Sual: Hicrî yılbaşı ne anlama gelir? Hicri kamerî aylar nedir?
CEVAP
Hicri kamerî aylar şunlardır:
1- Muharrem,
2- Safer,
3- Rebiulevvel,
4- Rebiulahir,
5- Cemaziyülevvel,
6- Cemaziyülahir,
7- Receb,
8- Şaban,
9- Ramazan,
10- Şevval,
11- Zilkade,
12- Zilhicce.
Peygamber efendimiz Muhammed aleyhisselam, miladi 571’de 20 Nisan’a rastlayan, Rebiulevvel ayının 12. pazartesi sabahı, Mekke’de dünyaya geldi. 622’de Mekke’den Medine’ye hicret etti. 20 Eylül Pazartesi günü, Medine’nin Kuba köyüne geldi. Bu tarih Müslümanların şemsî yılbaşı oldu. O senenin Muharrem ayının 1. günü de, hicri kamerî yılbaşı oldu. Muharrem ayının birinci gecesi Müslümanların yılbaşı gecesidir. (Hilâli göremedik, yılbaşı daha sonraki gündür) diyenlere saygınlık etmemeli. Merhum Enver abimizin bu konudaki konuşmasının ses kaydı, web sitemizde vardır.
Bu geceyi ihya etmeli ve saygı göstermelidir. Saygı göstermek, günah işlememekle olur. Zilhicce ayının son günü ve Muharrem ayının birinci günü oruç tutan, o senenin tamamında oruç tutmuş şeklinde sevaba kavuşur. Bir hadis-i şerifte, (Ramazandan sonrasında en faziletli oruç, Muharrem ayında tutulan oruçtur) buyuruldu.
Bir hadis-i şerif meali:
(Nafile oruç tutacaksan Muharrem ayında tut, şundan dolayı o, Allahü teâlânın ayıdır. O ayda bigün vardır ki, o günde Allahü teâlâ geçmiş kavimlerden birinin tevbesini kabul etti. Gene o gün tevbe edenlerin günahlarını da affeder.) [Tirmizi]
İslamiyet’ten ilkin Araplar, Muharrem ayında savaşmak isteyince, o yıl Muharrem ayının adını, sonraki aya koyarlar, sonraki ayın adını, Muharrem ayına takarlardı. Böylece, haram ay, Muharrem ayından bir sonraki ay olurdu. (Bir ayın haramlığını başka aya geciktirmek, sadece kâfirliği arttırır. Kâfirler, böylece sapıtıyorlar. Onlar, Tanrı’ın haram kıldığı ayların sayılarını denk getirmek için, haram ayı bir yıl helal edip, başka yıl onu gene haram ederler. Böylece, Tanrı’ın haram kıldığını helal kılmaya çalışırlar) mealindeki Tevbe sûresinin 37. âyet-i kerimesi, ayların yerlerini değiştirmeyi yasak etti.
Kur’an-ı kerimde bildirilen ve dinde kullanılan Arabî ayların bir yılı, bir güneş yılından on gün kısadır. Hicrî kamerî aylar, hicrî şemsî ve miladî aylara nazaran, on gün ilkin gelmektedir. Bunun için Müslümanların kutsal günleri yada geceleri, şemsî yıllara nazaran, her yıl on gün ilkin olur, şundan dolayı kutsal günler, güneş aylarına nazaran değil, kamerî aylara nazaran kutlanır. Dinimiz bu şekilde emretmektedir.
İslamiyet’te, güneş yılının ayları içinde sayılı bir kutsal gün yoktur. Kutsal geceler, hicrî kamerî yıl ile kutlanır. Tüm ibadetlerde ve dînî faaliyetlerde kamerî aylar esas alınır. Hac, oruç, kurban ve bayram günleri, kamerî aylara nazaran tespit edilir. Haccı Allahü teâlânın bildirdiği Zilhicce ayında yapmayıp da, miladî bir ayda, örneğin ocak ayında yapmak; orucu ramazan ayında değil de, şubat ayında tutmak, dini değişiklik yapmak olur. Tüm kutsal geceler de kamerî aylara nazaran tespit edilir.
Allahü teâlâ, kullarına oldukca acıdığı için, bu gecelere kıymet vermiş, bu gecelerdeki, yakarma ve tevbeleri kabul edeceğini bildirmiştir. Bu geceleri başka günlere almak dini değişiklik yapmak olur. Allahü teâlâ, bu gecelerde meydana getirilen yakarma ve tevbeleri kabul edeceğini bildirmiştir.
Kıymet verilen dört aydan biri
Muharrem ayının, Zilkade, Zilhicce ve Receble birlikte Kur’an-ı kerimde kıymet verilen dört aydan biri olduğu bildirilmektedir. (Tevbe 36) Birkaç hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Ayların efendisi Muharrem, günlerin efendisi Cuma’dır.) [Deylemi]
(Ramazandan sonrasında en faziletli oruç, Allahü teâlânın ayı Muharrem ayında tutulan oruçtur. Farzlardan sonrasında en faziletli namaz, gece namazıdır.) [Müslim]
(Nafile oruç tutacaksan Muharrem ayında tut, şundan dolayı o, Allahü teâlânın ayıdır. O ayda bigün vardır ki, o günde Allahü teâlâ geçmiş kavimlerden birinin tevbesini kabul etti. Gene o gün tevbe edenlerin günahlarını da affeder.) [Tirmizi]
Nafile ibadetlerin sevabına kavuşabilmek için, Ehl-i sünnet itikadında olmak, haramlardan kaçıp günahlara tevbe etmek, farzları kusursuz halletmeye çalışmak, o ameli yakarma olarak halletmeye niyet etmek şarttır.
Yılbaşı duası
Sual: Aşağıda bildirilen duayı hicri yılbaşında okumakta sakınca var mıdır?
CEVAP
Yakarış okumanın mahzuru olmaz. Bu duada, Allahü teâlâya hamd edilmekte, Peygamber efendimize, Eshabına ve Ehl-i beytine salat ve merhaba getirilmekte, yeni yıl süresince, şeytanın ve nefsimizin şerrinden Allahü teâlâya sığınılmaktadır. Duanın Latin harfleriyle yazılışı şöyledir:
(Elhamdülillâhi Rabbil-âlemîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ecmaîn. Allahümme entel-ebediyyü’l-kadîm, el-hayyül-kerîm, el-hannân, el-mennân. Ve hâzihî senetün cedîdetün. Es’elüke fîhe’l-ısmete mineşşeytânirracîm, vel avne alâ hâzihin-nefsil-emmâreti bissûi vel-iştiğâle bimâ yukarribünî ileyke, yâ zel-celâli vel-ikrâm, birahmetike yâ erhamerrâhimîn. Ve sallallâhu ve selleme alâ seyyidinâ ve nebiyyinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve ehl-i beytihî ecmaîn.)
Duayı, doğru olarak orijinalinden okumalı.
Orijinali için buraya tıklayınız!
Hicri yeni yıl
Sual: Kutsal gün ve gecelerin bulunmuş olduğu Hicri takvimde, yeni yıl ne zamandır, hangi aydadır, önemi nedir?
Yanıt: Muharrem ayının ilk günü Hicri yeni senenin ilk günüdür. Muharrem ayının birinci gecesi, Müslümanların kameri yılbaşı gecesidir. Muharrem ayı, Zilkade, Zilhicce ve Receb ile birlikte Kur’ân-ı kerimde kıymet verilen dört aydan biridir. Hadîs-i şeriflerde;
(Ayların efendisi Muharrem, günlerin efendisi Cumadır.)
(Muharrem ayında bigün oruç tutana, bugüne karşılık otuz gün oruç sevabı yazılır) buyuruldu.
Muharrem ayının ilk gecesi, Müslümanların yılbaşı gecesidir.
Bu gün ve gecede Müslümanlar, birbirinin yeni yılını kutlama ederler. Bu şekilde günler vesile edilerek dargınlıklar, kırgınlıklar giderilir. Allahü teâlânın emirlerini yaparak ve yasaklarından sakınarak, Allahü teâlânın verdiği nimetlere şükredilir. Günahlara tevbe edilir.
Müslümanlar, yıl başı gecelerinde ve günlerinde, müsafeha ederek, mektuplaşarak tebrikleşirler. Birbirlerini ziyaret eder, armağan verirler. Yıl başını mecmua ve gazetelerde kutlarlar. Yeni senenin, birbirlerine ve tüm Müslümanlara hayırlı ve verimli olması için yakarma ederler. Büyükleri, akrabayı, âlimleri ziyaret edip dualarını alırlar. O gün, bayram şeklinde temiz giyinirler. Fakirlere sadaka verirler.
Başlangıç zamanına nazaran, zamanımızda iki türlü takvim kullanılmaktadır: Miladi takvim, Hicri takvim. Miladi yıl, İsa aleyhisselamın doğum günü zannedilen zamandan başlamaktadır. Hicri takvim ise, Peygamber efendimizin Medine’ye hicret etmiş olduğu seneden başlamaktadır.
Müslümanlar için Mekke’de kalmak, tahammül edilemeyecek derecede idi. Peygamber efendimize durumlarını arz ederek, hicret için müsaade istediler. Bigün, sevgili Peygamberimiz, neşeli bir hâlde Eshâbının yanına gelip;
(Sizin hicret edeceğiniz yer bana bildirildi. Orası Medine’dir. Oraya hicret ediniz. Allahü teâlâ Medine’yi size güvenlik ve rahatlık bulacağınız bir yurt kıldı) buyurdu.
Resûlullah efendimizin izni ve tavsiyesi üstüne Müslümanlar, Medine’ye birbiri ardınca, bölük bölük hicret etmeye başladılar. Son olarak da kendileri hicret ettiler ve bu hicret tarih başlangıcı oldu.
Peygamber efendimizin hicreti
Sual: Peygamber efendimizin Medine’ye hicreti iyi mi olmuştur, İslâm tarihinde bu hicretin önemi nedir?
Yanıt: Peygamber efendimiz, tarihçilere nazaran miladın 622 senesinde, Allahü teâlânın emri ile, Mekke’den Medine’ye gitti ve bu yolculuğuna Hicret denir. Cebrâil aleyhisselam, Peygamber efendimize gelip;
(Bu gece, kâfirler seni öldürmeye karar verdi. Bu gece, Ali’yi yatağına yatır ve Ebu Bekir ile Medine’ye hicret et!) dedi.
Hazreti Ali o süre yirmi üç yaşlarında idi ve Peygamber efendimize;
“Bin canım da olsa, senin yoluna fedadır” diyerek yatağa girdi.
Resûlullah efendimiz safer ayının 27. Perşembe gecesi kapıdan çıkıp, Yasîn sûresinin başından 12 âyet okuyup, müşriklerin aralarından geçip gitti. Öğle vakti Hazreti Ebu Bekir’in evine gidip;
– Bu gece Medine’ye hicret etmeye komut aldım buyurdu.
Şevâhid-ün Nübüvve kitabında, Hicret şöyleki anlatılmaktadır:
“Resûlullah efendimize Mekke’den Medine’ye hicret etmesi bildirildiği süre, bisetin, Peygamberliğin 14. senesi idi. Mekke’den ayrılmış olduğu gece, Kureyş müşrikleri aralarında, Resûlullah efendimizi öldürmek için anlaştılar. Gece uyku vakti erişince, Resûlullah efendimizin kapısının önünde toplanıp, uyusun da öldürelim diye beklemeye başladılar. O gece Yâsîn sûresinin ilk âyetleri nazil oldu. Resûlullah efendimiz yerden bir avuç toprak aldı ve meali;
(Önlerinden bir set ve arkalarından bir set çektik de onları kapattık, artık göremezler) olan Yâsîn sûresi 9. âyetini üstlerine okuyarak ve elindeki toprağı da başlarına saçarak, aralarından geçip gitti.
Resûlullah efendimiz mağaranın içine girer girmez, o gece mağaranın kapısının önünde bir ağaç yeşerdi. İki yabani güvercin o ağacın üstüne yuva yapmış olup yumurtladılar. Bir örümcek de mağaranın ağzını ağıyla ördü. Resûlullah efendimizin Mekke’den ayrıldığını haber alan müşrikler ok ve yaylarını alıp, takibe çıktılar ve mağaranın yakınına geldiler. Aralarından birini mağaranın içine girip bakması için gönderdiler. O kimse mağaranın önüne geldi ve geri döndü. Sebebi sorulunca;
-Mağaranın kapısı örümcek ağıyla kaplı ve orada iki güvercin var. Anladım ki içeride kimse yok, dedi.
Peygamber efendimiz, yorucu bir yolculuktan sonrasında Medine’ye vasıl oldu ve İslâm tarihinde yeni bir dönem başlamış oldu.
Bir önceki yazımız olan Regaib gecesi başlıklı makalemizde gecesi ve regaib hakkında bilgiler verilmektedir.