Sual: İslam Ahlakı kitabında, (Allahü teâlâ, ibadetleri, Cennete girmek için sebep yaptığını bildiriyor. Kısaca Cennet nimetlerini ibadetlere karşılık olarak yaratmıştır. Hadis-i şerifte “Asla kimse Cennete, ibadeti sebebi ile girmez” buyuruldu. Karşılık başkadır, sebep olmak başkadır) deniyor. Burada bir çelişki yok mu?
CEVAP
Çelişki yoktur. İman etmeyeni ve yakarma etmeyeni de Cennetine koymaz. Cenneti ibadetlere karşılık yaratmıştır. Karşılık başkadır, sebep başkadır. Cennete, Allahü teâlânın lütfu ve ihsanı ile girilir. Lütuf ve ihsana kavuşmak için, imanlı olmak koşul olduğu benzer biçimde, imanı korumak için ibadete de gerekseme vardır. İmanı olmayanlara bu lütfu yapmıyor.
Yurtdışına çıkmak için geçişlik alsak, hac mevsimiyse hacca gidemeyiz, pasaportumuzu vize etmezler. Pasaportumuz var diye her ülkeye giremeyiz. Pasaportun vize şartı vardır. Fakat pasaportu olmayan o ülkeye giremez. Geçişlik oraya girmek için bir sebeptir, fakat vizesi şarttır.
İşte imansız ve ibadetsiz kimse pasaportsuz hiç kimseye benzer. Vize edecek bir şeyi yoktur.
Pasaportu olan ise eğer vizesi yapılırsa o ülkeye girer. Girmesinde bir sakınca yoksa vizeleri yapılıyor. İbadet eden kimsenin imanı düzgünse vizesi yapılıp Cennete giriyor. Bizim ibadetimiz var, çekilin, biz vizesiz gireriz diyemeyiz. Eğer imanı bozuksa bu ibadeti de işe yaramaz, pasaportu vize edilemez. Demek ki, pasaportu olan bile vizesiz Cennete giremiyor. Pasaportsuz ise asla girilmez. Vize edilebilecek bir pasaporta haiz olmak gerekiyor.
İmanla ölen kurtulur
Sual: (İmanla öl, gerisine karışma) deniyor. O süre günahlarımız ne olacak?
CEVAP
Bu söz hadis-i şeriftir. İmanla ölmek, Ehl-i sünnet itikadı üstüne ölmek anlamına gelir. Bid’at inanışla ölen, bu müjdeye kavuşamaz. Büyüklerimiz, (Doğru imanla ölene şefaat çoktur, onun için korku yoktur) buyuruyor. Ahirette şefaat çoktur. Peygamberler şefaat edecek, melekler, âlimler, salihler, şehidler, hacılar şefaat edecek, okunan Kur’an-ı kerim şefaat edecek. Daha oldukça, şefaatler olacaktır. Yeter ki doğru imanla ölmelidir. Tevbe edilen günahlar, aslına bakarsanız affedilir. Tevbe edilmeyen günahlar ne kadar büyük olursa olsun, şefaatle affolacaktır. Bir hadis-i şerif meali:
(Büyük günah işleyen her mümine şefaat edeceğim.) [Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesai]
Görüldüğü benzer biçimde, imanla ölen şefaate kavuşur. Mühim olan muntazam imanla ölmektir. Güvence şefaat olacak diye, günah işlemeye devam edilmemeli, bundan dolayı günahlar zaman içinde insanı küfre sokar. Küfre düşene de şefaat olmaz. İman sadece, günahlardan kaçıp ibadetleri yapmakla korunur.
İbadet etmeden Cenneti istemek
Sual: Bir kimse, yakarma etmeden, günahlardan sakınmadan, yakarış ederek Cennete gidebilir mi?
Yanıt: Bu mevzuda İmâm-ı Gazâlî hazretleri, bir talebesine hitaben buyuruyor ki:
“Peygamberimiz Muhammed aleyhisselam bak ne buyuruyor: (Ahirette hesaba çekilmeden ilkin, dünyada iken hesabınızı görünüz ve tartılmadan ilkin, kendinizi tartınız!) Hazret-i Ali buyurdu ki: ‘Uğraşmadan, emek vermeden Cennete kavuşacağını zanneden kimse, hayale kapılıyor. Emek vererek kavuşacağım diyenin de kendini yorması, yakarma meşakkatlerini yüklenmesi lazımdır.’ Hazret-i Ali’nin talebesinden Hasen-i Basri hazretleri diyor ki: ‘İbadet etmeden Allahü teâlâdan Cennet istemek, büyük günahtır.’ Büyüklerden biri buyuruyor ki: ‘İlmi yararlı olan kimse, ibadeti bırakmaz, ibadetin sevabını düşünmeyi bırakır.’ Peygamber efendimiz buyurdu ki: (Akıl sahibi, nefsini ezip, ahirette lazım olan şeyler için çalışır. Ahmak, aptal olan da nefsinin arzuları ardında koşup, Cennete götürmesi için de, Allaha yakarış eder.)”
Bir önceki yazımız olan Çalışmak ibadet mi? başlıklı makalemizde ibadet hakkında bilgiler verilmektedir.