CEVAP
Vefa, sevgide devamlılık anlama gelir. Vefa demek, gereksinim hâlinde ona yardım etmektir. Dost, öldükten sonrasında, onun çoluk çocuğunu, yakınlarını sevmek, onlarla ilgiyi kesmemek de vefadandır. Müslüman vefakâr olur. Vefakâr olmanın, doğrusu sırf Tanrı rızası için sevmenin mükafatı büyüktür.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kıyamette hiçbir himayenin bulunmadığı süre, Allahü teâlânın himayesinde bulunacak yedi kişiden biri, birbirini [sırf Allah rızası için] sevenlerdir.) [Buhari]
Vefa, dostlukta, bağlılıkta sebat etmektir. Arkadaşa yapmış olduğu iyiliği azca görmek, onun yaptığını oldukca bilmek vefadandır.
Vefa demek, gerek hayatta iken ve gerekse öldükten sonrasında sevgi ve ilgiyi devam ettirmek anlama gelir. Ölen bir hiç kimseye azca bir vefa göstermek, hayatta meydana getirilen oldukca iyiliklerden daha makbuldür. Şu sebeple insan, dünyadaki arkadaşına bir iyilik edince, bir ihtimal bir karşılık bekleyebilir. Öldükten sonrasında yapılacak iyiliğe riya karışması zor olur. Ölüler için yakarış ve istigfar edilir. Meydana getirilen iyiliklerin sevabı bağışlanır. Dünyadaki akrabalarına, dostlarına iyilik edilir. Peygamber efendimiz, yaşlanmış bir hanıma ikramda bulunmuş oldu. Sebebini soranlara, (Bu hanım, Hatice hayatta iken bizlere gelir giderdi. Ahde vefa, dindendir) buyurdu.
Vefanın gereğindendir ki, insan sevilmiş olduğu arkadaşının dostlarını, akrabalarını da sevip haklarını gözetmelidir! Şu sebeple insan, yakınlarına gösterilen ilgiye daha oldukca memnun olur. Sevgi, sevgilinin her şeyini, ona yakından uzaktan ilgili olan her şeyi sevgili kılar. Bunun için, “Sevgilinin kapısındaki köpek, sevenin kalbinde, öteki köpeklerden üstün ve ayrı bir yer meblağ” denmiştir.
Âlimler, “Evlada hizmet, babasına hizmet anlama gelir” buyurmuşlardır. Evlada hizmet babayı sevinmiş olduğu şeklinde, evlada düşmanlık da babayı üzer. Öteki yakınlarının durumu da böyledir. Arkadaşının dostu ile düşman olmamak yada düşmanı ile dost olmamak da vefadandır. Dost vefat ettikten sonrasında da, onun yakınlarına ilgi göstermek, sağlığında ilgi göstermekten daha kıymetlidir. Arkadaşın yanında, “Şu benim, şu senin” dememeli! İbrahim bin Şeyban hazretleri, “Bu benim kalemim, diyenle arkadaşlık etmezdik” buyururdu. “Bunu senin için yaptım!” demek de onu minnet altında bırakmak olur, soğukluğa sebep olur. Âlimler, “Çağırdığımız süre nereye, diye soranla arkadaşlık etmezdik” buyurmuşlardır. Arkadaşın kusurlarını görmemek, mürüvvetten, vefadandır.
Arkadaşın dost ve akrabalarını arayıp sormak vefakârlığın şartlarındandır. Onların haklarına riayet, arkadaşa ikram etmekten daha kıymetlidir.
Vefasızlık şeytanın hoşuna gider. Sözgelişi dostlar arasındaki sevginin azalması, kırgınlığın zuhur etmesi şeytanı oldukca sevindirir. Şeytanı sevindirmemek, onun oyununa gelmemek için vefakâr olmalı, arkadaşın kusurlarını erdem, hakaretlerini de iltifat kabul etmeli. İki arkadaştan biri, diğerine sert bakınca, şeytan sevinip oynar. Allahü teâlâ, (Şeytan, aralarını bozmaması için, kullarım güzel konuşsun!) buyuruyor. (İsra 53)
Onun için kırıcı ve üzücü konuşmaktan ve sert bakmaktan uzak durmalıdır! Tanrı arkadaşlarının duruşu bile sevgi telkin eder. Bu şekilde bir kimse, makam sahibi de olsa, eski dostlarını arar. (Kerem sahipleri, darlık zamanlarında kendileriyle düşüp kalkanları, genişlik zamanlarında da ararlar) denmiştir.
Sıkıntılı anında arkadaşın yardımına koşmalı, “Kara gün dostu” olmalıdır. Şeytan, nefs ve fena dost, ara bozmaya çalmış olduğu için arkadaşlığı devam ettirmek zor olur. Bunun için, “Arkadaşlık ince ve lâtif bir cevherdir. Korunmasını bilmezsen kazaya uğrar!” demişlerdir. Bu cevheri korumak; arkadaşta kusur aramamak ve hiçbir hatasını görmemekle olur. Şu sebeple kusursuz insan olmaz. Kusurunu görünce, onu bırakmamalı ve demeli ki:
Bu seferlik affet kim bilir bilmez
Sürçen atın başı derhal kesilmez.
Kusursuz insanla hepimiz geçinir. Aslolan yiğitlik, kusurlu arkadaşla iyi geçinmektir. Daima onu kendine tercih etmelidir! Vefakâr olmanın şartlarından biri de, dostun sevmediklerini, düşmanlarını sevmemektir. Dostun düşmanı ile beraber dolaşmak, düşmanlıkta ortak olmak anlama gelir.
Eski zatlardan birinin oğluna vasiyeti şu şekilde:
(Oğlum, beraberce arkadaşlık edilmez. İhtiyaç içinde olduğun süre senden uzaklaşan, genişlik zamanında malına göz diken ve yükseldiği zaman sana üstünlük taslayan kimse ile dost olma!)
O halde, gereksinim duyan arkadaşa yardım etmeli, ondan bir çıkar beklememeli ve ona karşı hiçbir üstünlük göstermemelidir! Her şeye itiraz eden, hayır o şekilde değil, diyen, dostlarını düşman etmekle kalmaz, tüm insanların nefretini kazanır.
Vefalı, bir okuyucumuz, yayınlarımızdan istifade edip bizi tanıdıktan sonrasında, uzun bir mektup yazmış. Mektubunu yayınlamak yerine, yalnız bir beytini yayınlamak bizlere kâfi düşünce verir. Vefalı dostumuz diyor ki:
Hepimiz dost gibiydi, siz yabancıydınız bizlere,
Şimdi hepimiz yabancı, sizler dostsunuz bizlere.