şehadet etmek için, şimdi sana gönderildim. Kabirde ve kıyamette sana şefaat edeceğim. Sana Cennetteki makamını göstereceğim” der.)
(Müminlerden imanı kâmil olanı, huyu güzel ve hanımına karşı yumuşak olandır.)
(Bir kul, güzel ahlakı sebebiyle âhirette yüksek derecelere kavuşur ve ibadetlerine kat kat fazla sevab verilir. Fena alışkanlık, insanı Cehennemin derin tabakalarına götürür.)
(İbadetlerin en kolayı ve en hafifi, azca konuşmak ve güzel huylu olmaktır.)
(Haklı olmasına rağmen dahi, münakaşa etmeyen hiç kimseye, Cennetin kenarında bir köşk verilecektir. Latife olarak da, yalan söylemeyene, Cennetin ortasında bir köşk verilecektir. Güzel huylu olana, Cennetin en yüksek yerinde bir köşk verilecektir.)
(Güzel alışkanlık, ılık suyun buzu erittiği şeklinde, günahları eritir. Fena alışkanlık, sirkenin balı bozmuş olduğu şeklinde, ibadetleri bozar.)
(Allahü teâlâ refiktir. Her işinde yumuşak huylu olanı sever.)
(Allahü teâlâ yumuşak huyu sever, bu şekilde hiç kimseye hep yardım eder. Aksine, sert hiç kimseye yardım etmez.)
(Cehenneme girmeyecek olan, Cehennem ateşinin yakmayacağı kimse, yumuşak huylu olan ve her insana kolaylık gösterendir.)
(Allahü teâlâ, acil etmeyeni sever. Acil şeytandandır. Allahü teâlâ, hilmi, doğrusu yumuşak huyu sever.)
(Yumuşak huylu olan, gündüzleri oruç tutan, geceleri namaz kılan kimsenin derecesine kavuşacaktır.)
(Kızınca, yumuşak davrananı Allahü teâlâ oldukca sever.)
(Sert olana karşı yumuşak davrananı ve zulüm yapanı affedeni ve kendisini yoksun bırakana kayra edeni ve kendisini aramayanı ziyaret edeni, Allahü teâlâ yüksek derecelere kavuşturacak ve Cennette köşkler kayra edecektir.)
(Kahraman, güreşte, yarışta kazanan değil, kızınca, nefsine başat olandır.)
(Güler yüzle merhaba verene sadaka sevabı verilir.)
(Din kardeşini güler yüzle karşılamak ve emr-i maruf ve nehy-i anil-münker yapmak ve din detayları unutulmuş olduğu, sapıklığın, dinsizliğin yayılmış olduğu zamanda, bir kimseyi bunlardan kurtarmak ve yollardan, meydanlardan taş, diken, kemik ve çöpleri kaldırmak ve susuz kalanın su kabını doldurmak, hep sadakadır.)
(Cennette, dışarıdan içerisi ve içerden dışarısı görülen köşkler vardır. Bunlar, tatlı sözlü olanlara, açları doyuranlara ve hepimiz uykudayken namaz kılanlara verilecektir.)
Bir kimse, Resulullahın karşısına gelip, Allahü teâlânın oldukca sevilmiş olduğu amel nedir diye sorunca, (Güzel huylu olmaktır) buyurdu. Sağ tarafınca gelip, yeniden sorunca, (Güzel huylu olmaktır) buyurdu. Sol tarafınca gelip sorunca, gene (Güzel huylu olmaktır) buyurdu. Sonrasında, dolaşıp arkadan sorunca, Resulullah “sallallahü aleyhi ve sellem” kutsal yüzünü buna çevirip, (Niçin anlamıyorsun? Güzel alışkanlık, elden geldiği kadar kızmamak anlamına gelir) buyurdu.
Oldukça kimsenin Cennete girmesine sebep olan şey nedir denildiğinde, (Takva, doğrusu haramlardan sakınmak ve güzel huylu olmaktır) buyuruldu. Oldukça kimsenin Cehenneme girmesine sebep olan şey nedir denildiğinde de, (Dili ve fercidir) buyuruldu. Ferc, tenasül uzvudur.
Hadis-i kudside de buyuruldu ki:
(Tüm dinler içinde, bu dini seçtim. Bu din, cömertlikle ve güzel huyla tamam olur. Bu dini, her gün, bu ikisiyle tamamlayınız!)
Bu hadis-i şerifler, Tergib ve Terhib isminde hadis kitabından alınmıştır. Allahü teâlâ, hepimize bu hadis-i şeriflere uymak nasip eylesin! Hali, hareketleri bunlara uyan kimse, Allahü teâlâya, oldukca şükretsin. Hali uymayan da, bu hadis-i şeriflere uymak için, Allahü teâlâya yalvarsın! Hali uygun olmayanın kusurunu anlaması da, büyük bir nimettir. Kusurlu bulunduğunu anlamış olmayan, bunun için üzülmeyenin dininin, imanının zayıf olduğu anlaşılır.
Bir önceki yazımız olan Fâsık muamelesi başlıklı makalemizde muamelesi hakkında bilgiler verilmektedir.