CEVAP
Nazar boncuğu takmaya şirk yada hurafe diyenler, vehhabilerle onların tesiri altında kalan kimselerdir.
Nazar boncuğu, bizzat kendisi nazarı önlemez. Nazarı önleyen Allahü teâlâdır. Bakan kimse, ilkin bu tarz şeyleri görünce, gözlerinden çıkan zararı olan şualar bunlara isabet eder. Böylece, nazar boncuğunu takan kimse fena nazarlardan korunmuş olur. İbni Abidin hazretleri buyuruyor ki:
Temime boncuk anlamına gelir ki, Araplar onları çocuklarına takarlar, onlarla evlatlarından, nazarı, fena bakışları uzaklaştırdığını sanırlardı. İslamiyet bunu kaldırmıştır. Onlar temimenin kendisinin ilaç ve şifa deposu olduğuna inanıyorlardı. Hatta bu tarz şeyleri Tanrı’a ortak koştular; şundan dolayı onlar temimelerle, kendileri hakkında yazılmış kaderlerin değişip yok olmasını beklerlerdi. (İbni Tutsak)
Temime, cahiliye devrinde, boyna yada ellere asılan bir ip olup, bunu kendilerinden ziyanı uzaklaştırmak için yapıyorlardı. İslamiyet bunu yasaklamıştır. (Zeylai)
Haniye kitabında, (Ekili tarlalara, karpuz tarlalarının içine korkuluk dikmekte, beis yoktur) denilmektedir. Bu tarz şeyleri gözlerin kısaca fena nazarın def’i için yapıyorlar; şundan dolayı fena nazar haktır, mala, insana, hayvana isabet eder. Bir karı, tarladaki ürüne nazar değmemesi için ne yapacağını sorunca, Resulullah efendimiz, (Tarlaya hayvan kafası as) buyurur. Fena bakışlı kimse tarlaya baktığında, ilkin bakışı o dikilen kuru kafaların üstüne düşer; şundan dolayı yüksekte olup, ilk görünen odur. Ondan sonrasında bakışı tarlaya düşer ki, artık bu zarar vermez. (Redd-ül-muhtar)
İbni Abidin hazretleri, caiz olmayan temimeyi bildirdikten sonrasında, nazar değmemesi için tarlaya kemik, hayvan kafası koymak caiz bulunduğunu bildirmektedir. Bakan kimse, ilkin bunu görüp, tarlayı sonrasında görür. Mavi boncuk ve başka şeyleri bu niyetle taşımanın temime olmayacağı, caiz olacağı buradan anlaşılmaktadır. (S. Ebediyye)
Hayvan kafasıyla nazar boncuğu içinde fark yoktur. İkisi de nazarı önlemez; fakat ilk bakınca, nazar bunlara gelir, sonrasında başka yere bakılsa da ziyanı olmaz. Bizzat hayvan kafası ve nazar boncuğu nazarı önler diye inanç etmek caiz olmaz. Bunlar nazarı önlemeye sebep oluyor. Bunu da bizzat Resulallah efendimiz tavsiye ediyor. Resulullah efendimizin bu emrine şirk diyenler, (Şefaat ya Resulallah) demeye de şirk diyorlar. Vehhabilerin yada onların tesirinde kalanların sözlerine saygınlık etmemelidir.
Tütsü yakmak
Sual: (Tütsü yakmak bâtıl bir inançtır. Tütsü son 15 senedir bizim devletimizde yaygınlaştı. Budizm inancında vardır. Ek olarak, tütsü yakılan eve cinler musallat olur) diyenler oluyor. Bunlar doğru mudur?
CEVAP
Tütsü yakmakla cinler musallat olmaz. Bu şekilde söylemek hurafedir. Tütsülemek, fena kokuyu yok etmek için yapılır. Budistler de yapsa, tütsü yakmak günah olmaz. Din kitaplarımızda deniyor ki:
Nazar değen küçüklere tütsü yapmak caizdir. (Fetava-i Hindiyye)
Cenaze, örtülü olarak, tütsülenerek yıkanır. (Redd-ül-muhtar)
Nimet-i İslam kitabında da, cenazeyi tütsülemenin müstehab olduğu yazılıdır.
Bu konudaki birkaç hadis-i şerif de şöyledir:
(Mescid kapılarının önünde temizlik bölgeleri yapın! Cuma günleri bu şekilde bölgeleri tütsüleyin!) [İbni Mace, Taberanî]
(Oruçlu ziyaretçinin hediyesi sakalına koku sürünmek, elbisesini tütsülemektir.) [Beyhekî]
(Meleklerin armağanları, camilere tütsü koymaktır.) [Ebu-ş-şeyh]
Resulullah öd ağacıyla tütsülenir, ona kimi zaman kâfur da katardı. (Müslim)
Ebu Davud’daki bir hadis-i şerifte de, hazret-i Fatıma’nın tütsü yapmış olduğu bildiriliyor.
Bir önceki yazımız olan Günah ve şirk ayrıdır başlıklı makalemizde günah hakkında bilgiler verilmektedir.