Anasayfa » Genel » Bid’at ehlini övmek

Bid’at ehlini övmek

Sual: Kendi işledikleri bid’atleri ve bid’at ehlini görmeyip, devamlı Ehl-i sünnet olan Müslümanlarla, onların okumuş olduğu kitaplarla, hocalarıyla uğraşanlar, kendilerini onlardan gösterip, onlar için (Bizim gençler cahildir, tembeldir, geri kafalıdır, kitaplarımızda, hocamızda şu hatalar var) benzer biçimde şeyler söylüyorlar. Bid’at ehlini övüp, (Onların evlatları fazlaca çalışkandır, her gün fazlaca tesbih çekerler, fazlaca kitap okurlar) diyorlar. Bid’at ehlini övmek uygun mudur? Devamlı onları övüp de, sâlih Müslümanları kötülemekteki maksatları ne olabilir?
CEVAP
Biz asla kimsenin maksadını, niyetini bilemeyiz, kendilerine sormalı. Sadece bid’at ehlini övmek fazlaca tehlikelidir. Bid’at ehli olmayan fâsık bir Müslüman bile övülünce Arş’ın titreyeceği hadis-i şerifle bildiriliyor. Bid’at ise fısktan daha büyük günahtır.

İmam-ı Rabbânî hazretleri, (Bid’at ehli ile konuşmak, kâfirle arkadaşlık etmekten, kat kat daha kötüdür. Bid’at ehlinden yılandan, canavardan kaçar benzer biçimde kaçmak gerekir) buyurdu. Şu sebeple hadis-i şeriflerde, (Bid’at ehlinden kaçın, onlara slm vermeyin, onlarla beraber bulunmayın, beraber yiyip içmeyin, cenazelerine gitmeyin, onlarla beraber namaz kılmayın) buyuruluyor.

Bid’at ehlini fazlaca yakarma ediyor diye övmek fazlaca yanlıştır, bu sebeple sapık kimse başını secdeden kaldırmasa, asla faydası olmaz. Üç hadis-i şerif:
(Bir bid’at çıkaranın namazı, orucu, haccı, umresi, cihadı, tevbesi, farzı, nâfilesi ve hiçbir iyiliği kabul olmaz. Yağdan kıl çıkar benzer biçimde, dinden çıkması kolay olur.) [İbni Mâce]

(Allahü teâlâ, bid’at ehlinin duasını, zekâtını, haccını ve namazını kabul etmez.) [Deylemî]

(Bid’at ehline şeytan fazlaca yakarma yaptırır, onu fazlaca ağlatır.) [Mektubat-ı Masûmiyye]

Ehl-i sünnet itikadındaki Müslümanlarla uğraşmak fazlaca çirkindir. Büyüklerimiz buyuruyor ki:
İnsan fazlaca bozuk olabilir, patavatsız olabilir, pervasız, edebsiz olabilir, şu yada bu olabilir, fakat bu büyüklerin yolundaysa, yol fazlaca sağlam ve fazlaca kıymetli olduğundan, o şahıs gene makbuldür, azizdir, kıymetlidir. Bu, kendisinden dolayı değil, yolun özelliğinden dolayıdır. Şu sebeple büyüklerimiz, (Yâ Rabbî, bu yola mensup olanlar, eninde sonunda senin rızana kavuşsunlar) diye yakarış etmişlerdir. Bu yol o şekilde bir yoldur ki, zerre kadar muhabbeti olan, ne olursa olsun rıza-ı ilahiyyeye kavuşur. Hasbel yazgı bozuk bir insansa, dünyada kavuşamazsa, ölürken kavuşur. Orada kavuşamazsa, kabirde kavuşur. Orada kavuşamazsa, mahşerde kavuşur. Orada kavuşamazsa, Cennette kavuşur. Eninde sonunda muhakkak kavuşur. Şu sebeple yol mutlak kavuşturucudur.

İmam-ı Rabbânî hazretleri buyurdu ki:
Bu yolda olanları tanımak ve sevmek, Allahü teâlânın nimetlerinin en büyüklerindendir. Hangi mesud kimseyi acaba bu nimetlerle şereflendirirler? Abdullah-i Ensârî hazretleri, (Yâ Rabbî, dostlarını o şekilde yaptın ki, onları tanıyan sana kavuşuyor ve sana kavuşmayan, onları tanımıyor) buyuruyor. Bu büyüklere düşmanlık etmek, sonsuz ölüme sürükleyen bir zehirdir. Onları incitmek, sonsuz felaketlere sebep olur. Allahü teâlâ bizi ve sizi bu belaya düşmekten korusun! Gene Abdullah-i Ensarî hazretleri, (Yâ Rabbî, her kimi felakete düşürmek istersen, onu bizim üzerimize atarsın) buyurdu.

Onun için büyüklere ve onları sevenlere dil uzatmaktan sakınmalı, bid’at ehli sapıkları övenlere aldanmamalı, ilimleri olsa da, onları gerçek âlim sanmamalıdır.

Bid’at ehline yakarış etmek
Sual: Zemahşerî benzer biçimde ölmüş bid’at ehline, yaptığımız ibadetlerin sevabını göndermek yada onlara (Tanrı rahmet etsin) demek caiz olur mu?
CEVAP
Asla caiz olmaz. Zemahşerî, fırka-i dâlle denilen 72 sapık fırkadan kabul edilen Mutezile itikadında idi. Bu sapık fırkalara, bid’at fırkalar da denir.

İmam-ı Rabbânî hazretleri, (Bid’at ehli ile arkadaşlık, kâfirle arkadaşlık etmekten, kat kat daha fenadır. Bid’at ehlinden yılandan, canavardan kaçar benzer biçimde kaçmak gerekir) buyurdu. Şu sebeple hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Bid’at ehline sert davran! Allahü teâlâ, onlara düşmandır.) [İbni Asakir]

(Onlardan kaçın! Sizi dalalete, fitneye düşürmesinler.) [Müslim]

(Onlara slm vermeyin!) [İbni Mâce]

(Onlarla beraber bulunmayın, beraber yiyip içmeyin!) [Ukaylî]

(Onların cenazelerine gitmeyin!) [İbni Hibban]

(Ben onlardan değilim, onlar da benden değildir. Onlara karşı cihad, kâfirlerle cihad etmek gibidir.) [Deylemî]

(Ümmetim, 73 fırkaya ayrılacak, 72’si [bid’at fırkaları] Cehenneme gidecektir.) [Tirmizî]

(Bid’at ehli, bid’atini terk etmedikçe, hiçbir ibadeti kabul olmaz.) [İ. Neccar]

Hadîka ve Berîka’da (Bid’at ehlinin hiçbir ibadeti kabul olmaz) hadis-i şerifi açıklanırken, (İbadetleri sahih olur, fakat sevab verilmez) deniyor. Bid’at ehlinin ibadetleri sahih olsa da kabul olmaz. Kabul olmaz demek, sahih olmaz demek değildir. Sahih olur, fakat sevabı olmaz anlama gelir. (Redd-ül-muhtar)

Her çeşit günahı işleyen kimsenin kıldığı namaz, şartlarına uygunsa sahih olabilir, namaz borcundan kurtulur, fakat kabul olmaz. Şu demek oluyor ki âhirette ona, (Niçin namaz kılmadın?) diye sorulmaz.

Kâfire de, (Niye namaz kılmadın, niye öteki ibadetleri yapmadın?) diye sorulmaz. Ona bir tek (Niye inanç etmedin?) diye sorulur. Bid’at ehline de, (Niye doğru inanç sahibi olmadın?) diye sorulur.

Bid’atin öteki günahlardan daha büyük olmasının sebebi şudur:
Günah işleyen kimse, kabahat işlemiş oluyor. Fakat bid’at çıkaran kimse, niyeti ne kadar iyi olursa olsun, dini değiştiriyor doğrusu Tanrı’ın bildirdiği hükümleri beğenmeyip yeni hükümler koymaya, bizzat dinin sahibi olmaya çalışıyor. Tanrı adına hareket ediyor, kendi görüşünü din olarak bildiriyor. Şu demek oluyor ki kendisini yargı koyucu ilah durumuna getiriyor. Bu bakımdan öteki tüm günahlardan daha büyük günah işlemiş oluyor.

Bid’at ehlinin kendi yapmış olduğu ibadetler kabul olmadığı benzer biçimde, onlar için meydana getirilen yakarış da kabul olmaz. Şu sebeple, bid’at ehli olanın Cehenneme gideceklerini Peygamber efendimiz haber veriyor. Onlara af ve şefaat yoktur. Cehennemlik olan kişilere yakarış edilmez, (Tanrı rahmet etsin) denmez. Eğer bid’ati küfürse ebedî cehennemliktir, yakarış ile affolmaz. İbni Âbidin hazretleri, (Kâfirin affolması için yakarış etmek küfürdür) buyuruyor. (Redd-ül muhtar)

Kaderi inkâr eden bazı mezhepsizler de, (Zemahşerî’nin tevbe etmediğini nereden biliyorsun da, ona yakarış etmiyorsun?) diyorlar. Normal olarak bilemeyiz. Peki tevbe ettiğini sen nereden biliyorsun? Bunlar bilinmediği için dinimiz zahire nazaran hükmeder. O tevbe etmiş olsa bile, biz tevbesini duymadığımız için, onu bid’at ehli olarak bilir ve ona yakarış edemeyiz.

İskoçyalı Thomas Carlyle yada Alman Goethe, Müslümanlık hakkında güzel sözler söylemişlerdir. Kim bilir gizli saklı Müslüman olmuşlardır. Fakat biz bilmediğimiz için onları dualarla anamayız.

Bir Müslüman da kâfir olarak ölse, kâfir bulunduğunu bilmediğimiz için, ona yakarış ederiz. Bundan dolayı görevli da olmayız.

Bir önceki yazımız olan Namazı bozan şeyler başlıklı makalemizde bozan, eyler ve namaz hakkında bilgiler verilmektedir.

Kontrol Et

Şık ve güzel giyinmek

Sual: Zenginin eski elbise giymesi uygun mudur?CEVAP Resulullah efendimiz, eski elbiseli birine, (Malın yok mu?) …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.