Sual: Bid’at ehli, aşağıda yazdığım şeylere hurafe diyorlar. Doğru mu?
CEVAP
Yanlış söyledikleri çeşitli kitaplarda yazılıdır:
Kur’an ve hadiste olmayıp da, icma yada kıyası fukaha ile meydana gelen hükümler bid’at değildir.
İki bayram içinde nikah yapmak caizdir. Peygamber efendimiz, Cuma gününe rastlayan bir bayram günü, namazdan sonrasında, nikah yapması istenince, (İki bayram arası nikah olmaz) buyurdu. Kısaca zaman dar, bayramlaştıktan sonrasında yeniden cuma namazı için mescide geleceğiz demek istemiştir.
Nazar için kurşun dökmek, nazar boncuğu takmak, tarlaya at kafası takmak bid’at değildir. Bunlara bakılınca, gözlerdeki şua ilk kez oraya gider ve nazar önlenir. (Hindiye)
Ölü işittiği için, ölüye telkin vermek sünnettir. Devir ve iskat bid’at değildir. Definden sonrasında, mezarlıkta, cenaze sahiplerine taziyede bulunmak bid’at değildir.
Peygamber efendimizin âdet olarak yapmış olduğu şeyleri yapmamak [mesela entari giymemek] ya da da yapmadığı şeyleri yapmak, [mesela çatal kaşık kullanmak] bid’at değildir.
Ölmüş evliyaya adak yapmak, şu demek oluyor ki kutsal bir zatı vesile edip, Allahü teâlâya yalvarmak caizdir. Sözgelişi (Hastam iyi olursa, sevabı Seyyidet Nefise hazretlerine olmak suretiyle, Tanrı için, adak olarak bir koyun keseceğim) demek. Burada, Allahü teâlâ için kesilen adağın sevabı Seyyidet Nefise hazretlerine bağışlanıyor, onun şefaati ile, Allahü teâlâ, hastaya şifa veriyor kazayı, belayı gideriyor. Koyunu gömüt başlangıcında kesmek haramdır. Puta tapanların, put yanında kesmelerine benzememeli. Türbenin avlusu genişse, bir kenarda kesilebilir.
İşleri, Allahü teâlânın yaptığına inanarak, türbelerdeki evliyadan yardım istemek, onların hürmetine yakarış etmek de bid’at değildir. Hazret-i Mevlana, (Ben ölünce, beni düşünün, imdadınıza yetişirim) buyurdu. Deylemi’nin bildirdiği (Kabirdekiler olmasa, yeryüzündekiler yanardı) hadis-i şerifi de, Allahü teâlânın izni ile, ölülerin dirilere yardım ettiğini göstermektedir.