– Kemikleri bile çürümüş olan ölüler dirilmez.
– Peki, asla yokken insanların, hayvanların, bitkilerin, suyun, toprağın yaratılmasına ne diyorsun?
– Hepsi tesadüfen olmuştur.
– Peki, bu şekilde çok önemli şeyler tesadüfen olabiliyorsa ve rastlantı her şeyi yapıyorsa, niye tesadüfen ölüler dirilemez?
– Tesadüfen ölü dirilmez.
– Evet, tesadüfen dirilmek elbet olmaz, yoktan yaratılan bir şey yok olursa, onu eskiden yoktan kim yaratmışsa, gene yaratılmasını akıl iyi mi inkâr eder? Bazı ateistler de, “Bu tarz şeyleri tabiat yaratıyor” diyor. Peki, tabiat hâşâ öncekini yaratıyor da, sonrakini niye yaratamasın? Öncekini kabul edip, sonrakini kabul etmemek, ateistin sakat aklına uygunsa da, düzgüsel akla uygun mudur? Asla yokken denizler meydana geliyor. Denizler kuruyunca, yeniden denizlerin yaratılması niye imkânsız olacak ki? Bu durum bitkiler, hayvanlar ve insanoğlu için niye mümkün olmaz?
Bu suali da yanıtsız bırakmamak için, (Olanağı olmadığı için olanaksızdır) dedi. Mantıklı bir yanıt veremedi. Aklı olan insan, bu kadar iyi mi kör olur? Eğer (Bu evreni tabiat meydana getirdi) sözünde samimiyseler, çürüyenler, niye yeniden eski hâline gelemesin ki? Birini icra eden güç, ötekini niye yapamasın?
CEVAP
Allahü teâlâ, (Ateistler düşünemez, göremez) buyuruyor. Bir âyet meali:
(Kalbleri var fakat anlamazlar, gözleri var fakat görmezler, kulakları var fakat işitmezler. İşte bunlar hayvan gibidir, hattâ daha da aşağıdır.) [Araf 179]
Ateistler neyi anlamazlar? İyiyi kötüyü, imanı küfrü, hayrı şerri, kârı ziyanı, Cenneti Cehennemi anlamazlar. Canlıları ayakta tutan ruhu, canlılara ruh vereni anlayamazlar. Bir sinek bile yaratamazlar. Başka bir âyette mealen, (Tanrı’ı bırakıp da, yalvardığınız [putlar] bir araya gelse, bir sineği bile yaratamazlar. Sinek konup bir şey alsa, onu sinekten geri alamazlar. İsteyen de, kendinden istenen de [putlar] âcizdir.) buyuruluyor. (Hac 73)
Bir sineği bile yaratmaktan âciz ateist, her canlıya can veren çok önemli kudret sahibini elbet anlayamaz. Basireti kapalıdır. Gözleri var, fakat görmez. Koca Dünya’nın iyi mi direksiz durduğunu, Güneş’in asırlardır devam eden ışık ve ısısını göremez. Yerdeki ve göklerdeki nizamı göremediği şeklinde, kendi vücudundaki harikaları da göremez. Camileri, Cennete giden yolları, Ehl-i sünnet âlimlerini ve kitaplarını görmezler, göremezler. Bunun şeklinde öğrenek alınması ihtiyaç duyulan varlıkları, vakaları göremezler.
(Kâfirlerin kulakları var, fakat işitmezler) buyuruluyor. Her gün beş kere okunan ezanı işitmezler. Okunan Kur’an-ı kerimi işitmezler, kısaca ona inanmazlar. Hak sözleri işitmezler.
(Dilsizdirler, söylemezler) buyuruluyor. Kelime-i şehadeti söylemezler. (Kâinatın bir yaratıcısı vardır) demezler. Ne kadar gerçek var ise, hepsini inkâr edip söylemezler.
Ateist, tüm kâinatın yoktan meydana geldiğini, her şeyi yaratanın tabiat bulunduğunu söylediği hâlde, yok olanların, çürüyenlerin ve ölülerin yeniden dirilebileceğini aklı almıyor. Bu iyi mi tabiat ki, gezegenleri, Dünya’yı, Ay’ı, Güneş’i, insanları, hayvanları, karaları ve denizleri asla yokken meydana getiriyor, bunlar yok olunca eski hâline getiremiyor? Tabiat ananın eski gücüne ne oldu? Bu kadar ahmaklık iyi mi oluyor?
Tabiat demeyip başka güç olsa, asla yokken gerçekleştiren, yok olduktan sonrasında da meydana getiremez mi? Önceki enerjisini nereden almışsa, gene aynı yerden niye alamıyor?
(Tesadüfen meydana geldi) diyenin bile, bundan kuşku etmemesi lazım. Eskiden tesadüfen olmuşsa, tekrardan de tesadüfen olması imkansız mı?
Hâlbuki tesadüfen ne olur ki? Bu varlıkları ilk kere kim yaratmışsa, gene onun diriltmesi, niye imkânsız olsun? Bir âyette mealen buyuruluyor ki:
(Biz ilk yaratırken güçlük mu çektik, âcizlik mi gösterdik? Onları tekrardan yaratırken niye âcizlik gösterelim?) [Kaf 15]
Ateist ne kadar kafasız ki, Güneş’i, Dünya’yı ve kâinattaki her şeyi görüyor. Kendiliğinden olamayacağını da biliyor. Bu tarz şeyleri yaratanın, yeniden yaratmasını [diriltmesini] imkânsız görüyor. Bu kadar akılsızlık olur mu?
Bir müşrik, çürümüş insan kemiğini ufalayıp üfler, (Bu çürümüş kemik, iyi mi dirilir?) der. Resulullah, (Elbet, kâinatı yaratan Tanrı, onu canlandırır, seni de öldürüp, diriltir ve Cehenneme atar) buyurur. Sonrasında şu âyetler iner:
(Ey Resulüm “Şu çürümüş kemikleri kim diriltir” diyene de ki: “O kemikleri elbet, asla yokken var eden diriltir.”) [Yasin 78, 79]
Dirilişi bildiren üç âyet-i kerime meali:
(“Öldükten sonrasında bizi kim diriltir” derler. De ki, “Sizi ilk kere yaratan Tanrı, can verip, diriltir.” Bunun üstüne onlar sana alaylı bir tarzda başlarını sallayıp “Ne süre?” derler. De ki, “Yakındır.”) [İsra 51]
(Tanrı, ölüleri diriltir ve her şeye hakkıyla kâdirdir. Kıyamet vakti de gelir, bunda asla kuşku yoktur. Tanrı kabirdekileri diriltip kaldırır.) [Hac 6-7]
(O gün yer yarılıp, halk kabirlerinden hızlıca çıkar. Bu tarz şeyleri diriltip haşretmek bizim için kolaydır.) [Kaf 44]
Yoktan var olduğuna inanıp da, yok olduktan sonrasında yeniden var olacağına inanmamak kadar ahmaklık olur mu? Bu ateist, ateşe, ineğe, puta tapanlardan daha ahmaktır.