Anasayfa » Genel » Mirac gecesi

Mirac gecesi

Sual: Mirac ne anlama gelir, bu gecenin önemi nedir?
CEVAP
Mirac, merdiven anlama gelir. Resulullah efendimizin göklere çıkarıldığı, bilinmeyen bölgelere götürülmüş olduğu gecedir. Recebin 27. gecesidir. İsra suresinin ilk âyet-i kerimesinde, Mirac bildirilmektedir.

Mutezile fırkası, Resulullah efendimizin aniden, Cenneti, Cehennemi ve daha birçok bölgeleri gezip gelmesine akıl erdirememiş, “Miracı kabul etmek, Tanrı’a mekan ittihaz etmek olur” diyerek Miracı inkâr etmiştir. Allahü teâlâ, Hazret-i Musa ile Tur dağında konuşmuştur. Tur dağı Allahü teâlânın mekanı mıdır? Elbet değildir. Cennete giren müminler de Allahü teâlâyı görecektir. Aden de Allahü teâlânın mekanı değildir. Allahü teâlâ mekandan münezzehtir.

Kavl-ül-fasl kitabında deniyor ki:
İsra suresinin ilk âyetinde, Allahü teâlâ, kudret ve azametinden nice acaip işlerden bazılarını göstermek için, Muhammed aleyhisselamı, Mekke’den Kudüs’e götürdüğünü bildiriyor. İsra kelimesi, rüya için kullanılmaz. Uyanık iken, gece yürümek manasına kullanılır. (Sana [Miracda] gösterdiğimiz temaşayı insanoğlu için bir fitne kıldık) âyetindeki fitne, sınav anlama gelir. İmtihan ise uyanıkken olur. Peygamber efendimizin anlattığı rüya olsaydı, asla kimse garip karşılamazdı. Hazret-i Ebu Bekir onay edip, yüksek derecelere kavuşmazdı. Resulullahın, Mekke’den Kudüs’e götürüldüğüne inanmayan kâfir olur. Göklere ve bilinmeyen bölgelere götürüldüğüne inanmayan sapık olur. (Bahr)

Birkaç saniyede Mekke’den Kudüs’e götürmüş olan Allahü teâlâ, niçin daha uzaklara götüremesin? Tanrı’ın kudretinden sadece kâfirler kuşku eder.

Peygamber efendimiz miracını özetle şöyleki konu alıyor: Verilen Burak’a binip Beyt-ül-Makdis’e geldim. Onu, önceki peygamberlerin bağladığı halkaya bağladım, sonrasında Mescid’e girip orada iki rekât namaz kılıp çıktım. Cebrail bir kap şarap, bir kap da süt getirdi. Ben sütü seçtim. Cebrail, (Yaratılışa uygun olanı seçtin) dedi. Sonrasında bizi birinci semaya çıkardı. Gök kapısında, (Sen kimsin?) diye bir ses geldi. (Ben Cebrail’im) dedi. (Tarafındaki kim?) dendi. (Muhammed aleyhisselam) dedi. (O, peygamber olarak gönderildi mi?) dendi. Cebrail, (Evet) dedi. Gök kapısı açıldı. Hazret-i Âdem’le karşılaştım. Bana merhaba diyerek hayır yakarma etti. 2. semaya çıktık. Gene orada da aynı konuşmalar geçti. Göğün kapısı açıldı. Burada iki teyze oğlu İsa ve Yahya ile karşılaştım. Onlar da bana, merhaba diyerek yakarma ettiler. 3. semaya çıktık. Bu kapıda da aynı konuşmalar geçti. Göğün kapısı açıldı. Orada Hazret-i Yusuf’u gördüm. O da yakarma etti. 4. semaya çıktık. Aynı konuşmalar oldu. Kapı açıldı. Hazret-i İdris’i gördüm. O da yakarma etti. 5. semaya çıktık. Gene aynı konuşmalar geçti. Kapı açıldı. Hazret-i Harun’u gördüm. O da yakarma etti. 6. semaya çıktık. Gene aynı konuşmalar oldu ve kapı açıldı. Hazret-i Musa’yı gördüm. Merhaba diyerek yakarma etti. 7. semaya çıktık. Gene aynı konuşmalar geçti ve kapı açıldı. Arkasını Beyt-ül-Mamur’a dayamış Hazret-i İbrahim’i gördüm. O da yakarma etti. Beyt-ül-Mamur’u gördüm. Sonrasında Cebrail beni Sidret-ül-Münteha’ya götürdü. Tanrı, günde elli zaman namazı farz kıldı. Musa’nın yanına gelip anlattım. (Rabbinden azaltmasını iste! Ümmetin buna güç yetiremez. Tecrübem var.) dedi. Birkaç kez Rabbimle görüşmeye devam ettim. Nihayet Rabbim, (Beş zaman namazı farz kıldım. Her zaman için on sevab vardır. Böylece elli zaman namaz olur) buyurdu. (Müslim)

Sual: Mirac gecesini iyi mi değerlendirmelidir?
CEVAP
Mirac gecesini ibadetle, gündüzünü de oruçla geçirmeli. İki hadis-i şerif meali:
(Mirac gecesinde iyi amel eden için yüz senelik mükâfat vardır.) [İ.Gazali]

(Recebin 27. günü oruç tutana, 60 senelik oruç sevabı verilir.) [İ.Gazali]

Cuma günü tek olarak oruç tutmak, bazı âlimlere bakılırsa mekruhtur. Cumartesi günü oruç tutmak ise tüm âlimlere bakılırsa mekruh olduğundan, bu kutsal gün cumaya rastlamış olduğu vakit, orucu perşembe yada cumartesi ile beraber tutmak iyi olur. Cumartesi gününe rastlarsa, Cuma ile cumartesi yada cumartesi ile Pazar günü birlikte tutmak gerekir.

Bu gece kaza namazı kılmalı, Kur’an-ı kerim okumalı, yakarma, tevbe etmeli, sadaka vermeli, müslümanları sevindirmeli, bunların sevaplarını ölülere de göndermelidir!

Daima doğru inanç sahibi olmaya, farzları yapmış olup haramlardan kaçmaya, tevbe edip farz borçlarını ödemeye çalışmalıdır! Tüm bu tarz şeyleri yapmak ise ilimle olur. İlmihal detayları en kıymetli ilimdir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Geceleyin bir süre ilim ile meşgul olmak, tüm gece sabaha kadar yakarma etmekten daha kıymetlidir.) [Ebu Nuaym]

Mirac aklın bittiği, imanın başladığı yerdir.

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Bir iş, ne kadar sorun içinde olmuşsa, o denli uzun ömürlü olur. Peygamber efendimiz, (En oldukça sıkıntıyı ben çektim) buyuruyor. O halde, hak olan dini de, kıyamete kadar sürecektir.

Âdem aleyhisselam, kupkuru bir dünyaya geldi, yüzyıllarca sorun çekti. Sonrasında Peygamber efendimizin yüzü suyu hürmetine yakarma etti. (Rabbenâ zalemnâ enfüsenâ) duasını sürekli okurdu. Sonrasında, iki evladından biri kâfir oldu ve Müslüman olanını öldürdü. Bir baba için ne zor olsa gerek!

Nuh aleyhisselam 950 yıl uğraştı, inanmadılar, oldukça eziyet ettiler. Döverlerdi, her seferinde öldü diye bırakırlardı. Cebrail aleyhisselam gelir, yaralarını sarardı, yine tebliğe başlardı. Sonrasında Allahü teâlâ Ona vapur yap emrini verdi.

İbrahim aleyhisselamı Allahü tealanın haliliyken ateşe attılar, oğlunu kesme emri verildi.

Musa aleyhisselam da oldukça çekti, doğduğu yıl Firavun tüm adam evlatları öldürdü. Senelerce çobanlık yapmış oldu. Dönerlerken, hanımı hamile, zifiri karanlık, çaresiz… Bir ışık görmüş oldu, ışığa gitti. Orada Allahü teâlâ Onunla konuştu. Bu mirac değildi, mirac yalnız Peygamber efendimize verildi.

Eyyüb aleyhisselamın kurtlanmadık yeri kalmamıştı. Eyyüb aleyhisselamın, yaralarının kurtlandığını büyük âlim Alâaddin-i Attar hazretleri de bildirmektedir. (S. Ebediyye)

Yakup aleyhisselam ağlamaktan gözlerini yitirdi.

Yusuf aleyhisselam; kuyuya, zindana atıldı.

Zekeriya aleyhisselam, ağacın içinde ağaçla beraber testereyle kesildi.

İsa aleyhisselam, birkaç kişiyi ikna etmek için neler çekti. Öldürmeye çalıştılar.

Bunların hepsi peygamberdi. Niçin bu kadar sorun çektiler? Lâ ilâhe illallah dedikleri için…

Peygamber efendimiz, (Benim çektiğimi, hiçbir Peygamber çekmedi) buyuruyor.

Hazret-i Ebu Bekir de, neler çekti, kaç kere dövdüler! Herkesten ilkin inanç etti, malını ve canını feda etti. Her insanın yapmış olduğu tüm ibadetlerin sevabları, katlanarak Hazret-i Ebu Bekir’e, sonrasında da tekrar katlanarak, Peygamber efendimize verilmektedir. Hem kâinat, Onun hatırına yaratılmış, hem de, her insanın sevabları da, Ona verilmektedir.

Hazret-i Ömer, namaz kılarken, Hazret-i Osman, Kur’an-ı kerim okurken şehit edildi.

Hazret-i Ali’nin çektikleri, hele Hazret-i Hüseyin’in başına gelenler…

Neticede, Peygamber efendimizin vârisleri de, oldukça çektiler. Ne için? La ilahe illallah, Muhammedün Resulullah dedikleri için. Dolayısıyla inanç, inanmak oldukça zor, inandırmak daha zor olsa gerek. İman, Allahü teâlânın, kullarına kayra etmiş olduğu, özel nimetidir. İmanı olanlar, luktan oynasa, yeridir…

Allahü teâlâ, dünyayı verdiğine ahireti vermez. Hadis-i kudside, (İki korkuyu bir kalbde cem etmem) buyruluyor. Dünyada Allahü teâlâdan korkanlar ahirette korkmasın, dünyada korkmayanlar ahirette oldukça korksun.

Peygamber efendimiz, Ümmihani’ye Mirac’ı söyleyince, (Aman hiç kimseye anlatma, kimse inanmaz ve inananlar da vazgeçer) dedi. Peygamber efendimiz de, (Anlatmam lazım, inanmayacak olan sonrasında da vazgeçer, çürük taşlar üstüne bina olmaz, ayrılacak olan şimdiden ayrılsın, sağlamları kalsın) buyurdu. Akıl durdu, vakit durdu, her şey durdu, inanç başladı. Peygamber efendimizin asla yalan söylemediğini müşrikler de biliyordu. (Cenneti, Cehennemi gidip gören mi var) diyenler oluyor. Evet, var. Kim var? Hayatında asla yalan söylememiş olan Muhammed aleyhisselam var.

Her kutsal gece, kıymetlidir; fakat Mirac gecesinin ayrı bir hususiyeti vardır. Izdırap ve sevincin bir arada yaşandığı gecedir. Peygamber efendimiz, bir ay Taif’te, İslamiyet’i söyledi, asla kimse inanmadı, alay ettiler, küçüklere taşlattılar.

Kederli bir halde dönerken, bir bağ kenarında oturup birazcık istirahat etti. Addas adındaki, bağın bekçisi, üzüm getirdi. Peygamber efendimiz, Bismillahirrahmanirrahim diyince, Addas şaşırdı, bu sözü buralarda asla duymadım dedi. Peygamber efendimiz, sen nerelisin diye sorunca Nineveliyim dedi. Kardeşim Yunus’un ülkesindensin, o da benim benzer biçimde peygamberdi buyurdu. Addas, Yunus’u buralarda kimse bilmez, bu güzel yüzün, bu güzel sözlerin sahibi asla yalancı olması imkansız dedi ve inanç etti, ben de sizinle gelmek isterim dedi. Peygamber efendimiz, şimdi sen burada kal, yakında ismimi her yerde işitirsin, o vakit bana gel buyurdu. Bir ay kimse inanmadı, yolda dönerken bir şahıs inanç etti.

Gece amcasının kızının evine geldi, (Aç, amcan oğlu Muhammed’im) buyurunca Ümmühani, (Haber verseydiniz yiyecek bir şeyler hazırlardım, yedirecek bir şeyim yok) dedi. Peygamber efendimiz, (Yiyecek içecek gözümde yok, Rabbime yakarma edecek bir yer bana yeter) buyurdu.

Allahü teâlâ Cebrail aleyhisselama, (Habibim öyleyse gene bana yalvarıyor, oldukça üzüldü, onu ben teselli edeceğim, git Habibimi bana getir) buyurdu. Ilkin, Mescid-i Aksa’ya geldi, tüm peygamberlere imam oldu. Sonrasında göklere çıktı. Allahü teâlâyı bilinemeyen, anlaşılamayan şekilde görmüş oldu, (Ya Rabbi, ümmetim için de bunu isterim) dedi. İşte, beş zaman namaz, bizlere Mirac olarak verildi.

Mirac’da ne hikmetler vardır! Namaz kılmayan, Mirac’dan mahrumdur. 1400 senedir devam eden, başka bir vaka yoktur. İşte Mirac, 1400 senedir devam ediyor. Mirac, aklın bittiği, imanın başladığı yerdir. Mirac namazdır. Allahü teâlâ, namaz benzer biçimde bir nimeti insanlara kayra etti. Namaz, Tanrı sevgisini arttırır, duanın kabulüne de sebeptir. Namaz var ise, yaşam vardır. Namaz yoksa insan bir işe yaramaz. Namazdan yoksun olan, her şeyden mahrumdur.

Gözsüz görmek
Sual: Peygamber efendimiz Miraca çıkınca, Allahü teâlâyı gözsüz görmüş olduğu, dil doğrusu ses olmadan konuşmuş olduğu, kulaksız işittiği bildiriliyor. Gözsüz görmek, dil olmadan konuşmak ve kulaksız işitmek iyi mi mümkün oluyor?
CEVAP
Allahü teâlâ için imkânsız diye bir şey yoktur. Ana babasız çocuk olmaz, fakat Allahü teâlâ, Âdem aleyhisselamı ana babasız yarattı. İsa aleyhisselamı babasız yarattı. Iyi mi yarattı diye sorulmaz. Her şeye kadir olan Allahü teâlâ için, bu şekilde sual sormak uygun olmaz. Peygamber efendimizin miracı kutsal bedeniyle ve o şekilde oldu.

Hepimizin bilmiş olduğu, başımıza da gelen kendi hâlimizden örnek verelim. Örneğin insan, rüya görür. Rüyasında gözü kapalı olmasına rağmen, oldukça şeyler görür, dili hareket etmediği halde rüyasında insanlarla konuşur. Yatakta yatmış olduğu halde bir bölgelere gider gelir. Yanında yatan kimse, bir şey duymadığı halde o rüyada söylenilenleri duyar. Demek ki, gözsüz görülüyor, kulaksız işitiliyor, dilsiz konuşuluyor, ayaksız yürünüyor. Bu örnek size yetebilir.

Ezel ve ebed
Sual: Peygamber efendimiz, Miraca gidince, Aden ve Cehennemdekileri görmüş oldu. Hâlbuki daha kıyamet kopmadı. Bu tarz şeyleri iyi mi görmüş oldu?
CEVAP
Bu mevzuda İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Resulullah, Mirac gecesinde vakit ve mekân dairesinden çıktı. Ezel ile sonsuz, “bir an” olarak buldu. Başlangıcı ve sonu bir noktada birleşmiş görmüş oldu. Cennete gidecekleri Cennette görmüş oldu. (1/283)

Mirac gecesi, kandili
Sual: Mirac ne anlama gelir, ne vakit olmuştur, bu gecenin önemi nedir?

Yanıt: Mirac kandili, Receb ayının 27. gecesidir. Mirac, merdiven anlama gelir. Resulullah efendimizin göklere çıkarıldığı, bilinmeyen bölgelere götürülmüş olduğu gecedir. Resulullah efendimiz hicretten bir yıl ilkin, 52 yaşlarında, Zeyd bin Hârise’yi yanına alarak Taif’e gitti, onlara bir ay tembih eyledi. Asla kimse inanç etmediği benzer biçimde alay ve işkence ettiler. Kederli ve bitkin olarak geri dönerken, yaralandılar. Mekke’ye döndüler. Her taraf düşman idi, gidecek bir yer yoktu. Birkaç ay Mekke’de oldukça sıkıntılı geçti. Bir gece ki Receb ayının 27. gecesi amcası Ebû Tâlib’in kızı Ümm-i Hânî’nin evine gitti. Resulullah efendimizi içeri alıp bir hasır, leğen, ibrik verdi. Resulullah efendimiz o gün oldukça incinmişti, abdest alıp, Rabbine yalvarmaya, af dilemeye, kulların imana gelmesi saadete kavuşmaları için duaya başladı. Fazlaca bitkin, aç, kederli olduğundan hasır üstüne uzanıp uyuyuverdi. O anda, Allahü teâlâ, Cebrail aleyhisselama;
“Sevgili Peygamberimi oldukça üzdüm. Kutsal bedenini, nazik kalbini oldukça incittim. Bu hâlde, gene bana yalvarıyor. Benden başka, hiçbir şey düşünmüyor. Git! Habibimi getir! Cennetimi, Cehennemimi göster. Ona ve Onu sevenlere hazırladığım nimetleri görsün. Ona inanmayanlara, sözleri, yazıları ve hareketleri ile Onu incitenlere hazırladığım azapları görsün. Onu ben teselli edeceğim” buyurdu.

Cebrail aleyhisselam, aniden Resulullah efendimizin yanına geldi. Beraberce Kâbe yanına gittiler. Sonrasında Cennetten gelen Burak adındaki beyaz hayvana binip, aniden Kudüs’te, Mescid-i Aksaya geldiler, namaz kıldılar. Namazdan sonrasında, mescitten çıkıp bilinmeyen bir mirac ile, aniden, yedi kat gökleri geçtiler. Her gökte bir büyük Peygamberi görmüş oldu. Resulullah efendimiz, Cenneti, Cehennemi görüp, Refref adındaki bir Aden yaygısı üstünde, Allahü teâlânın dilediği yüksekliklere ulaştı. Mekânsız, zamansız olarak Allahü teâlâyı görmüş oldu. Mirac gecesinde, beş zaman namaz komut olundu. Miracdan ilkin, yalnız sabah ve ikindi namazı vardı. Tefsîr-i Hüseynîde ve Bahr kitabında deniyor ki:
“Resûlullah efendimizin Mekke’den Beytül-mukaddese götürüldüğüne inanmayan kâfir olur. Göklere ve bilinmeyen bölgelere götürüldüğüne inanmayan ise, sapık olur.”

Mirac, ruh ve gövde iledir
Sual: Peygamber efendimizin miracını, bir tek ruhen yada rüyada oldu diyenler oluyor. Böylelerine iyi mi yanıt vermelidir?
Yanıt:
Resulullah efendimizin fiili olağanüstü şeyleri çoktur. Bu mucizelerden birisi de, Mirac mucizesidir. Mirac, hem ruh, hem de gövde ile olmuştur. İsrâ sûresinin ilk âyet-i kerimesinde mealen;
(Kulumu gece Mescid-i haramdan Mescid-i Aksâya götürdüm) buyurulmaktadır. Kul, insana denir. Ruha yada insanoğlunun bir hâline kul denmez.

Filistin, Arabistan’a, başka memleketlerden daha yakın olduğundan, (En yakın yer) buyuruldu. Mescid-i Aksâ o vakit yeryüzünde bulunan mescitler içinde, Mekke’ye en uzak olanı idi. Bunun için, (En uzak mescid) buyuruldu. En yakın yerde en uzak mescid niçin bulunamazmış ki?

Namaz, evvel Mescid-i Aksâya karşı kılınırdı. Kudüs’te mescid olmasaydı, oraya karşı namaz kılmak emrolunur mu ve Resulullah efendimiz, Kudüs’te Mescid-i Aksâ’da namaz kıldım der mi idi? Miraca inanmayanlar, Resûlullah efendimizin bedeni ile Kudüs’e ve göklere götürüldüğünü kavrayamadığı için inanamıyorlar. Eğer Mirac, rüyada olsaydı, müşrikler, buna bir şey demezlerdi. Resulullah efendimiz; (Gövde ile gittim) buyurduğu için inanmadılar. Medâric-ün-nübüvve kitabında deniyor ki:
“Allahü teâlânın Muhammed aleyhisselama olan ihsanlarından biri de, Onu Miraca çıkarmasıdır. Resulullahın Mekke’den Mescid-i Aksâya götürülmüş olduğu, Kur’ân-ı kerimde açıkça bildiriliyor. Buna inanmayan kâfir olur. Mescid-i Aksâ’dan göğe çıkarıldığını meşhur hadisler haber veriyor. Buna inanmayan, bidat ehli olur. Miracın uyanık iken ve ceset ile bulunduğunu, Eshâb-ı kiramın, tabiinin, hadis âlimlerinin, fıkıh âlimlerinin ve kelâm âlimlerinin çoğunluğu haber vermişlerdir. Müşrikler, miraca inanmadıkları ve sınav ederek Mescid-i Aksâdan data istedikleri için, İsrâ sûresinde, Mescid-i Aksâya kadar götürülmüş olduğu açıkça bildirildi. Bu sûrede mealen;
(Âyetlerimi göstermek için götürdüm) buyurulması, göklere çıkarıldığını gösteriyor. Bu sûrenin 60. âyetinde mealen;
(Sana gösterdiğimiz rüyayı insanlara fitne yaptık) buyurulmaktadır.

Tefsir âlimlerinin bir çok, buradaki rüya kelimesinin uyanıkken gece görmek için kullanıldığını bildirmişlerdir. Mirac hadîs-i şerifi, Buhârî ve Müslimde uzun yazılıdır.”

Mirac, akıl değil, inanç işidir
Sual: Mirac hadisesini aklımız almıyor diyenlere, ne demeli, iyi mi yanıt vermelidir?
Yanıt:
Peygamberlik makamı aklın ve düşüncenin dışındadır, üstündedir. Aklın eremeyeceği, anlayamayacağı oldukça şeyler vardır ki, bunlar Peygamberlik makamında anlaşılır. Her şey akıl ile anlaşılabilseydi, Peygamberler gönderilmezdi. Mucize ve keramet de, akıl ile anlaşılması imkansız, izah edilemez. Bunların hepsi, Allahü teâlânın sonsuz kudreti ile olmaktadır. Mirac da, âdet olan işlerin aksinedir. Mucizelerin hepsi de böyledir. Bu sebeple imanı olanların, Mirac mucizesine inanması lazımdır. Hazret-i Ebu Bekir, Allahü teâlânın sonsuz kudretini ve Peygamber efendimizin de, Onun Peygamberi bulunduğunu iyi anladığı için, Miracı, hepimiz inkâr ederken yada tereddüt geçirirken o, derhal ve tereddüt etmeden onay etti ve Sıddîklık makamına terfi etti. Bundan dolayı Miracı kabul etmek, inanmak, aklın bittiği ve imanın başladığı yerdir.

Resulullah efendimiz, Mekke-i mükerremeden Sidre-tül-müntehâya kadar, Cebrail aleyhisselam ile beraber gitti ve Sidrede şaşılacak oldukça şeyler görmüş oldu. Cennetteki nimetleri, Cehennemdeki azapları görmüş oldu. Hadîs-i şerifte;
(Mirac gecesi göğe götürülürken insanoğlu gördüm. Alevden makaslarla dudaklarını kesiyorlar. Bunların kim olduklarını Cebraile sormuş oldum. Ümmetinin hatiplerinden, vaizlerinden, kendilerinin yapmadıklarını yapınız diyenlerdir dedi) buyuruldu.

Resulullah efendimiz, cenâb-ı Hakkın cemalini görmek arzusundan ve zevkinden, Cennetteki nimetlerin hiçbirine bakmadı. Sidreden ileriye, yalnız olarak, nurlar içinde ilerledi. Zamansız ve mekânsız olarak, ahirette Allahü teâlânın görüleceği benzer biçimde, anlaşılamayan ve anlatılamayan bir hâlde, Allahü teâlâyı görmüş oldu.

Peygamber efendimize mirac gecesi, Cennette nasip olan rü’yet şerefi dünyaya indikten sonrasında, dünyanın hâline uygun olarak, kendisine yalnız namazda müyesser olmuştur. Peygamber efendimiz;
(Namazda, kul ile Allahü teâlâ arasındaki perdeler kalkar) buyurmuştur.

Tüm bu haberlerin bir kısmı âyet-i kerimelerle, bir kısmı da hadîs-i şeriflerle haber verilmiştir. Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiği bu haberleri kabul etmeyen, Ehl-i sünnetten ayrılmış olur. Âyet-i kerimeye yada hadîs-i şeriflere inanmayan ise, kâfir olur.

Bir önceki yazımız olan Berat gecesi başlıklı makalemizde berat ve gecesi hakkında bilgiler verilmektedir.

Kontrol Et

Şık ve güzel giyinmek

Sual: Zenginin eski elbise giymesi uygun mudur?CEVAP Resulullah efendimiz, eski elbiseli birine, (Malın yok mu?) …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.