Anasayfa » Dinimiz ve bâtıl dinleR>Dinimiz>Tek hak din » Dinlerin ortak noktası olur mu?

Dinlerin ortak noktası olur mu?

Sual: Dünyada Müslümanlara karşı oluşan önyargıları gidermek için, (Tüm dinlerin mensupları olarak, dinlerin ortak noktasında, kardeşçe buluşalım) denilerek toplantılar yapılıyor. Gayrimüslimle hangi ortak noktada, iyi mi kardeş olacağız?
CEVAP
Bu şekilde demek, Tanrı’a inanmamak, Onun hükmünü beğenmemek anlama gelir. Zira Allahü teâlâ öyleki buyurmuyor, (Müslüman olun) buyuruyor, (İslamdan başka dini kabul etmem) buyuruyor. İslamda buluşmayı emredip, (Sadece, müminler kardeştir) buyuruyor. Kardeşçe buluşmanın yolu, Müslüman olmaktır. Bu konudaki âyet-i kerimelerden bazıları şöyledir:
(Tanrı indinde hak din sadece İslam’dır.) [Al-i İmran 19]

(Sizin için din olarak İslam’ı beğendim.) [Maide 3]

(İslam’dan başka din arayan, bilsin ki, o din asla kabul edilmez.) [Al-i İmran 85]

(Tanrı’a ve Onun ümmi nebi olan Resulüne inanç edin, Ona tâbi olun ki doğru yolu bulasınız.) [Araf 158]

(Kimi, ona [Resulüme] inanç etti, kimi de, ondan yüz çevirdi. Bunlara da deli yakıcı Cehennem yetti. Âyetlerimizi inkâr ederek kâfir olanları normal olarak ateşe atacağız.) [Nisa 55–56]

(Tanrı’a itaat edin, Resulüne itaat edin. İşlerinizi boşa çıkarmayın!) [Muhammed 33]

(Tanrı ve Resulüne itaat edin.) [Enfal 1]

(Sadece müminler kardeştir.) [Hucurat 10]
Onlar da Müslüman olurlarsa, hem bizimle kardeş olurlar, hem de dünya ve ahiret saadetine ulaşırlar. İslamiyet’i tanımalarına, Müslüman olmalarına engel olan veya Müslümanlara düşmanca yaklaşmalarına sebep olan önyargıları var ise da, bunu gidermenin yolu dinimiz hakkında onları doğru bir halde bilgilendirmektir. Onların istediği anlamda diyalog yapmak, çözüm değildir. Aslına bakarsan onların diyalogdan anladıkları şeyin, misyonerlikten başka bir şey olmadığını, kendileri de açıkça itiraf ediyorlar.

Vatikan yetkilisi Kardinal Jean-Louis Tauran da, 20 Ekim 2007 tarihinde yapmış olduğu açıklamada, diyalogun şartı olarak, Kur’an-ı kerimin münakaşaya açılmasını teklif ederek şöyleki demiştir:
(Müslümanlarla gerçek anlamda dini münakaşa yapılamaz; zira Müslümanlar Kur’anı, Tanrı’ın kelamı olarak görüyorlar ve Kur’an üstünde derinlemesine tartışmayı kabul etmiyorlar.)

Kardinal, yeni bir konuşmasında şunu rahatça söylerse şaşmayız:
(Reformcu Müslümanlar, Kur’anda tarihsel âyetlerin bulunduğunu bildiriyorlar. Bizimle omuz omuza verebilmeleri için, tarihsel olan bu âyetlerin Kur’andan çıkarılması lazımdır.)

Kardinalin esasen Kur’anı münakaşaya açalım demesi de budur.

Ortak payda, ortak inanç
Sual:
(Hristiyanlık ve İslâm diniyle büyümüş insanoğlu, Tanrı’ın birliği, Ona olan sevgi ve inancı şeklinde, iki ortak temel fikir benimsenmeli ve bu ortak payda, gelecekteki ortak inancın temellerini oluşturmalı) diyenler oluyor. Buradaki ortak inançtan maksat ne ki? Acaba bu zihniyetteki insanoğlu İslamiyet’le Hristiyanlığı birleştirip, yeni bir din mi yapmaya çalışıyorlar?
CEVAP
İki dinin ortak paydası yoktur. İmanın altı esasında bile, ortaklaşa inanç yoktur. Örnek olarak, aynı Tanrı’a bile inanmıyoruz. Onlar teslise inanırlar. Vaftiz yaparlar, haça taparlar. Hazret-i İsa’ya bizim şeklinde inanmazlar, kimi zaman tanrı, kimi zaman tanrının oğlu derler. Kitaplara da bizim şeklinde inanmazlar. Aslına bakarsan ellerindeki, İncil’in değil, İncillerin hâli malumdur.

Kur’an-ı kerime ve Peygamber efendimize inanmazlar. Masum evlatların günahkâr doğduğuna ve meleklerin kız olduğuna inanırlar. O halde, balla sirke, zemzemle şarap birleşmeyeceği şeklinde, hak olan İslamiyet’le, batıl olan Hristiyanlık da birleşemez. Birleştirilmeye kalkılırsa, netice de batıl olur. Aslına bakarsan Hristiyanlar bu şekilde bir şeye razı olmazlar. (Ortak payda, gelecekteki ortak inanç) şeklinde ifadeler, Müslümanları Hristiyanlaştırmak için meydana getirilen kurnaz gayretlerden meydana gelmektedir.

Domuz ve inek sütü
Sual:
Şimdi bazı gençler, (Ben Protestan Müslümanım, yarı Hristiyan, yarı Müslümanım) diyorlar. Bazıları da, (Ben şii, vehhabi ve ehl-i sünnetim) diyor. Bu şekilde söylemek caiz mi?
CEVAP
Bir kaide var: İki zıt şey bir arada bulunmaz. Örnek olarak ateşle barut yada ateşle su. Ateş barutu yakar, su da ateşi söndürür. İnek sütü ile koyun sütü karıştırılabilir. Fakat domuz sütü ile inek sütü karışmaz. Karışınca hepsi necis olur, artık koyun sütü var denmez. Bir teneke temiz suya, bir bardak idrar konsa, artık o su necis olmuştur. Temiz suyun asla önemi kalmaz.

Bunlar şeklinde, birazcık Müslüman birazcık da Hristiyan olunmaz. Bu şekilde kimse kâfir olur. Bunun şeklinde, ehl-i sünnet olan, birazcık şii, birazcık da vehhabi olması imkansız. Ne olur? Ehl-i sünnet dışı olur.

Bu tür sözleri din düşmanları uyduruyor, Müslümanlar bu tuzağa düşmemelidir.

Kilisede Resulullah’ı anmak
Sual:
Kilisede (Resulullah’ı anma programı) düzenlemek uygun mudur?
CEVAP
İbni Âbidin hazretleri buyuruyor ki: Kilisede namaz kılınmaz ve Kur’an okunmaz, zira kilisede şeytanlar toplanır. Kilise putlardan temizlenirse namaz kılmak mekruh olmaz. (Redd-ül-muhtar)

Eğer Hristiyanlar bu şekilde bir şeye izin veriyor, hattâ destekliyorlarsa, burada bir art niyet var anlama gelir, zira Hristiyanlığı kabul etmedikçe yalnız kiliseye gitmek onları hoşnut etmez. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(Sen, onların dinine uymadıkça, Hristiyanlar ve Yahudiler senden asla hoşnut olmazlar.) [Bekara 120]

Âyet-i kerimenin yanlış olması mümkün olmadığına bakılırsa, Hristiyanların bir çıkarı olmasa buna izin vermezler.

İmanda ortak nokta
Sual:
(Hristiyanlarla inanç birliğimiz olduğundan, ortak olan kelimede buluşuyoruz. Onlar da, Tanrı’a inanıyorlar) deniyor. İmanda birliğimiz var mı? Tanrı inancında ortak mıyız?
CEVAP
Hayır, inanç birliğimiz olmadığı şeklinde, Tanrı inancında bile ortak noktamız yoktur.

Biz, (Tanrı birdir) deriz; onlar teslise inanırlar, (Tanrı üçtür) derler.

Biz, (Tanrı mekândan münezzehtir) deriz; onlar, (Tanrı göktedir) derler.

Biz, (Tanrı insana yada hayâl edilen hiçbir şeye benzemez, oğlu kızı yoktur, doğmamıştır ve doğurmamıştır) deriz; onlar (Tanrı baba) ve (Tanrının oğlu vardır, melekler tanrının kızlarıdır) derler. Melek diye kanatlı kız resimleri yaparlar.

Biz, (Tanrı hiçbir şeyi hayata geçirmeye zorunlu değildir) deriz; onlar (Tanrı, günahkâr doğan insanların kurtuluşu için biricik oğlunu, suçsuz kuzusunu kurban etmek mecburiyetinde bırakıldı) derler. Hâşâ (Oğlunu kurban etmeden insanları affedemezdi) derler.

Biz, (Tanrı madde değildir, onunla birleşme olmaz) diyoruz. Hristiyanlar ise şöyleki diyor: (İlahımız İsa, havarileriyle son akşam yemeğinde, ekmeği bölüp, “Alın yiyin, bu benim bedenimdir” demiş ve şarabı verip, “İçin, bu benim kanımdır, benden sonrasında bunu hatırlayın” demiş.)

Bunun için kiliselerde, papazların bir ekmek üstüne yakarış okuyunca, bu ekmeğin Hazret-i İsa’nın eti olacağına, ekmeği parçalara ayırınca onun kurban edilmiş sayılacağına, bir tastaki şaraba okuyunca, onun kanına dönüşeceğine ve ekmek parçalarını alıp şaraba batırarak yiyenin, tanrıyla birleşeceğine inanırlar. Görüldüğü şeklinde, imanın altı şartı olan inanç birliğinde değil, yalnız Tanrı inancında bile bir birliğimiz yoktur.

Tanrı’ın istediği ortak söz
Sual: (Âl-i İmran sûresindeki, Hristiyanlara, “Aramızda ortak olan bir söze gelin” emri, “Aramızda, iki tarafın da kabul edebileceği ortak esaslar belirleyip, bu esaslara inanmalı” anlama gelir) deniyor. Bu âyette Ehl-i kitaba doğrusu hem Yahudilere, hem de Hristiyanlara hitap edilmiş olduğu hâlde, niye misyonerler şeklinde davranıp da, yalnız Hristiyanlarla ortak söz bulunmaya çalışılıyor? Bir de, ortak sözü Tanrı belirlemedi mi? Hristiyanların da kabul edebileceği ortak bir sözün Tanrı katında, bir kıymeti olur mu?
CEVAP
Elbet, kıymeti olmaz. Allahü teâlâ, o âyette, (Tanrı’a şirk koşmayın!) buyuruyor. Bu ise, (Üç tanrıya inanmayın, Tanrı’tan gayrısına yakarma etmeyin, Hazret-i İsa’ya yada Üzeyr nebiye Tanrı’ın oğlu diyerek şirke girmeyin, bunların putlarına tapmayın, hak din olan İslamiyet’e gelin!) anlama gelir. Bir âyet-i kerimede mealen, (Yahudiler, Üzeyr’e, Hristiyanlar da Mesih’e Tanrı’ın oğlu dediler. Daha önceki kâfirlerin [“Melekler Allah’ın kızlarıdır” diyenlerin] sözlerine benziyor. Tanrı onları kahretsin! Iyi mi da sapıtıyorlar) buyuruluyor. (Tevbe 30)

Ortak sözle ilgili âyeti kerimenin meali:
(De ki, “Ey Ehl-i kitap [Yahudi ve Hristiyanlar], bizimle sizin aranızda ortak bir söze gelin: Tanrı’tan başkasına yakarma etmeyelim. O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım ve Tanrı’ı bırakıp da birbirimizi rab edinmeyelim.” Eğer yüz çevirirlerse, “Tanık olun, biz Müslümanız” deyin.) [Âl-i İmran 64]

İmam-ı Kurtubi hazretleri bu âyet-i kerimeyi açıklarken buyuruyor ki: Allahü teâlâ, bu ortak sözün ne işe yaradığını, (Tanrı’tan başkasına yakarma etmeyelim) talimatıyla açıklamıştır. Tevbe sûresinin 31. âyetinde mealen, (Onlar Tanrı’ı bırakıp rahiplerini rab edindiler) buyurmuştur. Kısaca onlar, Tanrı’ın haram ve helâl kıldığını değil, rahiplerinin haram ve helâl kıldıklarını kabul edip, onları rab makamında tuttular. Bu âyette, Ehl-i kitap olan Yahudi ve Hristiyanlar, yalnız Tanrı’a yakarma etmeye, şirkten uzak kalmaya, Müslüman olmaya çağrı edilmektedir. (Cami-ul-ahkâm)

Peygamber efendimizin, Rum imparatoru Herakliyüs’e gönderilmiş olduğu mektup da şöyledir:
(Seni İslâm’a çağrı ediyorum. Müslüman ol, selâmeti bul! Tanrı da ecrini iki kat verir. Yüz çevirirsen, tüm tebaanın günahı üstüne olur.) [Buhari, Müslim, Tirmizi]

Bu ifadelerden sonrasında mektuba, Âl-i İmran sûresinin, 64. âyet-i kerimesi yazılmıştır. Bu âyet-i kerimede de, Peygamber efendimizin açıklamasında da, ortak sözün, İslamiyet olduğu açıkça bildirilmiştir. Ehl-i kitabın Müslüman olmadan bulacakları ortak sözün, Tanrı indinde hiçbir kıymeti olmaz. İki âyet-i kerime meali şöyledir:
(Tanrı indinde hak din sadece İslam’dır.) [Âl-i İmran 19]

(Sizin için din olarak İslam’ı beğendim.) [Maide 3]

Âl-i İmran sûresinin, (İslam’dan başka din arayanın bulacağı din asla kabul edilmez) mealindeki 85. âyet-i kerimesi, ortak sözün İslamiyet bulunduğunu, İslamiyet’e aykırı olan ortak bir sözü, Allahü teâlânın kabul etmeyeceğini bildirmektedir.

Bir önceki yazımız olan Gayrimüslimleri sevmek başlıklı makalemizde gayrimuslimleri ve sevmek hakkında bilgiler verilmektedir.

Kontrol Et

Şık ve güzel giyinmek

Sual: Zenginin eski elbise giymesi uygun mudur?CEVAP Resulullah efendimiz, eski elbiseli birine, (Malın yok mu?) …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.