Anasayfa » Genel » Resulullah sevgisinin önemi

Resulullah sevgisinin önemi

Sual: Bir misyoner, “Siz, peygamberinizi, tanrıdan oldukça seviyorsunuz. Tanrının adı anılınca asla umursamıyorsunuz da, peygamberinizin adı geçince derhal salevat okuyorsunuz. Bir de Tanrı adı ile peygamberin adını ayırmaz, yan yana söylersiniz. Tanrı aşkına şunu yap dense, yapmıyorsunuz da, peygamber aşkına dense derhal yapıyorsunuz” diyor.
Buna ne demeliydim?
CEVAP
Misyonere, “Biz Peygamberimizi oldukça sevdik de ne yaptık, sizin şeklinde tanrı mı dedik, tanrının oğlu mu dedik? Putunu yapmış olup boynumuzda mı taşıdık? Putunun önünde günah mı çıkarttık? Kendi gözünüzdeki merteği görmüyor, bizim gözümüzde saman çöpü aramıştınız” demeliydiniz.

Müslüman, Resulullahı, Tanrı’ın emri olduğundan sever. Biz, Allahü teâlâyı sevdiğimiz için, Resulünü seviyoruz. Müslüman, niye haramlardan kaçar? Niye namaz kılar, niye oruç meblağ? Peygamberi sevilmiş olduğu için mi, yoksa Tanrı’ı sevilmiş olduğu için mi? Elbet Tanrı’ı sevilmiş olduğu için. Allahü teâlâ, Resulü için habibim diyor, Onu oldukça seviyor, bizim de sevmemizi ve Ona uymamızı istiyor. Bir âyet meali şöyledir:
(Resulüm de ki; Tanrı’ı seviyorsanız, bana uyun. Bana uyanları Tanrı sever!) [Âl-i İmran 31]

Tanrı’ın sevgisi ile Peygamberin sevgisi değişik olmadığı şeklinde, Tanrı’ın emri ile, Peygamberin emri de ayrı değildir. Bunu ayrı gösterenler kâfirdir. Bir âyet meali şöyledir:
(Tanrı’ın emirleri ile, peygamberlerinin emirlerini birbirinden ayırmak isteyenler kâfirdir.) [Nisa 150-151]

Salevat getirmemizi de emreden Allahü teâlâdır. Bir âyet meali şöyledir:
(Tanrı ve melekleri, Nebiye salevat getiriyor, inanç edenler, siz de salevat getirin.) [Ahzab 56]

Müslüman, yalnız Tanrı’ın resulünü değil, öteki Müslümanları da sevmesi gerekir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Müminleri Tanrı için seven ve kâfirleri Tanrı için düşman bilen, sadece o vakit Allahü teâlânın sevgisine kavuşur.) [Mektubat-ı Masum Faruki 3/58]

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Cenab-ı Hak, Kur’an-ı kerimde Resulüne itaat etmenin kendisine itaat etmek bulunduğunu bildiriyor. O halde, Resulüne itaat edilmedikçe, Ona itaat edilmiş olmaz. Bunun pek kati ve oldukça güçlü bulunduğunu bildirmek için de (Muhakkak böyledir) buyurdu. Bazı doğru düşünmeyenlerin bu iki itaati birbirinden ayrı göstermelerine meydan vermedi. (1/152)

Sultan Mahmud-i Gaznevi, birkaç adamını, Şeyh Ebül-Hasen-i Harkani hazretlerine gönderip onu yanına çağırmıştı. “Eğer gelmek istemezse, (Tanrı’a, Resulüne ve sizden [Müslümanlardan] olan âmirlere itaat edin) mealindeki âyeti okuyun” demişti. Şeyh hazretleri de gelmek istemeyince, kendisine bu âyeti okudular. O ise, (Tanrı’ın itaatine o denli oldukça dalmış bulunuyorum ki, Resule itaat etmekten haya ediyorum. Âmire itaate zaman nerede?) dedi. Şeyh hazretlerinin [sekr halindeki] bu sözü, Allahü teâlânın itaatini, Resulünün itaatinden ayrı bildiğini göstermektedir. Şeriatın, tarikatın ve hakikatin tüm basamaklarında, Resulullaha itaat, Allahü teâlâya itaattir. Resulullaha itaat ile olmayan Tanrı’a itaat, dalalettir, sapıklıktır. Mehene şehrinin şeyhi, üstad Ebu Saîd-i Ebül Hayr ile otururken, Horasan’daki seyyidlerin büyüklerinden Seyyid Ecel de yanlarında idi. Bir meczup içeri girdi. Şeyh hazretleri, onu, Seyyidin üst yanına oturttu. Sonrasında seyyide dönerek, (Size olan saygımız, Resulullahı sevdiğimiz içindir. Bu meczubu ise, Allahü teâlâyı sevdiğimiz için yüksek tutuyoruz) dedi. Allahü teâlânın sevgisi ile, Resulullahın sevgisini ayıran bu şekilde sözleri doğru yolun büyükleri uygun görmez. Tanrı sevgisinin, Resulullaha olan sevgiden oldukça olmasının, tarikat sarhoşluğundan ileri geldiğini bilirler. Bu şekilde laflara izin vermezler. (1/152)

(Tanrı adı ile peygamberin adını ayırmaz, yan yana söylersiniz) demesi de yanlıştır. Bundan dolayı Habibinin adını kendi isminin yanından ayırmayan Allahü teâlâdır. İmanda da, itaatte de kendi isminin yanında bildirmiştir. Bu husustaki bazı âyet-i kerime mealleri şöyledir:
(Tanrı’a ve ümmi nebi olan Resulüne inanç edin ve uyun ki doğru yolu bulun.) [Araf 158]

(Tanrı ve Resulüne itaat edin.) [Enfal 1, 20, 46, Ahzab 33, Maide 92, Tegabün 12, Mücadele 13, Nur 54]

(Tanrı’a itaat edin, Peygambere itaat edin. İşlerinizi boşa çıkarmayın.) [Muhammed 33]

(Tanrı ve Resulüne itaat eden, en büyük kurtuluşa ermiştir.) [Ahzab 71]

(Resule itaat eden, Tanrı’a itaat etmiş olur.) [Nisa 80]

(Tanrı ve Resulüne itaat eden Cennete, isyan eden Cehenneme gider.) [Nisa 13,14]

(Tanrı’a ve Resulüne karşı gelen, bilsin ki, Tanrı’ın azabı oldukça şiddetlidir.) [Enfal 13]

(Tanrı’a ve Resulüne itaat edin ki rahmete kavuşturulasınız.) [Al-i İmran 132]

(Tanrı’a ve resulüne itaat ederseniz, işlediklerinizden bir şey eksilmez.) [Hucurat 14]

(Tanrı’a ve Resulüne itaat edenler, Tanrı’ın kendilerine lütuflarda bulunmuş olduğu nebiler, sıddıklar, şehitler ve salihlerle beraberdir.) [Nisa 69]

Ek olarak, Tanrı ve Resulüne itaat etmenin müslümanlık, karşı gelmenin sapıklık, kâfirlik olduğu, inanç ve itaat edenlere Aden nimetlerinin olduğu, inkâr ve karşı gelenlere Cehennem azaplarının olduğu, bunların Cehennemde (keşke Tanrı’a ve Resulüne itaat etseydik) diyecekleri başka âyetlerde de bildirilmiştir. [Ahzab 31, 36, 66, Nur 51,52, Feth 17, Tevbe 71]

Yalnız Habibine uymayı da bildiriyor:
(Resulüme uyun ki, doğru yolu bulun!) [Araf 158, Nur 54]

(Resulümün verdiğini alın, yasakladığından da sakının!) [Haşr 7]

(O, kendiliğinden konuşmaz. Onun [din ile ilgili] her sözü vahiy iledir.) [Necm 3-4]

(İhtilafa düştükleri şeyi insanlara açıklaman için ve inanç eden bir kavme de hidayet ve rahmet olsun diye bu kitabı sana indirdik.) [Nahl 64]

(Namaz kılın, zekat verin, Resule itaat edin ki size acıma edilsin.) [Nur 56]

(Kimi, ona [Resulüme] inanç etti, kimi de, ondan yüz çevirdi. Bunlara da deli alev ateş Cehennem yetti. Âyetlerimizi inkâr ederek kâfir olanları elbet ateşe atacağız.) [Nisa 55-56]

Habibini övüyor:
(Biz seni âlemlere rahmet olarak yolladık.) [Enbiya 107]

(Rabbinin sana verdiği nimetlerle mecnun değilsin. Senin için bitmez, tükenmez, sonsuz mükafat vardır. Elbet sen en büyük terbiye üzeresin.) [Kalem 2-4]

(Resulullahta sizin için [uyulması gereken] güzel örnekler vardır.) [Ahzab 21]

(Sen razı oldum diyene kadar Rabbin sana [çok nimet] verecek!) [Duha 5]

(Senin şânını, şöhretini yücelttik.) [İnşirah 4] Bu âyetin tefsirinde deniyor ki:
Ezan, ikamet, teşehhüd, hutbe şeklinde bir oldukça yerde benimle birlikte adını çağrıştırmak suretiyle şanını yücelttik. (Celâleyn)

Senin adını doğuda, batıda, yeryüzünün her yerinde yükselttim. (Savi tefsiri) [Batıya doğru, bir tul derecesi gidilince, namaz vakitleri 4 dakika gecikiyor. Her 28 km gidişte, aynı vaktin ezanı birer dakika sonra tekrar okunuyor. Böylece, yer yüzünün her yerinde, her an ezan okunmakta, Muhammed aleyhisselamın ismi, Allahü teâlânın ismi ile beraber her an, her yerde işitilmektedir.]

Öyleki bir yükseltme, yüceltme ki kendi adını Habibinin adı ile beraber çağrıştırdı, Ona itaati kendisine itaat olarak gösterdi, melekler Ona salât etti, müminlere de Ona salevât getirmeyi emretti, Onu ismiyle değil, hep Resulüm, Habibim şeklinde güzel sıfatlarla andı. (Beydavi)

Cenab-ı Hak Resulünün nâmını dünya ve ahirette de yükseltti. Hiçbir şehadet getiren, hiçbir namaz kılan yoktur ki şehadet kelimesini ve Resulullahın kutsal adını zikretmiş olmasın. (Katâde)
(Allahü tealâ buyurdu ki: “Ben anıldıkça habibim sen de benimle beraber anılmak suretiyle şânını yükselttim.)
[Ebu Ya’la, İbni Hibban]

Bir önceki yazımız olan Resulullah efendimizin isimleri başlıklı makalemizde efendimizin, isimleri ve resulullah hakkında bilgiler verilmektedir.

Kontrol Et

Şık ve güzel giyinmek

Sual: Zenginin eski elbise giymesi uygun mudur?CEVAP Resulullah efendimiz, eski elbiseli birine, (Malın yok mu?) …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.