Sual: Çalışmak yakarma midir?
CEVAP
Müminin emek vermesi ibadettir. Fakat imansızın emek vermesi yakarma olması imkansız. Ben namaz kılmam fakat bak çalışıyorum, bu da ibadettir demek yanlıştır. Namaz kılmayanın da emek vermesi yakarma olmaz.
Hiç kimseye muhtaç olmamak için çalışmak oldukca kıymetlidir. Peygamber efendimiz, Hazret-i Muaz ile müsafeha edince buyurdu ki:
– Ya Muaz, ellerin nasırlaşmış.
– Evet ya Resulallah, kazma elimde toprakla meşgul oluyor ve bu sayede çoluk çocuğumun nafakasını kazanıyorum.
Fahr-i kâinat efendimiz, Hazret-i Muaz’ı öpüp buyurdu ki:
– Bu eli Cehennem yakmaz. (Tibyan)
Gene bigün bir genç, sabah erkenden işine gidiyordu. Eshab-ı kiramdan bazıları, bunu uygun görmediler. Orada bulunan Peygamber efendimiz buyurdu ki:
(O şekilde söylemeyiniz! Eğer hiç kimseye muhtaç olmamak, ana babasını ve aile efradını muhtaç etmemek için işine gidiyorsa, her adımı ibadettir. Eğer kazanacağı para ile öğünmek, keyf sürmek niyetinde ise, şeytanla beraberdir.) [Taberani]
Görüldüğü benzer biçimde bir müslümanın iyi niyetle emek vermesi ibadettir. Fakat kâfirin ve her haramı işleyen kimsenin emek vermesi yakarma olmaz. Namaza ne lüzum var, çalışmak da ibadettir demek oldukca yanlıştır. Bu şekilde söyleyen kâfir olur. Namaz kılan, haramlardan kaçan kimsenin iyi niyetle emek vermesi ibadettir. (K. Mutluluk)
Her insanın rızkı ayrılmıştır
İnsan, rızkını aramış olduğu benzer biçimde, rızk da, sahibini arar. Fazlaca fakirler vardır ki, zenginlerden daha iyi, daha mutlu yaşar. Allahü teâlâ kendisinden korkanlara, dinine sarılanlara, ummadıkları yerden rızk gönderir. Allahü teâlâ, insanları yaratırken, ömürleri benzer biçimde, rızklarını da takdir etmiştir. Bu konudaki hadis-i şeriflerden bazıları şöyleki:
(Allahü teâlâ, müminin rızkını ummadığı yerden verir.) [İ.Hibban]
(Tanrı’tan korkun, istediğiniz şeylere kavuşmak için, iyi sebeplere yapışın. Fena sebeplere yanaşmayın! Asla kimse, takdir edilen rızkına kavuşmadıkça ölmez.) [Hakim]
(Eceliniz sizi iyi mi takip ederse, rızkınız da öylece takip eder. Rızk için sorun çekerseniz, Allahü teâlânın emrine uygun hareket edin.) [Taberani]
(Tanrı korkusunu ana para edinen, rızkına ticaretsiz ve sermayesiz kavuşur.) [Taberani]
(Allahü teâlâya tam tevekkül etseydiniz, sabah aç gidip, akşam tok dönen kuşlar benzer biçimde rızka kavuşurdunuz.) [Tirmizi]
Helal rızka kavuşmak isteyen sebeplerine yapışmalıdır! Para kazanmak, malı arttırır. Fakat, rızkı arttırmaz. Rızk, mukadderdir. Kısaca ezelde ayrılmıştır. Rızk, maaşa, mala, çalışmaya bağlı değildir. Fakat Tanrı emrettiği için çalışmak gerekir. Zira, Allahü teâlânın işleri, sebepler altında tecelli eder. Âdet-i İlahiye böyledir. Fakat, kimi zaman, sebebe yapışıldığı halde, iş hasıl olmayabilir. Ya da, sebepsiz de, hasıl olabilir. Bu konudaki hadis-i şeriflerden bazıları şöyleki:
(Rızkının bolca olmasını isteyen, sıla-i rahm etsin!) [Buhari]
(Rızk için üzülme, takdir edilen [ezelde ayrılmış olan] rızk seni bulur.) [İsfehani]
(Zikrin hayırlısı hafi [gizli] olanı, rızkın hayırlısı ise kâfi olanıdır.) [Beyheki]
(Allahü teâlâ sevdiğine, rızkını kâfi [yetecek kadar] verir.) [Ebuşşeyh]
(Helal kazanmak için sorun çekene, Aden vacip olur.) [İ.Gazali]
(Rızka kavuşan oldukca hamd etsin!) [Hatib]
Rızkların dağılması sabah namazından sonrasında olur. Tinsel rızkların dağılması ise ikindi namazından sonradır. Bu iki vakitte uyumamaya dikkat etmelidir! (El-Envar)
Hamd etmek, Allahü teâlâya şükretmek anlamına gelir. Her nimetin Allahü teâlâdan geldiğine inanmak gerekir. Allahü teâlâ, Hazret-i Musa’ya buyurdu ki:
(Kendine verdiğim nimeti, benden bilip kendinden bilmeyen, nimetlerin şükrünü eda etmiş olur. Rızkını kendi emek vermesi ile bilip, benden bilmeyen ise, nimetin şükrünü eda etmemiş olur.) [İ.Gazali]
Fazlaca kazanmak için oldukca çalışmak
Sual: Fazlaca kazanmak için oldukca çalışmak dine aykırı mıdır?
CEVAP
Kendinin ve çoluk çocuğunun nafakasını kazanacak ve borçlarını ödeyecek kadar çalışıp kazanmak farzdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Çalışıp kazanmak farzdır.) [Taberani]
Çoluk çocuğunun bir senelik nafakasını toplayacak kadar çalışmak mubahtır. Müslümanlara yardım için, cihad etmek için fazla çalışıp kazanmak müstehaptır, iyidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(İnsanların en iyisi, insanlara yararlı olandır.) [Kudai]
Gösteriş için, övünmek için kazanmak tahrimen mekruhtur. Çalışmak rızkı artırmaz. Çalışmak takdir edilen rızka kavuşturmaya vesiledir. Rızkı veren Allahü teâlâdır. Çalışmak sebebe yapışmaktır. Sebeplere yapışmak sünnettir. (El-İhtiyar)
Ahiret sevabı için, (oldukca kazanmak için, oldukca çalışmak gerekir) sözü elbet pek hoştur.
Kur’an-ı kerimde mal için hayır adı verilmiş ve mal övülmüştür. Hadis-i şerifte de buyuruluyor ki:
(Bir vakit gelir ki, şahıs dinini ve dünyasını sadece para ile ayakta tutabilir.) [Taberani]
Dinimiz, parayı değil, paranın sevgisini kötülemiştir.
İbrahim aleyhisselam, Peygamber olup puta tapmaktan oldukca uzak olmasına rağmen, (Ya Rabbi, beni ve çocuklarımı puta tapmaktan koru!) diye yakarma etmiştir. Puttan maksat para sevgisidir. Demek ki, parayı sevmek, puta tapmaya benzetilmiştir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Paraya tapan helak olur.) [Tirmizi]
(Altın ve gümüşün [paranın] kuluna nalet olsun!) [Tirmizi]
(Paraya gönül vermek, sizden öncekileri mahvettiği benzer biçimde sizi de mahvedebilir.) [Taberani]
(Bir vakit gelir ki, kaygısı mide, şerefi mal, kıblesi hanım, dini para olan kimseler çıkar. Bunlar halkın şerlileridir.) [Sülemi]
Hadis-i kudside de buyuruldu ki:
(Hak teâlâ buyurdu ki, “Ey dünya, bana hizmet edene hizmetçi ol! Sana hizmet eden de senin hizmetçin olsun.”) [Ebu Nuaym]
Dünya fena mü?
Sual: Dinimizde dünya ne anlamına gelir?
CEVAP
Dünya, haram ve mekruhlardır. Dünya, mal, servet, dünyalık, rızk benzer biçimde manalara da gelir.
İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki:
Dünya, seni Allahü teâlâdan uzaklaştıran şeyler, anlamına gelir. Hanım, çocuk, mal, aşama, mevki düşüncesi Allahü teâlâyı unutturacak kadar aşırı olursa, dünya olur. Çalgılar, oyunlar, faydasız, boş şeylerle zaman geçirmek (Kumar, fena dost, fena filimler, dergi ve romanlar) hep bunun için dünya anlamına gelir. Din ile dünyayı beraber kazanmak imkansızdır. Ahireti kazanmak isteyenin dünyadan vazgeçmesi gerekir.
Bu zamanda dünyayı tamamen terk etmek kolay değildir. Asla eğer olmazsa hükmen terk etmek kısaca terk etmiş sayılmak gerekir. Bu da her işte İslamiyet’e uymak anlamına gelir. Yiyecekte, içecekte, giyecekte ve ev kurmakta İslamiyet’e uymak gerekir.
Dünya ahiretin kazanç yeridir. Kazanç yeri kötülenmez. Haram kazanç kötülenir. Dünyayı kötüleyen hadis-i şeriflere bu açıdan bakmak gerekir.
Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki.
(Dünya sevgisi tüm hataların başıdır.) [Hakim]
(Dünya melundur. Yalnız Tanrı için olanlar müstesnadır.) [İbni Mace]
(Dünya ardında koşan, açgözlü olur, hep yokluk içinde kıvranır, işleri zorlaşır, nasibinden de fazla bir şeye kavuşamaz. Ahiret için çalışanın da, işleri kolaylaşır, gönlü zenginleşir, yüz çevirilmiş olduğu dünyalık da kendisine teveccüh eder.) [Tirmizi]
(Emeli hep dünya olanın, Hak indinde kıymeti yoktur. Bunun meşgalesi tükenmez, fakirlikten kurtulamaz, zenginliğe kavuşamaz, sonu gelmeyen boş kuruntularla oyalanır.) [Taberani]
(Ateşin odunu yediği benzer biçimde, dünya sevgisi de imanınızı yer.) [İ.Gazali]
(Kalbinizi, dünyadan bahsederek meşgul etmeyin!) [Beyheki]
(Dünyanın yükselttiği her şeyi Allahü teâlâ alçaltır.) [Buhari]
(Allahü teâlâ, bir hiç kimseye ahireti kazanması için dünyayı verir, fakat dünya için ahireti vermek istemez.) [Deylemi]
(Allahü teâlâ, dünyanın akıbetini, yenilen yemeğin akıbetine benzetmiştir.) [Taberani]
(Dünyadan yüz çevir ki, Allahü teâlâ seni sevsin! Halkın eline bakma ki seni sevsinler.) [İbni Mace]
(Dünyayı ahirete yeğleyen, üç şeye maruz kalır. Sıkıntısı asla eksilmez, yokluktan kurtulmaz ve doymak bilmeyen bir hırsa kapılır ki, hiçbir vakit boş zaman bulamaz.) [Taberani]
(Cenneti isteyen hayra koşar, Cehennemden korkan, haramlardan kaçar. Ölümü bekleyen dünya lezzetlerini terk eder. Dünyaya meyledene musibetler yağar.) [İbni Hibban]
(Allahü teâlâ bir kuluna hayır murat edince, onu dünyadan uzaklaştırır, ahirete teşvik eder ve kusurlarını kendine gösterir.) [Deylemi]
(Tahsilsiz ilme, rehbersiz hidayete kavuşmak isteyen, dünyadan yüz çevirsin!) [İ.Gazali]
Zenginlik ve saltanat
Mal ve makam sahibi olmak başka, mal ve makam sevgisi başkadır. Dünya ve ahiret saadetine kavuşmak ve insanlara hizmet edebilmek için mal ve makam sahibi olmak oldukca iyidir. Tüm dünya bir kimsenin olsa, mala mağrur olmadan dine uygun harcasa, oldukca büyük sevap kazanır. Süleyman aleyhisselam, büyük bir zenginlik ve saltanat içinde yüzmüş olduğu halde, Cenab-ı Hak, Kur’an-ı kerimde, (O ne iyi kuldur) diye övmektedir. (Sad 30)
Peygamber efendimizden sonrasında insanların en üstünü olan Hazret-i İbrahim’in ovaları dolduran davarları yanında yalnız yarım milyon sığırı vardı. Mal ve makamı kötüye kullanmak zararlıdır. İnsanı iyilik etmekten alıkoyan her şey dünyadır. Kur’an-ı kerimde, Cennetin, makam hırsıyla büyüklük taslamayan kimselere verileceği bildirilmektedir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(“La ilahe illallah” diyen, dünyayı dinden üstün tutmadıkça, Allahü teâlânın gazabından ve azabından kurtulur. Dini bırakıp dünyaya [haramlara] sarılırsa, Allahü teâlâ, ona; “Yalan söylüyorsun” buyurur.) [Hakim]
(Dünya işi için üzülen Allahü teâlâya karşı öfkelenmiş olur.) [Taberani]
Çobanlık, bahçıvanlık yapmak
Sual: Bazı kimseler, başkasının işinde emek vermeyi, çobanlık, bahçıvanlık benzer biçimde işleri yapmayı, zillet aşağılık olarak görmektedir. Hakkaten dinimiz açısından da bu şekilde midir?
Yanıt: Her sanatı ve ticareti yapmak, maaş, ücret karşılığında mubah olan işleri yapmak, sözgelişi çobanlık, bahçıvanlık yapmak, inşaatta, hafriyatta çalışmak ve sırtında yük taşımak tezellül değildir. Peygamberler ve veliler bu tarz şeyleri yapmışlardır. Kendinin ve çoluk çocuğunun nafakasını temin için çalışmak farzdır. Başkalarına yardım için her türlü kazanç yolunda emek harcayarak daha çok kazanmak mubahtır. İdris aleyhisselâm terzilik yapardı. Davut aleyhisselâm demircilik yapardı. İbrahim aleyhisselâm ziraat ve kumaş ticareti yapardı. İlk olarak kumaş dokuyan Adem aleyhisselâmdır. Din düşmanları, ilk insanların ot ile örtündüklerini, mağarada yaşadıklarını yazıyorlar. Bu yazılarının hiçbir vesikası, senedi, delili yoktur. Peygamberlerden İsa aleyhisselâm kunduracılık yapardı. Nuh aleyhisselâm marangozluk, Salih aleyhisselâm çantacılık yapardı. Peygamberlerin bir çok çobanlık yapmıştır. Hadîs-i şerifte;
(Evinin gereksinimlerini alıp getirmek kibirsizlik alametidir) buyuruldu.
Resûlullah efendimiz mal satmış ve satın almıştır. Satın alması daha oldukca olmuştur. Ücret ile çalışmış ve çalıştırmıştır, ortaklık yapmıştır. Başkasına vekil olmuş ve vekil yapmıştır. Armağan vermiş ve almıştır. Ödünç ve ariyet mal almıştır. Vakıf yapmıştır. Dünya işi için hiç kimseye kızmamış, incitecek şey hiç kimseye söylememiştir. Yemin etmiş ve ettirmiştir. Yemin etmiş olduğu şeyleri yapmış, yapmayıp kefaret verdiği de olmuştur. Latife, latife yapmış ve söylemiş, latifeleri hep hak suretiyle ve yararlı olmuştur. Bu tarz şeyleri yapmaktan çekinmek, utanmak, kibir olur. Fazlaca kimse burada yanılmıştır. Bu şekilde kimseler, tevazu ile tezellülü, zilleti birbiri ile karıştırmış ve nefis, burada oldukca kimseyi aldatmıştır.
Bir önceki yazımız olan Cübn (Korkaklık) başlıklı makalemizde korkakl hakkında bilgiler verilmektedir.