Sual: İnsanların kötülemelerine, çekiştirmelerine, ayıplamalarına üzülmek caiz midir?
CEVAP
Küfr-i cühudiye sebep olan şeylerden biri de, insanlardan utanmak ve başkalarının kötülemelerinden, ayıplamalarından korkmaktır. Ebu Talibin küfrü böyledir. Ebu Talib, Resulullah efendimizin Peygamber bulunduğunu biliyordu. İnsanların kötüleyeceklerinden korkarak ve ayıplayacaklarını düşünerek, inanılmış olduğu halde, inandığını söylemedi.
Ebu Talib ölüm döşeğinde iken, Resulullah efendimiz onun yanına gelmiş olarak, (Ey amcam! Sana şefaat edebilmem için, la ilahe illallah söyle!) buyurdu. Sonucunda, (Ey kardeşimin oğlu, doğru söylediğini biliyorum. Lakin ölüm korkusu ile imana geldi denilmesini istemem) dedi.
Kureyş kâfirlerinin ileri gelenleri, Ebu Talibin yanına geldiler. Sen, bizim emirimizsin, sözlerin başımızın üzerindedir. Fakat, senden sonrasında, yeğenin Muhammed ile aramızda düşmanlığın devam edeceğinden korkuyoruz. Ona söyle! Dinimizi kötülemesin, dediler. Ebu Talib, Resulullaha işittiklerini söylemiş oldu. Resulullahın, onlar ile barış yapmayacağını anlayınca, Müslüman olacağı anlaşılacak bazı şeyler söylemiş oldu. Bu tarz şeyleri işitince, amcasının inanç etmesini istedi. (İşitenler bana dil uzatacaklarından korkmasaydım, inanç ederdim. Seni sevindirirdim) dedi. Öleceği süre, bir şeyler söylemiş oldu. Bu tarz şeyleri işitebilmek için, Abdullah ibni Abbas yanına yaklaştı. İman ettiğini bildiriyor dedi. Ebu Talibin inanç etmiş olduğu şüphelidir. Ehl-i sünnet âlimlerine nazaran, inanç etmedi. Hazret-i Ali, Resulullaha gelmiş olarak, dalalette olan amcan öldü söylediğinde, (Yıka, kefen içine sar ve defnet! Men olununcaya kadar onun için yakarma ederiz) buyurdu. Birkaç gün evinden çıkmayarak, onun için fazlaca yakarma etti. Eshab-ı kiramdan bazıları bunu işitince, onlar da, kâfir olarak ölmüş olan akrabaları için yakarma etmeye başladılar. Bunun üstüne, Tevbe suresinin, (Peygamber ve inanç edenler, akrabaları olsalar da, müşrikler için istigfar etmemelidir) mealindeki 113. âyet-i kerimesi nazil oldu.
Ebu Talibin öldükten sonrasında diriltilip inanç etmiş olduğu Kurtubi tefsirinde bildirilmektedir.
İnsanların ayıplamalarına karşı
Sual: İnsanların kötülemelerine, ayıplamalarına karşı ne yapmalı, iyi mi bir yol takip etmelidir?
Yanıt: İnsanların kötülemelerinden ve ayıplamalarından korkmaya karşı ilaç olarak şu şekilde düşünmelidir:
“Kötülemeleri doğru ise, ayıplarımı bana bildirmiş oluyorlar. Bu tarz şeyleri yapmamaya karar verdim demeli, bu şekilde kötülemelerden ferahlık duymalıdır. Onlara teşekkür etmelidir. Hasen-i Basrî hazretlerine, birisinin kendisini gıybet ettiğini haber verdiler. Ona bir tabak helva gönderip;
“Sevaplarını bana armağan ettiğini işittim. Karşılık olarak bu tatlıyı gönderiyorum” dedi. İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe hazretlerine de, birisinin kendisini gıybet ettiğini söylediler. Ona bir kese altın gönderip;
“Bizlere verdiği sevapları arttırırsa, ikimiz de karşılığını arttırırız” dedi.
Meydana getirilen kötüleme yalan, karacılık ise, ziyanı söyleyene olur. Onun sevapları bana verilir. Benim günahlarım, ona yüklenir demelidir. İftira etmek, nemmamlık yapmak, gıybet etmekten daha fenadırlar. Nemime, Müslümanlar içinde söz taşımaktır.
Bir kimsenin düşmanlarının kendisine karşı kullandıkları kelimeler, insana ayıplarını tanıtmaya yarar. Şu sebeple düşman, insanoğlunun ayıplarını arayıp, yüzüne çarpar. İyi dostlar ise, insanoğlunun ayıplarını pek görmezler. Birisi İbrâhîm Edhem hazretlerine, ayıbını, kusurunu bildirmesi için yalvarınca;
“Seni dost edindim. Her halin, hareketlerin, bana güzel görünüyor. Ayıbını başkalarına sor” dedi.
Başkasında bir ayıp görünce, bunu kendinde aramak, kendinde bulursa, bundan kurtulmaya çalışmak da, fena huyların ilaçlarındandır.
(Mümin müminin aynasıdır) hadîs-i şerifinin manası budur. Şu demek oluyor ki, başkasının ayıplarında, kendi ayıplarını görür. İsa aleyhisselâma;
–Bu güzel ahlakını kimden öğrendin dediklerinde;
-Bir kimseden öğrenmedim. İnsanlara baktım. Hoşuma gitmeyen huylarından ictinab ettim, sakındım. Beğendiklerimi ben de yaptım buyurdu. Lokman hakîme;
-Yazınsal kimden öğrendin dediklerinde;
-Edepsizden! dedi. Selef-i sâlihînin, Eshâb-ı kiramın, Velîlerin yaşam hikayelerini okumak da, iyi huylu olmaya sebep olur.
Bir önceki yazımız olan Alay etmek başlıklı makalemizde etmek hakkında bilgiler verilmektedir.