Sual: Anneler babalar gününün dinimizde yeri var mıdır? Bugün armağan verilir mi?
CEVAP
Avrupa’dan gelen “Anneler – Babalar günü” âdettir. Kısaca, âdette bid’attir. Âdette bid’at olduğu ve zararı dokunan olmadığı, çirkin ve dine aykırı yönü bulunmadığı için, anneler babalar günü düzenleme etmekte ve armağan vermekte sakınca yoktur.
Anneleri babaları senede bigün yerine her gün anımsamak, onlara hizmet etmek, ölmüşlerse, yakarış etmek, hayır hasenatta bulunmak gerekir.
Sual: Anneler günü münasebetiyle, (Aden annelerin ayakları altında) hadis-i şerifi söylendi. Bir de buna benzer (Din kılıçların altında) hadis-i şerifi vardır. Bunların açıklaması nasıldır?
CEVAP
(Aden, anaların ayakları altında) demek (Cennete girmek için ana-babanın rızasını almak gerekir) anlamına gelir. (Din, kılıçların altında) hadis-i şerifinin açıklaması da şu şekilde:
Kılıç, cihad etmeyi, harp tekniğini gösterir. İslamiyet’i yaymak, Cennete girmek için kâfirlerdeki silahların hepsini yapmak ve bu tarz şeyleri iyi kullanmakta fayda vardır. Düşmana karşı en yeni silahları hazırlayanlar ve onlarla dinin emrine uygun şekilde savaşanlar Cenneti kazanırlar. Cihad şekilleri devirlere göre farklılık gösterir. Soğuk harp denilen harp şekli yada kalemle cihad, kimi zaman silahla cihaddan daha mühim olabilir.
Dünya ve öküzün boynuzu
Peygamber efendimiz, (Rabbim, benim rızkımı kılıcımın ucunda yarattı) buyurdu. Kısaca (Düşmanlarla cihad eder, alınan ganimet malından payıma düşenle geçinirim) buyurdu. Orada bulunan bir köylü, (Benim dünyalığım nerededir?) söylediğinde, (Dünya, öküzün boynuzu üzerindedir) buyurdu. Kısaca (Öküzünle tarlanı sürer, rızkını kazanırsın) buyurdu. O vakit, sapanın ipini, öküzün boynuzlarına bağlarlar idi. Boynuz bu işe de yaradığı için bu şekilde buyurdu. Köylünün çalışıp tarlasını sürmesini işaret eyledi. Bazı kimseler bunu bilmediği için (Dünya öküzün boynuzunun üzerindeymiş) diyerek din kitapları ile alay ediyorlar.
Sevr, öküz anlamına gelir. Gökte öküz şeklinde dizilmiş yıldız kümeleri vardır. Bu hadis-i şerif söylendiği vakit, o burcun, güneşten, yerküresine uzatıldığı kabul edilen bir doğrunun uzantısı üstünde bulunuyordu. Dünya öküz burcundaydı. Boğa burcu da diyorlar. Âlimler, bu hadis-i şerifi başka türlü de açıklıyorlar. Bu şekilde hadis-i şerifler çoktur. Bu bakımdan Kur’an-ı kerim ve hadis-i şerif tercümelerini okumak, yanlış yargı çıkarılacağı için oldukça zararı dokunan olur. Dinini öğrenmek isteyen, doğru yazılmış ilmihal kitaplarını okumalıdır!
Doğum günü, Evlilik yıldönümü
Sual: Doğum günü düzenleme etmekte, evlilik yıldönümü kutlayıp armağan vermekte sakınca var mıdır?
CEVAP
Doğum gününe ehemmiyet vermeyi Hristiyanlar, Müslümanlardan öğrenip, almışlardır. Yaş günü kutlamak yakarma değil âdettir. Bu âdet Hristiyanlardan gelmiş olsa bile, yakarma olmadığı için Müslümanların, doğum günü, evlilik yıldönümü şeklinde günler düzenleme etmesinde sakınca yoktur. Fakat gayrı müslimlerin yakarma olarak yaptıkları şeyleri, örnek olarak bayramlarını kutlamak caiz olmaz.
Evlilik yıldönümü şeklinde günah olmayan âdetleri öykünmek etmek caiz olur. Sadece faydası olmayan âdetleri almak, Batıyı körü körüne öykünmek etmek, onlara özenmek uygun sayılmaz.
Fenni buluşları gayrı müslimlerden almak ise, dinimizin emridir. Zira (İlim Çin’de de olsa alın), (Hikmet, fen ve sanat, müminin kaybetmiş olduğu malıdır. Nerede bulursa alsın) hadis-i şerifleri, gayrı müslimlere uymayı değil, bilimsel, fenni onlarda bile olsa, arayıp bulmayı ve onlardan üstün olmaya emek vermeyi bildirmektedir.
Sual: Bir kimsenin, her hangi bir yaratık değil de, insan olarak doğduğu için, şükretmesi ve doğum gününü kutlaması caiz midir?
CEVAP
İslamiyet’te doğum gününü kutlamak vardır, Allahü teâlâya şükretmek olur. Mevlid kandili, Peygamber efendimizin doğum günüdür. Peygamber efendimiz, Pazartesi günü oruç tutardı. Sebebini sorduklarında, (Bugün dünyaya geldim. Şükür için oruç tutuyorum) buyurdu. (Müslim, Ebu Davud, İ. Ahmed, H. S. Vesikaları)
Sual: (Yaş günü, anneler, babalar günü Batıdan gelen sapıklıktır) diyorlar. Batıdan gelen her şeye günah denir mi?
CEVAP
Dinimiz yalnız kâfirlerin yakarma ve haram olan âdetlerini yapmayı yasaklar. Mubah olan âdetlere izin verir. Peygamber efendimizin papaz ayakkabısı ve Rum cübbesi giydirilmiş olduğu saygın eserlerde bildirilmektedir. Doğum gününe ehemmiyet vermeyi Hristiyanlar, Müslümanlardan öğrenip, almışlardır.
Mevlid, doğum zamanı anlamına gelir. Peygamber efendimizin doğum günü, tüm Müslümanların bayramıdır. Mevlid gecesinde, Peygamber efendimiz doğduğu için sevinenlerin günahları affedilir.
Bu gece, Peygamber efendimiz aleyhisselamın doğum zamanlarında görülen halleri, olağanüstü nimetleri okumak, dinlemek oldukça sevaptır. Kendisi de anlatırdı. Eshab-ı kiram da bir yere toplanıp, okurlar ve birbirlerine anlatırlardı.
Yaş günü kutlamak yakarma değil âdettir. Bu âdet Hristiyanlardan gelmiş olsa bile, yakarma olmadığı için bir Müslümanın, doğum günü, evlilik yıldönümü, anneler babalar günü şeklinde günler düzenleme etmesinde, yılbaşlarında kutlama kartı yazmasında sakınca yoktur. Günah olmayan bu şekilde âdetleri öykünmek etmek caiz olur. Sadece yaş gününde mum dikmek şeklinde faydası olmayan âdetleri yapmak uygun olmaz.
Peygamber efendimiz, uzun entari giymiş, şalvar ve pantolon giymemiştir. Şalvar giymek âdette bid’attir. Âdette bid’at olan şeyi yapmak günah değildir. Uçağa binmek de âdette bid’attir, günah değildir. Bunun için âdet olan yerlerde, kâfirlerden gelmiş olsa bile, bayanların çarşaf ve adamların pantolon giymeleri günah olmaz. Peygamber efendimiz, kimi zaman Rum, kimi zaman Arap elbisesi giyerdi. Tirmizi’nin bildirdiği hadis-i şerifte, kolları dar, Rum cübbesi giyerdi. (Mevâhib-i ledünniyye)
Hakim’in rivayet etmiş olduğu (Bir kavme benzeyen onlardandır) hadis-i şerifindeki benzemek, ibadetlerde benzemektir. Kılık giysiyle ilgili şeyler âdettir. Çirkin olmayan âdetlerde kâfirlere benzemek günah olmaz. İbadette kâfirlere benzemek bazı yerlerde mekruh, bazı yerlerde haram, bazı yerlerde sövgü olur. Örneğin haç takan kâfir olur. Fakat kâfir gömleği giymek, saç uzatmak günah olmaz. Zira bunlar âdettir.
Sual: Doğum gününde, evlilik yıldönümünde pasta yapmak, mum dikmek de caiz mi?
CEVAP
Pasta yapılır, içecek, çay içilir, yiyecek yenebilir. Mum dikmek uygun değildir, yapmamak lazımdır.
Yaş günü düzenleme etmek
Sual: Yaş gününü yada evlilik yıl dönümünü kutlama etmek ve hediyeleşmek caiz midir?
CEVAP
Bu şekilde şeyler âdettir, zararı dokunan değildir. Sevgiyi artırır. Bunlar yapılırken, günah olan bir şey yapmamaya dikkat edilirse mahzuru olmaz.
Sual: Kimi zaman küçüklere doğum günü için armağan falan alıyorlar. Bu şekilde kutlamalarda hicri seneye bakılırsa hareket etmek daha uygun değil mi?
CEVAP
Bu âdettir, miladiye bakılırsa de olur. Peygamber efendimizin doğumu hicriye bakılırsa yapılıyor. Hicriye bakılırsa yapılması da iyidir. Kısaca ikisi de olur. Fakat hicriye bakılırsa yapmak daha iyi olur.
Kadir gecesi, Arefe gecesi, Ramazan bayramı gecesi, Kurban bayramı geceleri, Berat gecesi, Mevlid gecesi, Mirac gecesi, Regaib gecesi, Muharrem gecesi, Aşûre gecesi de kameri aylara bakılırsa tespit edilir. Allahü teâlâ, kullarına oldukça acıdığı için, bu gecelere kıymet vermiş, bu gecelerdeki, yakarış ve tevbeleri kabul edeceğini bildirmiştir. Bu geceleri de başka günlere almak dini değişiklik yapmak olur. Allahü teâlâ, (Bu gecelerde meydana getirilen yakarış ve tevbeleri kabul ederim) buyuruyor. Şimdi biri çıkıp, (Ya Rabbi, sen Mevlid gecesini Rebiulevvel ayının onikinci gecesi yapmış idin, biz onu Nisan ayına aldık. Biz sana uymuyoruz, sen bizlere uy) dese, ne kadar çirkin olur.]
Valentine’s day (Sevgililer günü)
Sual: Valentine’s Day denilen sevgililer gününü kutlamakta ve hediyeleşmekte sakınca var mıdır?
CEVAP
Anneler, babalar günü şeklinde bir âdettir. Sadece günümüzde, sevgili denince gayrimeşru olan sevgi kastediliyor. Bu ise asla caiz olmaz, haram olan şey kutlanmaz. Âdette olan şey caizdir, fakat o âdet dine aykırı ise kutlanmaz. Kısaca dinimizde nikâhsız sevgili olmaz. Aşağıdaki Hristiyan hikâyesi doğruysa, sevgililer gününü kutlamak, bir papazın gençleri buluşturmasını kutlamak ve bir papazın ölümünü anmak şeklinde bir şey oluyor. Hatta bayram duyuru edildiğine bakılırsa, onların bayramlarını kutlamak daha tehlikelidir. Ek olarak, bu âdeti Türkler bile çıkarsa, gayrimeşru sevgiyi meşru şeklinde gösterme gayreti tasvip edilemez.
Saint Valentine (Sevgililer) gününün tarihçesi: Zulmüyle meşhur Roma İmparatoru Claudius II, büyük bir ordu oluşturmak ister. (M.S. 200) İmparator, adamların orduya katıldıkları vakit, ailelerini ve sevgililerini düşünmekten savaşamayacaklarına inanır. Bu sebeple de gençlerin evlenmesine izin vermez. Aynı dönemlerde İmparator Claudius’a karşı çıkan ve gençleri birbirleriyle buluşturan rahip Valentine, genç âşıkların en yakın dostu olur. Bunu öğrenen İmparator, Valentine’i hapse attırır. Gardiyanın kör kızının iyileşmesine destek olan papaz Valentine’in bu davranışı, İmparator Claudius’un kulağına gider. 14 Şubat günü saint kısaca papaz öldürülür. (M.S. 270)
Öldüğü gün, Saint Valentine’in iyileşmesine destek olduğuna dair, gardiyanın kızına yazdığı bir not bulunur. Notta Valentine, sevgililer arasındaki sevgiden, tutkudan söz etmiştir. Bundan bu şekilde her 14 Şubat günü, Saint Valentine’i anmak için gayrimeşru sevgililer tarafınca kutlanır.
Hristiyan Saint Valentine, gençlerin yanı sıra, çocuklar tarafınca da oldukça sevilir. Bir bahaneyle mahkûm edilir. Mahkûmiyeti süresince, çocuklar çiçek demetleriyle birlikte yazdıkları notları her gün cezaevi demirlerine asarlar. 14 Şubat’ta Valentine, ölüme mahkûm edilir. Ölümünden sonrasında her yıl 14 Şubat’ta insanoğlu sevgililerine çiçek ve çikolata ile sevgi mesajları iletirler.
Çeşitli ülkelerdeki tarihçiler ise, 14 Şubat’ın yalnız sevgililere mal edilmesine karşıdır. 5. asırda yaşamış bir rahip olan Saint Valentine’in bu günü bir bayram günü duyuru ettiğini açıklarlar.
“Valentine, Hristiyanlığa bakılırsa bir Roma azizidir. M.S. 269 yıllarında öldürülmüş olduğu sanılmaktadır. Aşıkların Azizi olarak da bilinir. Valentine, her yıl 14 Şubat günü anılır, zaman içinde bu gün sevgililer gününe dönüşmüştür.” (Oxford Dictionary of English)
Bid’at, âdette bid’at ne demek?
Sual: Bid’at, âdette bid’at diyorsunuz, bunlar ne demek?
CEVAP
Bid’at, sonradan çıkarılan şey anlamına gelir. Sonradan çıkan şeyler ya âdette yada ibadette olur. Âdette bid’at, sevap beklenilmeden, dünya menfaati için meydana getirilen şeylerdir. Âdette bid’at, bir ibadeti bozmazsa yada dinin yasak etmiş olduğu bir şey değilse günah olmaz.
Âdette olan bid’at, uçağa binmek, ceket giymek, çay ve kahve içmek, analar babalar günü düzenleme etmek şeklinde dinin yasak etmediği bir şey ise, günah değildir. İbni Âbidin hazretleri, (Yiyecek, içmek ve giyinmek şeklinde âdetlerde, değişik şekillerden çirkin, zararı dokunan olanlarını kâfirlere benzemek niyetiyle yapmak tahrimen mekruhtur. Zararı olan olmayanları, onlara benzemeye özenmeden yapmak, kullanmak mekruh olmaz. Resulullah efendimiz papaz ayakkabısı giymiştir) buyurdu. (Redd-ül Muhtar)
Peygamber efendimiz kolları dar Rum cübbesi de giymiştir. (Tirmizi, Mevahib)
Resulullah efendimizin yakarma olarak yapmış olduğu, ezan okumak, cemaatle namaz kılmak şeklinde dinimizin şiârı olan sünnetlere Sünnet-i hüda denir. İbadet olarak değil, âdet olarak yapmış olduğu şeylere ise, Sünnet-i zâide denir. Bina yapmakta, yiyip içmekte, elbisede, yapmış olduğu ve kullandığı şeyler böyledir. Bu tarz şeyleri yapmamak ve âdette bid’at olan, kısaca sonradan ortaya çıkan yenilikleri yapmak günah olmaz. (Hadika)
İbadette bid’at, Peygamber efendimiz ve dört halife zamanında bulunmayıp da, dinde, sonradan meydana çıkarılan, uydurulan inanışlara, laflara, işlere, şekillere ve âdetlere denir. İbadetlere bid’at karıştırmak büyük günahtır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Her bid’at sapıklıktır ve her sapık da Cehennemdedir.) [İbni Asakir]
İbadete bid’at karıştırmak, Allahü teâlânın bildirdiği dinde noksanlık bulmak, koyduğu hükümleri beğenmemek, dini değişiklik yapmak olur. İslam âlimleri, bid’ati, Bid’at-i hasene ve Bid’at-i seyyie diye ikiye ayırmışlar, mektep, kitap şeklinde sonradan meydana getirilen şeylere Bid’at-i hasene demişlerdir. Hadika’da, (Bu şekilde bir bid’at, bir ibadetin yapılmasına destek olduğundan, dinimiz izin verir) buyuruldu. İmam-ı Rabbani hazretleri ise, dinin izin verdiği bu şekilde yararlı şeylere, bid’at kelimesini bulaştırmamak ve bunlara Sünnet-i hasene [iyi iş] demek icap ettiğini bildirir. Sünnet, burada yol, iş anlamına gelir. Yolun, işin iyisi de, kötüsü de olur. Hadis-i şerifte, Sünnet-i hasene [iyi çığır] açanlar övülmekte, Sünnet-i seyyie [kötü çığır] açanlar ise kötülenmektedir. (Müslim)
Kâfirlerin yakarma olarak yaptıkları şeyleri Müslümanların yapması caiz olmaz. Örneğin papazlar, yakarma için zünnar kuşanır, haç takar. Müslümanların, bu şekilde yapması sövgü olur.
Bir önceki yazımız olan Yılbaşı kutlamak ve Noel başlıklı makalemizde kutlamak hakkında bilgiler verilmektedir.