Sual: İskata bid’at, hurafe diyenler var. Dinimizde iskatın yeri nedir?
CEVAP
Anane diye her gün İslam’ın bir hükmünü kaldırmaya çalışıyorlar. İskata bid’at diyen sapıklar vardır. Oysa iskat, Kitap ve Sünnet ile, kıyas-ı fukaha ile sabittir. Kur’an-ı kerimde namazların iyi mi kılınacağını açıkça anlamamıza olanak yoktur. Kur’an-ı kerimde namazın iyi mi kılınacağı bildirilmemiş diye, namaz kılma şekli inkâr edilebilir mi? Her husus Kur’an-ı kerimde açıkça anlatılmamıştır. Bunlar, öteki delillerle bildirilmiştir. Dinimizde dört kanıt vardır: Kitap, Sünnet, İcma ve Ölçme. Bu dört delile Edille-i şeriyye denir.
Âlimler, Kitap ve Sünnete dayanarak iskatın hükmünü bildirmişlerdir. Örnek olarak Nur-ül-izah, Haşiye-i Tahtavi, Halebi, Dürr-ül-muhtar, Mülteka, Dürr-ül münteka, Vikaye, Dürer, Cevhere ve Birgivi Vasiyetnamesi Şerhi benzer biçimde kıymetli kitaplarda, ölü için iskat ve devrin gerektiği bildirilmektedir.
Tahtavi haşiyesinde buyuruluyor ki:
(Bir kimsenin, kaza edemediği namazlarının iskatının yapılması için tüm âlimlerin sözbirliği (icma) vardır. Namazın iskatı olmaz demek oldukça yanlıştır. Şu sebeple bu hususta mezheplerin sözbirliği vardır. [Nesai’deki] hadis-i şerifte (Bir kimse, başkası yerine oruç tutamaz ve namaz kılamaz. Fakat onun orucu ve namazı için yoksul doyurur) buyuruldu.) [s.356] Nimet-i İslam’daki bu hadis-i şerif, Dürer’de de mevcuttur.
Görüldüğü benzer biçimde, iskat Kitap ve Sünnette vardır. Sadece, iskatın hükmü Kur’an-ı kerimden açıkça anlaşılmadığı için, âlimler, istinbat yolu ile çıkarmışlardır. Âlimlerin bu yol ile çıkardığı hükümlere Ölçme-ı fukaha denir. Ölçme-ı fukahayı inkâr edene mezhepsiz denir.
Mecmaul-enhür’da diyor ki:
(Nefsine ve şeytana uyarak namazlarını kılmamış, ömrünün sonuna doğru buna pişman olup kılmaya ve kaza etmeye süregelen kimsenin, kaza edemediği namazlarının iskatının yapılması için vasiyet etmesi caizdir.) (Müstasfa)
Oruç, namaz, zekât borcundan başka, kul hakları, ödenecek borçlar, emanet, hırsızlık, dövmek, sövmek, alay, karacılık, gıybet benzer biçimde hakların da iskatı yapılır. (Cila-ül-kulub)
Bazı din cahilleri, iskatı kabul ediyorlar, fakat iskat devri için, (Parayı, bir başka fakire armağan etmekle iskat iyi mi yapılır, kim kandırılıyor?) diyorlar. İbni Âbidin hazretleri buyuruyor ki: (Bir kimse, zekâtını fakire verse, yoksul de zekâtı aldıktan sonrasında, getirip zengine armağan etse, zekât verilmiş olur.) [Zekât bahsi]
İskat işinde de, fakirin parayı, gönlü ile armağan etmesi gerekir. Gönlü ile armağan ederse, (Kimi kandırıyor?) denilemez. Hepimiz mülkünü dilediğine armağan edebilir. (Hidaye)
Bugün oldukça yerde iskat işleri dine uygun yapılmadığı benzer biçimde, zekât da çoğu kez dine uygun verilmemektedir. Dine uygun verilmediği için “zekât kaldırılmalı” denilemeyeceği benzer biçimde, uygun yapılmadığı için de “iskat kaldırılmalı” denilemez. Dine uygun olarak iyi mi yapılacağı bildirilir.
Bazı mezhepsizler “Orucun iskatına dair âyet vardır. Bekara suresinin (Hasta yada yolcular, tutamadığı günler kadar, öteki günler oruç meblağ. [Yaşlılık veya şifa ümidi kalmamış hastalık gibi devamlı mazereti olup da] oruç tutmaya güçleri yetmeyenlerin bir yoksul doyumu fidye vermeleri gerekir) mealindeki 184. âyeti, oruç iskatının icap ettiğini emrediyor. Sadece namaz için bu şekilde bir âyet yok” dedikleri halde, samimiyetsiz oldukları için, hiçbir mezhepsizin oruç için fidye verip iskat yapmış olduğu ve oruç iskatını dahi tavsiye etmiş olduğu görülmemiştir.
Devir ve iskat
Sual: Devir ve iskat kanalıyla kılınmayan namazlar affediliyorsa, namaz kılmaya ve başka ibadete ne gerek var? O vakit bir kâfir yada asla yakarma etmeyen bir Müslüman da, iskatla Cennete gider.
CEVAP
Devir ve iskat, kâfirler ve asla namaz kılmayanlar için değildir. Namaz kılmayan kimsenin aslına bakarsanız imanla ölmesi, imanını muhafaza etmesi oldukça zor olsa gerek. Devir ve iskat, namaz kılan ve öteki ibadetleri icra eden Müslümanlar için yapılır. Örnek olarak bir kimse tevbe etmiş, namaza adım atmıştır, fakat kaza namazları bitmeden ölmüşse, bunların affı için devir ve iskat yapılır, Allahü teâlâya yalvarılır. Gene de affedileceği kati değildir. Bunun benzer biçimde, bir kimse, tüm namazlarını kılmıştır, fakat bazı şartlarını bilmediği için, namazlarında eksiklikler olabilir, sahih olmamış olan namazları olabilir. İşte bunların affı için de, devir ve iskat yapılır. Kıldığımız namazların, tuttuğumuz oruçların kati olarak kabul bulunduğunu bilmediğimiz benzer biçimde, devir ve iskatla da, bunların affedilip affedilmediği bilinemez. Allahü teâlâ ile pazarlığa girişemeyiz. Bizim vazifemiz, dinin bildirdiğini yapmaktır.
Sual: Devir ve iskat iyi mi yapılır?
CEVAP
Ölü için meydana getirilen iskatta, bir fakire nisaptan fazla verilebilir. Hatta, altınların hepsi, bir fakire verilebilir. Diyelim ki bir ölünün iskatı 25 kilo altın tuttu hepsi bir fakire verilse iskat yapılmış olur. Bu kadar altını bulmak zor olacağı için âlimlerimiz devir yolunu bildirmişlerdir. Bir yerden bir kilo altın ödünç alınır. Bir fakirle 25 kere devir yapılır yada 25 yoksul bulunur, bir kere vermekle tamam olur.
Tüm namazlarının iskatı için vasiyet eden ölünün asla malı yoksa yada üçte biri, vasiyete yetişmiyorsa yada asla vasiyet etmemiş olup, veli kendi malı ile iskat yapmak isterse devir yapar. Fakat veli devir hayata geçirmeye zorunlu değildir.
Bir aylık namaz iskatı için, beş altın lira yada 36 gram bilezik verilir. Bir senelik iskat için 36 x 12 = 432 gram bilezik gerekir.
Namaz kılmadığı seneler x bir senelik altın sayısı = yoksul sayısı x bir fakire verilen altın sayısı x devir sayısıdır. Örnek olarak, ölü 69 yaşlarında bir bayan ise, 60 senelik namaz iskatı için, 60 x 432 = 25920 gram altın, doğrusu 25 kilogram ve 920 gram altın bilezik vermek gerekir. Bu kadar altını bulmak zor, hatta olanaksız olacağı için devir yapmak gerekiyor. Elimizde 100 gram altın var ise, bir fakire 259 kere verip geri almak gerekir. Elimizde 1 kilogram altın var ise, 26 kere verip geri almak gerekir. Devire oturan yoksul sayısı 26 ise, bir devirde namaz iskatı verilmiş olur. Fukara sayısı 13 ise iki devir yapmak gerekir.
Ölünün velisi yada vârislerinden biri yada bunlardan birinin vekil etmiş olduğu kimse, (Merhum ……………… nin namaz iskatı için, karşılık olarak, bu beş altını sana verdim) diyerek, beş altını birinci fakire sadaka niyet ederek verir. Sadakayı fakire verirken (armağan ediyorum) denmez. Sonrasında yoksul, (Aldım, kabul ettim. Sana armağan ediyorum) diyerek bunu vârise yada vârisin vekiline armağan eder. O da teslim alır. Sonrasında, gene buna yada ikinci ve öteki fakirlere verir ve armağan olarak ondan geri teslim alır.
Bir aylık Ramazan orucu iskatı ortalama 1 altındır. 60 senelik iskatı ise 60 x 7.2 = 432 gr bilezik eder.
Veli, altınları fakirlere her verişte, namaz yada oruç iskatı diye niyet etmelidir. Fukara de, veliye geri verirken, armağan ediyorum demeli ve veli teslim aldım demelidir. Veli, fakire verirken, (Falancanın şu kadar namazının iskatı için, şu altınları sana verdim) demesi lazımdır. Fukara de, (Kabul ettim) demelidir ve altınları alınca, kendinin mülkü bulunduğunu bilmesi lazımdır. Bilmiyorsa evvelinde öğretilmelidir. Bu yoksul de lutfedip, kendi isteği ile (Falancanın namazının iskatı için, karşılık olarak şunu sana verdim) diyerek başka fakire verir. O yoksul de, eline alıp, (Kabul ettim) demelidir. Alınca, kendi mülkü bulunduğunu bilmelidir. Emanet, ödünç benzer biçimde alırsa devir kabul olmaz. Bu ikinci yoksul de, (Aldım, kabul ettim) dedikten sonrasında, (Aynı şekilde sana verdim) diyerek üçüncü fakire verir. Böylece namaz, oruç, zekât, kurban, sadaka-i fıtr, adak ve kul hakları, hayvan hakları için devir yapmalıdır. Yemin ve oruç kefaretleri için devir yapılmaz.
Ondan sonrasında, altınlar hangi fakirde kalırsa, lutfedip, arzusu ve rızası ile, veliye armağan eder. Veli alıp, kabul ettim der. Eğer yoksul armağan etmezse, kendi malıdır, zor ile alınmaz. Veli bir miktar altını yada kâğıt para yada ölünün eşyasından bu fakirlere verip, bu sadaka sevabını da ölünün ruhuna armağan eder.
Sual: Devir iskatta, hanım ve adam için, yükümlülük yaşı değişik mıdır? Bir de, yaşta hicri yıl mı, yoksa miladi yıl mı esas alınır?
CEVAP
Hicri yıl esas alınır. Akıl baliğ olduktan sonrasında, yükümlü [yükümlü] olur. Akıl baliğ yaşı bilinmiyorsa, hanım için 9, adam için 12 yaş esas alınır. Diyelim bir kimse, miladi olarak 69 [hicri 71] yaşlarında ölmüş ise, hanım ise 71 – 9 = 62, adam ise 71-12 = 59 yaş esas alınarak devir iskat hesabı yapılır.
Sual: Asla namaz kılmamış bir insanoğlunun devir ve iskatı yapılır mı?
CEVAP
Müslümansa yapılır
Sual: Devir ve iskat Şafiilerce de saygın mi?
CEVAP
Şafii mezhebinde Hanefi öykünmek edilerek devir iskat yapılır. Buğday yerine, kıymetini vermek hususunda Hanefi mezhebi öykünmek edilebilir. Zekât, kefaret, fıtra benzer biçimde şeyler, direkt doğruya camiye verilmez. Camiye bağış yapılabilir. Kısaca bir fakire verilir, o da camiye bağış yapabilir.
Sual: Fakirin borcu azca olsa da, iskat için meydana getirilen dönem katılamaz mı? Bir de vadesi hemen hemen gelmemiş taksitli borçları olan katılabilir mi?
CEVAP
Borcu azca olsa, borcunu karşılayacak kadar elinde parası olsa, hatta borcundan fazla parası da olsa katılamaz; şu sebeple borcu varken, kendisine verilen altınları armağan etmesi caiz olmaz. Ilkin borcunu ödemesi gerekir. Vadesi gelmemiş olan taksitli borçlar dikkate alınmaz. Nisaba ulaşmayan, [96 gram altını veya bu kadar zekât malı olmayan] kimse, vadesi gelmiş, ödenmesi ihtiyaç duyulan borcu da yoksa, dönem oturabilir.
Sual: Fukara vekili olan varlıklı, iskat devrine oturabilir mi?
CEVAP
Evet.
Sual: Fukara ile vekili varlıklı, iskat için aynı dönem oturabilir mi?
CEVAP
Aslolan varken, vekil saygın olmaz. Kısaca oturamaz.
Sual: Fukara, borcunu zengine havale edip dönem oturabilir mi?
CEVAP
Evet.
Sual: Ağır hasta iskat için ne yapması lazım?
CEVAP
Namazları kaza etmeden ölüm hâli gelen hiç kimseye, bu namazların iskatı için, bırakacağı maldan fidye verilmesini vasiyet etmek vacip olur. Vasiyet etmezse, velisinin, hatta yabancının kendi malından iskat yapması caiz olur. Hacca gidemeyen zenginin, hac parasını bırakarak, başkasının gönderilmesi için vasiyet etmesi vaciptir. Malı olmayan meyyit [ölü], ölmeden ilkin, devir yapılmasını vasiyet ederse, velinin devir yapması gerekmez. Meyyitin kefaretlerini iskat edecek kadar malının hepsini, mirasın üçte birini aşmamak suretiyle vasiyet etmesi vacip olur. Böylece, dönem lüzum kalınmadan, iskat yapılır. 1/3’ü iskata yetiştiği halde, 1/3’den azca malın devir yapılmasını vasiyet etmek günahtır. Vasiyet etmeyip, vârisi kendi parası ile hacca gidebilir yada birini gönderebilir. Vasiyet edilmeyen zekât iskatının yapılması gerekmez. Sadece vâris, zekât iskatı için de, kendiliğinden devir yapabilir. Günah olan bir şeyi yapmak için vasiyet edilmez ve bu şekilde vasiyetler yerine getirilmez.
Sual: Hayatta iken devir iskat yapılsa olur mu?
CEVAP
Olmaz.
Sual: İskat yapmak farz mıdır?
CEVAP
Farz değildir. İskat yapmak, ölünün namaz oruç benzer biçimde borçlarının affolması için Allahü teâlâya yalvarmak anlama gelir. Yapılması oldukça iyi olur.
Sual: Devir ve iskat icra eden birinin borcu olmadığını söylediği halde, borcu var ise, devir ve iskat geçerli olur mu?
CEVAP
Devir iskat geçerli olur fakat kendisine günah olur.
Sual: Devir ve iskata oturacak fakirlerden namaz kılmayan var ise, çocuk yada hanım olsa mahzuru olur mu?
CEVAP
Evet mahzuru vardır. Şu sebeple İslam Ahlakı kitabının Ey oğul ilmihali kısmında, (Meyyit için namaz iskatı) bölümünde deniyor ki:
(Devire oturacak fakirin akıl baliğ salih adam olması lazımdır.)
Demek ki devire oturacak kimselerin, akıl baliğ olması, çocuk ve hanım olmaması, bir de fâsık olmaması gerekir. Namaz kılmayan kimse dinen fâsıktır.
Sual: Devir ve iskatta ölü için yemin kefareti verilemez mi?
CEVAP
Devir ve iskatta yoksul sayısı ondan aşağı olursa yemin kefareti için devir yapılamaz. Şu sebeple bir yemin kefareti için 10 fakirin her birine bir fıtra tutarında altın vermek gerekir. Ölenin üç yemin kefareti var ise, 30 yoksul gerekir. Ya da 10 fakire her gün bir yemin kefaretini ödeyecek altın vermek gerekir. Bu zor olduğu için devir ve iskat yapılırken yemin kefareti genel anlamda yapılmaz.
Yemin, oruç kefareti
Sual: Ölünün yemin ve oruç kefaretleri için devir yapılmıyor. Bunun bir çaresi yok mu?
CEVAP
Çaresi vardır. Birkaç yemin kefareti, bir günde on fakire verilemediğinden dolayı, yemin kefareti için bir günde devir yapılamaz. Oruç kefaretinde de, bir fakiri 60 gün doyurmak gerektiği için, bir günde devir yapılamaz. On yemin kefareti verilecekse, yüz yoksul bulmak gerekir. Fakirlerin hepsini bir araya getirmek zor olacağı için, hepsinden vekâlet alınır. Vekil olan kimse, onlar adına yemin kefaretlerini alır. Örnek olarak vekil olan hiç kimseye 100 tane namaz kitabı verilse yemin kefareti ödenmiş olur. Ya da güvenilen on fakire para verip, (Seni vekil ediyorum. Bu parayla her gün, sabah ve akşam olmak suretiyle, on gün karnını doyuracaksın) demelidir. Bu şekilde de on yemin kefareti verilmiş olur.
Ölüyü borçtan kurtarmak
Sual: Borcu olan yoksul, ilkin borcunu ödemesi gerektiği için, elindeki parayı, altını armağan edemediğinden, devir ve iskata oturamıyor. Bunun bir çaresi yok mu, örneğin borcunu bir başkası üstlenebilir mi?
CEVAP
Ölünün ihtiyacından dolayı buna izin verilmiştir.
Havale, verenin, alanın ve kabul edenin üçünün de sözleşmesi ile olabileceği benzer biçimde, yalnız veren ile alanın yada veren ile kabul edenin veya alan ile kabul edenin arasındaki sözleşme [anlaşma] ile de olur. Ölünün borçlarını, bir an ilkin ödemek gerekir.
Kabre konmadan, borçları ödenemezse, ölünün yakın bir akrabası, borcu havale kanalıyla üstlenir. Böylece, hak sahiplerinin kabul etmesiyle ölü, borçtan kurtulmuş olur. Bu yol, havale metoduna tam uymuyorsa da, ölünün ihtiyacı oldukça olduğu için, İslamiyet izin vermiştir.
Peygamber efendimiz, borçlu olan birinin namazını kılmak istemedi. Ebu Katade ismindeki bir Sahabi, borcunu, bu yolla üstlenince, cenaze namazını kılmayı kabul buyurdu. Resulullah, Ebu Katade’ye, (Bu iki altın borcu üstlendin mi ve ölü borçtan kurtuldu mu?) buyurdu. Ebu Katade hazretleri evet diyince, Resulullah efendimiz cenazenin namazını kıldı. (S. Ebediyye)
Devir ve iskat
Sual: Devir iskat yaparken nelere dikkat etmek gerekir?
CEVAP
Devir yaparken, altını verdiğimiz borçsuz yoksul, paranın kendisinin bulunduğunu bilmeli. Sadece iskat yapılmadan ilkin, meydana getirilen bu iskat işinin, ölmüş bir Müslümanın namaz ve oruç benzer biçimde hak borçlarından kurtulması niyetiyle, Allahü teâlâya yalvarmak demek bulunduğunu anlatmalı. İskata oturan yoksul, verilen altının kendi malı bulunduğunu bilmeli ve kendi rızasıyla, sevab kazanmak için başka fakire armağan etmelidir.
Sual: Vasiyet etmeden ölen yakınlarımızın devir ve iskatını deneyebilir miyiz? Öleli 20 yıl olmuşsa bir mahzuru olur mu?
CEVAP
Vasiyet etmeden de ölse, aradan seneler geçse de, gene devir ve iskatını yapmak iyi olur.
Definden ilkin devir iskat
Sual: Cenaze defnedilmeden ilkin, devir ve iskatı yapılabilir mi?
CEVAP
Evet, yapılabilir.
İskat yaparken
Sual: Ölünün yapmadığı secde-i tilavetler olabilir. Bunlar için fidye vermek gerekir mi?
CEVAP
Hayır. (S. Ebediyye)
İskatta üzüm
Sual: Sadaka-i fıtırda olduğu benzer biçimde, iskatta da, hurma yada kuru üzümden hesap etmek daha iyi midir?
CEVAP
Evet, iyidir. S. Ebediyye’de deniyor ki: Kefaret iskatı, buğday yerine un yada bir sa’ arpa, hurma, üzümle de hesap edilerek, bunlar da verilebilir. Şu sebeple bunlar buğdaydan daha kıymetli oldukları için, fakire daha faydalıdır. Hepsi yerine kıymetleri olan altın yada gümüş de verilebilir. (Meyyit için iskat bahsi)
Sual: Ölen kimsenin arkasından, ölenin borçları için iskat yapmanın, yaptırmanın mahzuru var mıdır?
Yanıt: Vefat eden kimsenin arkasından, iskat yapmalı yada yaptırmalıdır. Namaz borçlarının iskatı için vasiyet etmek ve iskatı definden sonrasında da yapmak sahihtir. Seâdet-i Ebediyye kitabında, iskatın sahih olduğu kaynakları ile ve iyi mi yapılacağı bildirilmektedir. Mezhepleri inkâr eden, itikadı bozuk kimselerin, “dinimizde, iskat diye bir şey yoktur, iskatı, devri hocalar uydurmuştur” benzer biçimde sözlerine inanmamalıdır.
Bir önceki yazımız olan Telkin vermek sünnettir başlıklı makalemizde sunnettir, telkin ve vermek hakkında bilgiler verilmektedir.