Dinde yenilik yaptığını söyleyen bir mezhepsiz, fakirin lehine diyerek zenginlikteki nisap miktarını 96 gramdan 80’e indirmiş. (Önceleri İslam âlimlerine uyarak altının nisabının 96 gr bulunduğunu açıklamıştım. Fakat fakirin lehine olduğundan şimdi 80 gramı esas alıyorum) diyor.
Fakirin lehi dinde ölçü olur mu? Madem ölçü oluyorsa, ne diye 70 gr değil de, 80 gr alınıyor? 10 gr alınsa fakirin daha lehine değil mi? Hatta bu ölçüyü temelli kaldırsa, fakirlerin lehine olmaz mı? Âlimlerin bildirdiği ölçüye uymadan fakirin lehine diyerek altının nisabını değişiklik yapmak dinde reform olur.
Başka bir mezhepsiz de, aşağıda bildirilen 5 maddedeki hükümler için, “Bu çözüm değildir, formatlara takılıp kalmadan, hükümleri tekrardan değişik bakış açılarına bakılırsa yorumlamak gerekir. Format şudur: Ribaı nesie’de fazlalık şartı yoktur. Kadr ve tür illetlerinden biri var ise, faiz olur. Doğrusu 5 gün sonrasında geri almak kaydıyla 5 altın verir gene, 5 altın olarak geri alırsanız faiz olur. Eğer formatlara uyarsanız, gelişmeyi durdurursunuz; korumak istediğiniz değerlerle yaşam arasındaki bağları zaafa uğratır, hep Molla Kasım’larla karşı karşıya gelirsiniz” diyor. Molla Kasım da gelse, biz Format reformcusuna değil, edille-i şeriyyeye uyarız, yeni formatla dinimizi sulandırmayız.
Ödünçte faiz olabilir
Bey ve Şirâ Risalesi şerhinde, (Ödünç verirken, vakit atama etmek, malı, misli ile veresiyle satmak olur. Bu ise faizdir, büyük günahtır) buyuruluyor. Genel anlamda ödünç verilen paralar için gün tayini lazım oluyor. Faize bulaşmadan gün atama etmenin birkaç yolu şöyledir:
1- Ödünç vereceği kimseden kefil ister. Kefilden de senet alır. Borçlu da, senetteki tarihte öder.
2- Borçlu, borcunu kendine borcu olan birine havâle eder. O da, borcunu günü erişince öder.
3- Bin lira ödünç isteyene, ucuz bir şeyi, örneğin bir kalemi, belli tarihte ödemek suretiyle bin liraya satar. Sonrasında bu kalemi bin liraya o kişiden peşin alır. Senedin günü erişince parasını ister.
4- “Falana olan borcuma kefil ol” dese, o da kabul edip ödese, kefil borçluya, “Şu tarihte bana öde” diyebilir.
5- Maliki mezhebi yansılamak edilirse senede tarih konur. [En kolayı budur.]
[Samimi tanıdıklar arasında, daha kolay bir yol vardır: Mesela, bin lira ödünç isteyene, “5 Ocakta bana bin lira hediye edersen, şu bin lirayı sana hediye ederim” denir, Bin lira hediye edilir.]
Nass dogma değildir
Sual: Batıdan gelme kelimeleri kullanmayı bir artam sananlar, Nass yerine dogma diyorlar. Dogma Nass yerine kullanılabilir mi? Bir de dogmacılık var. Bunun da Nass ile bir ilgisi var mı?
CEVAP
Türk Dil Kurumunun sözlüğünde, dogma’nın tarifi şöyledir:
(Doğruluğu sınanmadan benimsenen, bir öğretinin yada bir ideolojinin temeli meydana getirilen sav, nas)
TDK’ye bakılırsa, Dogmacılık kelimesinin anlamı da şöyledir:
(Öne sürülen öğreti ve ilkeleri eleştirmeden doğru olarak benimseyen ve benimsediği var sayımlardan katı bir yöntemle önermeler türeten anlayış, dogmatizm.)
Dinimizde Nass, manaları açık olan âyet-i kerimelere ve hadis-i şeriflere denir. Doğrusu Tanrı ve Resulünün sözlerine denir. Dogma ile dogmacılıkla ilgisi yoktur. Ateistler, Müslümanlara, siz körü körüne inanıyorsunuz anlamında, “Siz dogmalara inanıyorsunuz” diyorlar. Müslümanlar dogma kelimesini Nass anlamında kullanmamalıdır.
Bir önceki yazımız olan İnsan başı boş değildir başlıklı makalemizde ildir hakkında bilgiler verilmektedir.