CEVAP
Oldukca çirkin bir suçlamadır. Müfessir, kelam-ı ilahiden, murad-ı ilahiyi anlayandır. Müfessir olmayan, Kur’an-ı kerimi tefsir edemez. Hiçbir Ehl-i sünnet âlimi de, kendi görüşüne göre tefsir yazmamıştır. Bunun aksine bir örnek gösterilemez.
Tefsir, Peygamber efendimizin kutsal lisanından, Eshab-ı kirama ve onlardan Tabiîn ve Tebe-i tabiîne ve böylece sağlam, kıymetli insanların söylemesiyle gelen haberlerdir. Şu demek oluyor ki tefsir, yorum değildir, nakle dayanan sağlam bilgidir.
Resulullah, Kur’an-ı kerimin hepsinin tefsirini Eshab-ı kirama bildirmiştir. (Hadika)
Tefsir, murad-ı ilahiyi idrak etmek anlamına gelir. Kendiliğinden verdiği mânâ doğru olsa bile, meşru yoldan çıkarmadığı için, hata olur. Verdiği mânâ yanlışsa, kâfir olur. (Berika)
Üç hadis-i şerif meali:
(Kur’an-ı kerimi kendi görüşüyle açıklayan, doğru olsa da, hata etmiştir.) [Nesai]
(Kur’ana ehliyeti olmadan mânâ veren, Cehennemde azap görecektir.) [Tirmizi]
(Kur’anı kendi görüşüne göre tefsir eden kâfir olur.) [Deylemi, M. Rabbani]
Hazret-i Ebu Bekr-i Sıddık da, (Kur’an-ı kerimi kendi görüşümle tefsire kalkarsam, beni hangi toprak kabul eder, hangi gök beni gölgeler?) buyurmuştur. (Şir’a)
Dört mezhebin âlimleri, Tanrı’tan korkmuyor muydu da, kendi mezheplerine uygun tefsir yapmış oldu iftirası ortaya atılıyor? Bu şekilde aslı astarı olmayan iftiralara, mezhep düşmanlarına asla saygınlık etmemelidir.
Bir önceki yazımız olan Yetmiş iki sapık fırka nasıl ortaya çıktı? başlıklı makalemizde ortaya ve yetmi hakkında bilgiler verilmektedir.