CEVAP
Hâşâ Kur’an-ı kerimde çelişki de, tarihsel âyet de olmaz. Hak din yalnız İslamiyet’tir, Müslümandan başkası cennete giremez. Üç âyet-i kerime meali şöyledir:
(Tanrı indinde hak din sadece İslâm’dır.) [Al-i İmran 19]
(Sizin için din olarak İslâm’ı beğendim.) [Maide 3]
(Kim İslâm’dan başka din ararsa, bilsin ki, o din asla kabul edilmez.) [Al-i İmran 85]
Âyet-i kerimeleri en iyi anlayan Peygamber efendimizdir. Bu âyet-i kerimelerin açıklamasında buyuruyor ki:
(Beni duyup da inanç etmeyen Yahudi ve Hristiyan [ve her kâfir] elbet cehenneme girecektir.) [Hâkim]
Peygamber efendimiz, imanla ilgili âyetleri açıklayarak imanı şu şekilde tanım etmiştir:
(İman; Allaha, meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahiret gününe,[yani cennete, cehenneme, hesaba, mizana], kadere, hayrın ve şerrin Tanrı’tan olduğuna ölüme, öldükten sonrasında dirilmeye, inanmaktır.) [Buhari, Müslim, Nesai]
Amentü’deki altı esastan birini inkâr eden kâfir olur. Bir tek Tanrı’a inandım demek kâfi değildir. Hristiyan ve Yahudiler, bizim peygamberimiz dâhil tüm peygamberlere inanmadıkça kâfirlikten kurtulamazlar. Yahudiler, Hazret-i İsa’ya, Hristiyanlar da, Muhammed aleyhisselama inanmadıkları için kâfir oldular. Amentü’de bildirilen altı husustan birini, örnek olarak kaderi inkâr eden kâfir olur, tüm iyi amelleri yok olur. (Redd-ül-muhtar)
Kur’an-ı kerimde, Ehl-i kitabın kâfir bulunduğunu bildiren birkaç âyet-i kerime şöyledir:
(Yahudiler, Üzeyr’e, Hristiyanlar da Mesih’e Tanrı’ın oğlu dediler. Daha önceki kâfirlerin [“melekler Allah’ın kızlarıdır” diyenlerin] sözlerine benziyor. Tanrı onları kahretsin! Iyi mi da sapıtıyorlar.) [Tevbe 30] (Ehl-i kitap, öteki kâfirleri yansılamak ettikleri için kötülenmektedir.)
(Ehl-i kitap [İslâm’a] inanç edip, [kötülükten] sakınsalardı, kötülüklerini örter ve onları nimetleri bolca cennete sokardık.) [Maide 65] (İslam’a inanmadıkları için inanç etmiş olmazlar.)
(Ey inanç edenler, Yahudi ve Hristiyanları dost edinmeyin! Onlar, [İslâm düşmanlığında] birbirinin dostudur. Onları dost edinen de onlardan [kâfir] olur. Allahü teâlâ, [kâfirleri dost edinip, kendine] zulmedenlere hidâyet etmez.) [Maide 51] (Ehl-i kitap kâfir olduğundan dost olmaz.)
(Müminler, kâfirleri dost edinmesinler! Onları dost edinenler, Tanrı’ın dostluğunu bırakmış olur.) [Al-i İmran 28] (Kâfirlere kucak açanlar da, Tanrı’ın dostluğunu bırakmış olur.)
(Sen, onların dinine uymadıkça, Hristiyanlar ve Yahudiler senden hoşnut olmazlar. De ki “Doğru yol, sadece Tanrı’ın yoludur.”) [Bekara 120] (Doğrusu Ehl-i kitap, doğru yolda, [Allah’ın yolunda] değildir. Ehl-i kitabın bozuk dinine girmedikçe, Resulullahtan hoşnut olmazlar. Kiliseye gitmekle, Papa’nın elini öpmekle, Hristiyanlar, Müslümanlardan hoşnut olmaz.)
([Ey habibim, Yahudi ve Hristiyanlara] De ki: Eğer Tanrı’ı seviyorsanız, bana uyun ki Tanrı da sizi sevsin.) [Ali İmran 31] (Demek ki Ehl-i kitap olan Hristiyan ve Yahudiler, Peygamber efendimize inanç etmedikçe, Tanrı onları sevmez.)
(De ki: “Ey Ehli kitap, gelin aramızda şu ortaklaşa söze uyalım: “Sadece Tanrı’a kulluk edelim, Ona şirk koşmayalım, Tanrı’ı bırakıp insanları Rabler edinmeyelim” Gene de, yüz çevirirlerse, “Şahid olun ki, biz Müslümanız” deyin!) [Al-i İmran 64] (Ehl-i kitap şu demek oluyor ki Yahudi ve Hristiyanlar buna yanaşmadı, şu demek oluyor ki Müslüman olmadılar.)
([Senden önce peygamberlere] inanç edenler, Yahudi, Hristiyan ve Sabiinlerden Tanrı’a ve ahirete inanıp salih amel işleyenler için elbet Rablerinin katında mükâfatlar vardır.) [Bekara 62] (Hazret-i Musa zamanında, ona inanan Yahudiler ve Hazret-i İsa zamanında ona inanan Hristiyanlar, elbet cennete gidecektir; şu sebeple tüm peygamberler şeklinde, Hazret-i İbrahim şeklinde, Hazret-i Musa da, Hazret-i İsa da müslümandı.)
(Kitab ehlinden Tanrı’a huşu duyarak inanıp, Tanrı’ın ayetlerini azca bir değere değişmeyenler vardır. İşte onların ecirleri Rablerinin katındadır. Şüphesiz Tanrı’ın hesabı çabuktur.) [Ali İmran 199, Maide 69]
Bu âyet-i kerimede, Hristiyan ve Yahudiyken inanç eden, şu demek oluyor ki müslüman olanlar övülüyor. Müslüman olmadan bir kimse inanç etmiş olmaz ki. Hâşâ ayetlerde çelişki aramak ne kadar çirkindir.
Kur’an-ı kerim tarihsel demek, (Kur’anın hükmü kıyamete kadar kalımlı değildir) anlamına gelir. Ateistlerin iddia etmiş olduğu şeklinde, domuz, o gün için haramdı. Şimdi eti temizleniyor, yenmesinde sakınca yoktur denir mi? İçki, o gün için haramdı, şimdi sarhoş olmayacak kadar içmekte sakınca yoktur denir mi? Gusül, abdest cahiliye Araplarının kirden temizlenmek için emredilmişti, şimdi buna lüzum yok denir mi?
Bunlar şeklinde, inkâr etmek için, dini emirlerin hepsine birer kulp takmak mümkündür. Eski Hristiyanlar cehennemlikti, şimdikiler cennetlik denir mi asla?
Bir önceki yazımız olan Tebliğ nasıl olur? başlıklı makalemizde tebli hakkında bilgiler verilmektedir.