Sual: Peygamber efendimiz zamanında, olağanüstü nimetleri görmeden inanç edenler olduğu şeklinde, gördükleri hâlde inkâr edenler de olmuş. Bunun sebebi nedir?
Yanıt: Mevzu ile ilgili olarak Şevâhid-ün Nübüvve kitabında deniyor ki:
“Resulullah efendimiz zamanında, basiretli, ileri görüşlü olanlar, hiçbir delile gerek kalmadan derhal inanç etmişlerdi. Basiretleri örtülü olanlar ise, örf ve âdetler bunlarda davranış hâline geldiği için, Resulullah efendimizin hâllerini, sözlerini ve mucizelerini görüp, işitmedikçe, inanç etmek nimeti ile şereflenememişlerdi.
Resulullah efendimiz zamanındakiler bu şekilde olduğu şeklinde, ondan sonra gelip inanç edenler de iki kısma ayrılmaktadır. Bunlardan bir kısmı, Resûlullah efendimizin sözlerinin açıklamalarını, hâllerini ve ahlakını işittiklerinde, okuduklarında, derhal onay edip inanç etmişlerdir. İkinci kısımdakiler ise, olağanüstü nimetleri duyup, Resulullah efendimizin Peygamber bulunduğunu iyice anlayıp onay etmedikçe, inanç nimetine kavuşamamışlardır. İnsanlardan bir kısmı da, Resulullah efendimizin Peygamberlik alametlerini, mucizelerini görseler de, direnme ve kibirlerinden dolayı inanmamışlardır. Kureyş kabilesinin ileri gelenleri bu şekilde idi. İman etmek için mucize istediler, olağanüstü nimetleri görünce, bunlar sihir ve göz boyamaktır dediler. Olağanüstü şeyleri görmeleri, inkârlarını arttırmaktan başka bir şey yapmadı. Daha sonraki inkâr edenler de, bunlara dahildir. Bunlar, olağanüstü nimetleri inkâr ederek, direnme ve kibir yolunu tutmuşlardır. Haşra, neşre, kıyamet gününe, hesaba, kitaba, Cennete, Cehenneme ve Peygamber efendimizin haber verdiği öteki hususlara da inanç etmiyorlar.
İnsanlardan bir kısmı da, nakledilen delillere ve mucizelere inandıklarını söylüyorlar ise de, onların hepsini tevil ediyor, mucize olmaktan çıkaracak şekilde açıklıyorlar ve inkâr ediyorlar. Bunlar, olağanüstü nimetleri inkâr ettikleri hâlde, halkın gönlüne girmek ve çeşitli menfaatler elde etmek için, keramet sahibi olduklarını iddia ediyor ve çeşitli yalanlarla, hilelerle, bilgisiz kimseleri kendilerine bağlıyorlar.”