CEVAP
Kur’an-ı kerimi, lisanı Arapça olanlar bile anlayamaz; hatta evliyanın ve ulemanın en büyükleri olan Eshab-ı kiram bile, âyetlerin manalarını Resulullaha sual ederdi. Bir hadis-i şerif meali:
(Kur’an-ı kerim Allahü teâlânın metin [sağlam] ipidir. Manalarının hepsi anlaşılmaz. Fazlaca okumak ve dinlemekle eskimez.) [İbni Mace]
Kur’an-ı kerimin, oldukça veciz olup, bitmez tükenmez manalarının bulunmuş olduğu, tüm manaları bildirilse bile, yazmak için kâğıt ve mürekkep bulunamayacağı bizzat Kur’an-ı kerimde bildirilmektedir:
(De ki, Rabbimin [ilmini, hikmetini bildiren, hayrete düşüren] sözleri için, denizler mürekkep olsa, bir o denli daha deniz ilave edilse, denizler tükenir, Rabbimin sözleri tükenmez.) [Kehf 109 – Beydavi]
Demek ki, her Arapça bilen, Kur’an-ı kerimi anlayamaz. İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
İmam-ı Ahmed bin Hanbel, Cenab-ı Hakkın, (Anlayarak da anlamayarak da Kur’an-ı kerim okuyan, benim rızama kavuşur) buyurduğunu bildirmektedir. (İhya)
İslam âlimlerinin en büyüklerinden, Hanbelî mezhebinin reisi imam-ı Ahmed hazretleri bu şekilde buyururken, hâlâ her insanın Kur’an-ı kerimi anlayarak okuması icap ettiğini söylemek ne büyük gaflettir! Iyi mi olup da, (Kur’anı anlayamıyorsan ezberleme!) denebiliyor? Oysa Kur’an-ı kerimi ezberlemek, hâfız olmak için manasını anlama şartı yoktur. Kur’an-ı kerimi hıfzetmenin sevabı oldukça büyüktür.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kur’an-ı kerimi okuyun ve onu ezberleyin! Allahü teâlâ içinde Kur’an-ı kerim bulunan kalbe, azab etmez.) [Şir’a Şerhi]
(Kur’an hâfızları ehl-i Cennetin arifleridir.) [Ebu Nuaym]
(Hafızasında Kur’an-ı kerimden bir şey bulunmayan, harap bir ev gibidir.) [Tirmizi]
(Kur’anı hıfzeden kimse ölünce, Allahü teâlâ toprağa onun etini yememesini emreder. Toprak, “Ya Rabbi, senin kelamın içinde iken ben onu iyi mi yiyebilirim?” diye yanıt verir.) [Deylemi]
Normal olarak Kur’an hâfızlarının haramlardan kaçıp ibadetleri yapması gerekir. Aksi takdirde büyük vebal altına girmiş olurlar. Bazı kimseler de, okumasını bilmeyenin evinde Kur’an bulundurmasının uygun olmadığını söylüyorlar. Bunların sözleri de yanlıştır. Bundan dolayı Kur’an-ı kerimi okumasını bilmese de, bereketlenmek için evinde mushaf-ı şerif bulundurmak sevaptır. (Hindiyye)
Mealler hatalıdır
Bilinmiş olduğu benzer biçimde mealler değişiktir. Birbirini tutmayan bölgeleri çoktur. Prof.Dr. M.Sait Yazıcı Diyanet İşleri Başkanı iken açıklamış olduğu benzer biçimde meallerde hata olur. Asla hata olmasa bile meale “Tanrı kelamı” denmez. Kur’an-ı kerimin başka dillere meydana getirilen çevirmelerine Kur’an denmez. Bunlara, Kur’an-ı kerimin meali denir. Bunlar, mütehassıs ve halis müslümanlar tarafınca hazırlanmış ise, Kur’an-ı kerimin manasını idrak etmek için okunabilir. Buna bir şey denmez. Sadece bunlar, Kur’an diye okunamaz. Bu tarz şeyleri, Kur’an diye okumak sevap olmaz, günah olur. İbni Hacer-i Mekki hazretleri buyuruyor ki:
(Kur’an-ı kerim tercümesini, Kur’an-ı kerim yerine okumak haramdır.) [Fetava-i fıkhiyye s. 37]