Sual: Hadis-i şerifte, Tanrı’a şirk koşmanın haricinde küfre sokan bir günah olmadığı bildiriliyor. Bilinmiş olduğu benzer biçimde, şirkten doğrusu Tanrı’a ortak koşmaktan başka küfre düşürücü günahlar vardır. O halde, bu hadis-i şerifteki şirk ne anlama gelir?
CEVAP
Şirk, Allahü teâlâya ortak yapmak, benzetmek anlama gelir. Benzeten hiç kimseye müşrik denir. Küfrün çeşitleri vardır. Hepsinin en kötüsü, en büyüğü şirktir. Bir şeyin her türünü bildirmek için, genel anlamda, bunların en büyüğü söylenir. Bunun için, âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerde bildirilen şirk, her tür küfür anlama gelir.
Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allahü teâlâ, şirki [her çeşit küfrü] asla affetmez ve şirkten başka olan [büyük küçük bütün] günahları dilerse affeder.) [Nisa 48]
Bir kâfir, bir kelime-i tevhid söylemekle mümin olduğu benzer biçimde, bir mümin de, bir söz söylemekle kâfir olur. Küfre düşürücü söz kullananın imanı gider de haberi olmaz. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(O şekilde bir vakit gelir ki, kişinin imanı gider de haberi olmaz. Oysa ondan, gömleğin çıkmış olduğu benzer biçimde, inanç çıkmış olur.) [Deylemi]
Küfre düşenin tüm ibadetlerinin sevapları yok olur, tevbe ederse, geri gelmez, ek olarak, nikahını da yenilemesi gerekir. Tevbe etmek için, yalnız Kelime-i şehadet söylemeleri kâfi değildir. Küfre sebep olan o şeyden de tevbe etmeleri gerekir. Küfre düşmüş olduğu şeyleri bilmiyorsa, bilip bilmediğim tüm küfür söz ve işlerden tevbe ettim demesi yeterlidir.
Berika ve Hadika’da ve Mecmaul-enhür’de diyor ki:
(Adam yada hanım, bir Müslüman, âlimlerin sözbirliği ile küfre sebep olacağını bildirdikleri bir sözün yada işin küfre sebep bulunduğunu bilerek, amden [yani tehdit edilmeden, istekle] yada başkalarını güldürmek için söyler, yaparsa, manasını düşünmese dahi, imanı gider. Mürted olur. Buna Küfr-i inadi denir. Eğer bunun küfre sebep bulunduğunu bilmeyip, amden söyler, yaparsa, gene mürted olur. Buna Küfr-i cehli denir. Şu sebeple, her Müslümanın, bilmesi ihtiyaç duyulan şeyleri öğrenmesi farzdır. Bilmemesi özür değil, büyük günahtır. Küfr-i inadi ve küfr-i cehli ile mürted olanın, nikahı bozulur. Zevcesinden vekalet alarak, iki tanık yanında yada camide cemaat ile (Tecdid-i nikah) yapması gerekir. İkiden fazla tecdid için (Hulle) lazım olmaz. Küfre sebep olan sözü, hata ederek [yani amden olmayıp, yanılarak] yada tevilli olarak yada ikrah [tehdit] edilerek söylerse, mürted olmaz ve nikahı bozulmaz. Küfre sebep olması, âlimler içinde ihtilaflı olan bir sözü amden söyleyen mürted olmaz ise de, bunun tevbe ve istigfar etmesi ve tecdid-i nikah yapması ihtiyatlı olur.)
(Her iki halde de küfre girenin önceki ibadetleri yok olur. Tevbe ederse, geri gelmez. Varlıklı ise yine hacca gitmesi gerekir. Ilkin eda etmiş olduğu namaz, oruç yada zekâtları kaza etmez. Fakat küfre düşmeden ilkin yapmadığı ibadetleri kaza eder. Tevbe için yalnız kelime-i şehadet söylemek kafi değildir. Küfre sebep olan şeyden de tevbe etmesi gerekir. Küfre sebep olan sözü, hata ederek, yanılarak yada tevilli olarak söyleyen yada küfrü gerektirdiği âlimler içinde ihtilaflı olan bir sözü bilerek söyleyen küfre girmez. Fakat tecdid-i inanç etmesi iyi olur.)
Kâfir kime denir?
Sual: Tanrı’ı inkâr edene kâfir dendiğine gore, Tanrı’ın varlığına inanan ehl-i kitaba, kâfir denir mi?
CEVAP
Müslümanlığa gore insanoğlu ikiye ayrılır:
1- Müslüman olanlar,
2- Müslüman olmayanlar.
Müslüman olmayanlara gayrimüslim yada kâfir denir. Kâfirler de ikiye ayrılır:
1- Kitaplı kâfirler [ehl-i kitap],
2- Kitapsız kâfirler.
Hristiyanlarla Yahudiler, kitaplı kâfirdir. Ateist, müşrik, Budist, Mecusi ve daha başka dine inananlar kitapsız kâfirdir. Kitaplı kâfirler de, kitapsız kâfirler de Cehennemliktir.
Kitap ehli kâfirler, doğrusu Hristiyan ve Yahudilerin hepsi Cehennemliktir. Birkaç âyet-i kerime meali:
(Elbet, ehl-i kitabından [Yahudi ve Hristiyan] olsun, müşriklerden olsun, tüm kâfirler Cehennem ateşindedir, orada sonsuz bırakılırlar. Onlar yaratıkların en kötüsüdür.) [Beyyine 6]
(“Tanrı, Meryem oğlu Mesih’tir” diyenler kâfir olmuştur. Hâlbuki Mesih demişti ki: Ey İsrail oğulları, Rabbim ve Rabbiniz olan Tanrı’a kulluk edin. Bilin ki, Tanrı, kendine ortak koşana Cenneti haram kılar. Artık onun yeri ateştir ve zalimler için destek yoktur.) [Maide 72]
(Âyetlerimizi yalanlayanlar kâfirdir, onlar Cehennemliktir, orada ebedî bırakılırlar.) [Bekara 39] (Müslüman olmayanların hepsi, âyetleri inkâr edip kâfir oluyor.)
Şirk günah mı, küfür mü?
Sual: Biz, şirk ayrı, büyük günah ayrı biliyoruz, fakat İslam Ahlakı kitabında, (Şirkten doğrusu küfürden, doğrusu imansızlıktan sonrasında, en büyük günah, bid’at itikadında olmaktır) deniyor. Dıyâ-ül kulûb kitabında, yedi büyük günahı bildiren şu hadis-i şerif naklediliyor:
(1- Şirk, 2- Adam öldürmek, 3- Sihir, doğrusu büyü yapmak, 4- Yetim malı yiyecek, 5- Faiz alıp vermek, 6- Savaştan kaçmak, 7- Namuslu bayanlara kara çalma etmek.) [Buhârî]
Niye şirk büyük günah olarak bildiriliyor?
CEVAP
Günah, Allahü teâlâya isyan anlama gelir, onun yasak etmiş olduğu şeyi çiğnemek anlama gelir. Bu yasakların en büyüğü normal olarak şirktir, küfürdür. Onun için şirk, küfür, kimi zaman büyük günahlar içinde sayılır. İsyan etmenin en büyüğü demek oluyor. Peygamber efendimiz de, şirki büyük günahlar içinde bildiriyor. Demek ki, haramların içinde şirk de, küfür de vardır.
Küfür alametleri
Sual: Bazı kimseler, (Boyna haç, bele zünnar takıp bir kere secdeye gidilirse yada namaz kılınırsa, artık haç Müslüman olmuş olur. Tekrar bunlarla namaz kılmakta sakınca olmaz. Öteki küfür alametlerinin hepsi böyledir) diyorlar. Acaba bu fikir, Hristiyanlığa olan aşırı muhabbetten, kör taassuptan mı kaynaklanıyor? Haç ve zünnar Müslüman olur mu?
CEVAP
Haç ve zünnar, küfür alametidir. Bunlar secdeye gitmekle, zemzemle yıkanmakla küfür alameti olmaktan çıkmaz. Haç denilen putu, papazların zünnar denilen kuşaklarını ve öteki küfür alametlerini, namaz kılarken kullanmak da küfür olur.
Puta tapmak ve şirk
Sual: Müşrikler de putların yaratıcı olmadığını bilip, yalnız, putları Tanrı’a yaklaşmak için vesile ediyorlar. Bunlar müşrik oluyor da, Evliyayı Tanrı’a yaklaşmak için vesile eden niye müşrik olmasın?
CEVAP
Evliya-yı kiramı putlara benzetmek oldukca çirkindir. Müminler, Enbiyaya ve Evliyaya tapınmıyor, bunların Allahü teâlâya şerik [ortak] olmadığını biliyorlar. Enbiyanın ve Evliyanın, Allahü teâlânın sevilmiş olduğu kulları olduğuna, Allahü teâlânın, bu sevdiklerinin bereketiyle, öteki kullarına acıma edeceğine inanıyorlar. (Ziyanı ve faydayı yaratan yalnız Allahü teâlâdır. Tapınmaya hakkı olan yalnız Odur. Sevdiklerinin bereketiyle kullarına acıma eder) diyorlar. Müşrikler de, putlarının yaratıcı olmadığını söylüyorlarsa da, putların tapınmaya hakları olduğuna inanıyor, bunun için tapınıyorlar. (Putların yakarma edilmeye hakkı vardır) dedikleri için müşrik oluyorlar. Yoksa, müşrik olmaları, (Bizlere şefaat etmelerini istiyoruz) dedikleri için değildir. Putlardan şefaat beklemek de normal olarak bâtıl, doğrusu bozuk bir inanıştır. Bu şekilde inanmak caiz değilse de, bâtılsa da, şirk de değildir. Putlara tapınmak şirktir. (Fâideli Bilgiler)
Haç Müslüman olmaz
Sual: (Sarığa, takkeye yada şapkaya haç koyup onunla namaz kılınırsa, böylece haç secdeye gitmiş, artık o Müslüman olmuş olur. Bu şekilde Müslüman olmuş bir haçla namaz kılmanın mahzuru olmaz) deniyor. Cansız şey iyi mi Müslüman oluyor ki?
CEVAP
Onların maksadı, Hristiyanlığın sembolü olan haçı, meşru bir sembol olarak göstermektir. Bu, yerli ajanların bir oyunudur. Secdeye götürülen haç, Müslüman olmaz. Domuz derisinden takke yapmış olup, (Secdeye gittiği için domuz derisi temiz olur) demek benzer biçimde, oldukca yanlış ve çirkin bir sözdür. Tersine, bir papaz takke giyerek kiliseye gitse, vaftiz meydana getirilen şaraplı suya takkeyi batırsa, takke Hristiyan mı olmuş olur? O şekilde yapılmış oldu diye Müslümanlar takke giyemezler mi? Müslüman görünen Hristiyan ajanlarının oyununa gelmemelidir.
Sual: İslamiyet’in emirlerine uymayıp bu emirleri kendilerine gore değiştirerek uygulayanların imanı gider mi?
Yanıt: İman edip de kendini İslamiyet’in hükümlerine uyduran kimse Müslümandır. İslamiyet’in hükümlerini kendi arzularına, keyiflerine uydurmak isteyenler ise, Müslüman değildir. Şu sebeple Allahü teâlâ dinleri, nefsin arzularını, keyiflerini kırmak ve taşkınlıklarını önlemek için göndermiştir.
İslâmiyetin bir kısmını kabul etmek
Sual: Dine, İslâmiyete inanmadıkları hâlde, İslâmiyetin bildirdiği güzel ahlakı kabul edenler oluyor. Bu şekilde İslâmiyetin bir bölümünü kabul etmekle inanç etmiş ve Müslüman olmuş olunur mu?
Yanıt: İslâmiyet bir bütündür. İnanılması bildirilenlerden, yapılması emredilenlerden ve yasak edilenlerden birini bile inkâr etmek, kabul etmemek, imanı giderir. Dolayısı ile İslâmiyetin bir bölümünü kabul edenlerin, İslâmiyetle bir alakası olmaz. Dinde düzeltim yapıyoruz diyen İslâmiyet düşmanları, İslâmiyetin Allahü teâlâ tarafınca, Peygamber vasıtasıyla bildirilmiş bir din olduğuna inanmadıkları hâlde, güzel ahlakın, iyi geçinmenin ve dünya işlerinde yükselmenin başarılması için, din lazımdır diyorlar. Özetlemek gerekirse dine, dünya için inanmalıdır diyorlar. Dinin aslı olmamakla birlikte, iyi huylu olmak, toplumsal faydalar sağlamak için, dine inanmak gerekir diyorlar. Hatta bu inanmak, yalancıktan olduğu hâlde, faydası oldukca olduğundan, doğru imiş benzer biçimde inanılacaktır diyorlar. Bunu da, Avrupalıların ve Amerikalıların, dinlerine oldukca saygılı olduklarını gördükleri için yapıyorlar.
Her ne olursa olsun, İslam düşmanları da, dinin lazım bulunduğunu anlatmaya zorunlu kalmaktadır. Şu sebeple insanları cazibesi ile bağlayan ve işlerini düzenlemeye zorunlu eden bir kuvvet kudsîleşmedikçe ve kudsîliği yayılmadıkça zayıf kalır.
Sual: Bir kimsenin, kalbi inanç ile dolu olduğu hâlde, imanı gideren bir şey söyleyince yada yapınca, imanı gene gider mi?
Yanıt: Akaid ve fıkıh kitaplarında örnek olarak Dürer’de deniyor ki:
“Bir kimse, kalbi inanç ile dolu olduğu hâlde, küfre sebep olan, imanı gideren bir şeyi, fakirlik olmadan, doğrusu isteyerek söylerse, imanı gider, kâfir olur. Kalbindeki imanın faydası olmaz. Şu sebeple, bir kimsenin kâfir olduğu sözünden anlaşılır. Küfre sebep olan şeyi söyleyince, insanoğlu içinde da, Allahü teala indinde de kâfir olur.”
Hiçbir mahlukta ilahlık sıfatı yoktur
Sual: Şirk nedir, bir insanoğlunun resmine saygı etmek de şirk olur mu?
Yanıt: Küfrün, inkârın çeşitleri vardır. Bunların en kötüsü, en büyüğü ise şirktir. Bir kötülüğün her türünü bildirmek için, bunların en kötüsü söylenir. Bunun için, âyet-i kerimelerde ve hadis-i şeriflerde bulunan şirk kelimesinden, her çeşit küfür, inkâr manası anlaşılır. Şirk, Allahü teâlâya ortak koşmak, Onu başka varlıklara benzetmek anlama gelir. Benzeten hiç kimseye Müşrik, benzetilen şeye Şerik denir. Bir kimsede, bir şeyde, ülûhiyyet doğrusu ilahlık sıfatlarından birisinin bulunduğuna inanmak, onu şerik yapmak olur. Allahü teâlâya mahsus olan sıfatlara, ülûhiyyet sıfatları denir. Sonsuz var olmak, yaratmak, her şeyi bilmek, hastalara şifa vermek, ülûhiyyet sıfatlarındandır. Bir insanda, güneşte, herhangi bir mahlukta, ülûhiyyet sıfatı bulunduğuna inanarak, ona tazim, saygı etmeye, yalvarmaya, ona tapınmak, tapınmak denir. O şeyler put olur. Bu şekilde zan olunan insanoğlunun heykelleri, resimleri ve mezarları önünde de, tazim edici şeyler söylemek, yapmak da, tapınmak, şirk olur. Bir insanda ülûhiyyet sıfatlarından birinin bulunduğuna inanmayıp, Allahın sevgili kulu olduğuna yada vatana, millete hizmetleri olduğuna inanarak, bunun resmine, heykeline, tazim etmek şirk olmaz. Fakat, herhangi bir insanoğlunun resmine saygı etmek haram olduğundan, tazim, saygı eden bir Müslüman fasık olur.
İnkârda, direnme ve ısrar etmek!
Sual: Din kitaplarında, küfr-i inâdî diye bir tabir geçmektedir, bu ne anlama gelir?
Yanıt: Küfür, inkâr bulunduğunu bilerek, direnme ederek, kâfir olmayı tercih etmeye, küfr-i inâdî denir. Bu hâl, kibir sebebiyle, malı, zevklerini, mevkii, makam sahibi olmayı sevmekten yada ayıplanmaktan korkmak sebebiyle hasıl olur. Firavun’un ve yoldaşlarının küfürleri, inkârları, hep bu şekilde idi. Musa aleyhisselamın mucizelerini gördükleri hâlde, inanç etmediler. Bizim benzer biçimde bir insana inanmayız dediler. Kendileri benzer biçimde bir insanoğlunun Peygamber olacağını kabul etmediler. Peygamber melekten olur sandılar. Oysa, kendileri benzer biçimde insan olan Firavun’a ilah dediler, ona tapındılar. Rum İmparatoru Herakliyüs de, tahtından, saltanatından ayrılmak korkusu ile inanç etmedi. Saltanatını kaçırmamak için, küfrü, inkârı, imana tercih etti.
Sual: Din kitaplarında “Küfr-i cehli” diye bir tabir geçmektedir. Bu ne anlama gelir ve bu tabir kimler için kullanılır?
Yanıt: Küfür, inkâr bulunduğunu her insanın bilmiş olduğu bir şeyi, işitmediği, düşünmediği için kâfir olmak, inkâr etmektir ki buna Küfr-i cehli denir. Bu şekilde kimseler, bilgisiz olduklarını bilirler fakat öğrenmek istemezler. Bunlar, hayvan gibidirler. Şu sebeple, insanı hayvandan ayıran fark, ilim ve algı doğrusu anlamaktır. Bu şekilde kimseler, bu hâlleri sebebiyle, hayvandan da aşağıdırlar. Şu sebeple hayvanlar, yaratıldıkları şeyde ileridedirler. Kendilerine yararlı şeyleri anlamış olur ve onlara yaklaşırlar. Zararı olan olanları da anlayıp, onlardan uzaklaşırlar. Oysa bunlar, bilmez olduklarını bildikleri hâlde, bu çirkin hâlden uzaklaşmaz, ilme, öğrenmeye, anlamaya yanaşmazlar, yaklaşmazlar.
Sual: Âyet ve hadîslerde geçen şirk, her çeşit küfür, inkâr anlamında mıdır?
Yanıt: Küfrün, inkârın çeşitleri vardır. Hepsinin de en kötüsü, en büyüğü şirktir. Bir kötülüğün her türünü bildirmek için, oldukca kere, bunların en kötüsü söylenir. Bunun için, âyet-i kerime ve hadîs-i şeriflerde bulunan şirk kelimesinden, her çeşit küfür manası anlaşılır. Nisâ sûresinin kırksekiz ve yüzonaltıncı âyet-i kerimelerinde, müşrikin asla af edilmeyeceği bildirildi.
İnsan resmine, heykeline saygı etmek
Sual: İnsan yada hayvan resimlerine, heykellere saygı etmek, saygı göstermek, imanın gitmesine sebep olur mu?
Yanıt: İnsan resmine, heykeline saygı, tazim etmek, kıymet vermek; onu yükseğe koyup, karşısında dikilmek, eğilmek, secde etmek, methedici, övücü şeyler söylemek, yalvarmaktır. Bu da iki sebeple olur:
1- Hocasının, babasının, amirinin, bir peygamberin, velinin, dine ve millete hizmet edenin resmi olduğuna inanarak saygı eder. O kimsede ülûhiyyet sıfatlarından, doğrusu Allahü teâlâya mahsus olan sıfatlardan birinin bulunduğuna inanmaz. Onu yaratık, yaratılmış bilir. Onu sevdiğini bildirmek, onu sevindirmek için, başkalarına uyarak saygı eder. Bu şekilde saygı eden kâfir olmaz, haram işlemiş olur. Haram olduğuna inanmayanın imanı gider.
2- Resmin, heykelin sahibinde ve salibde, haçta yada yıldız, güneş, inek benzer biçimde herhangi bir şeyde, ülûhiyyet sıfatı bulunduğuna inanarak, örnek olarak, istediğini yaratır, her istediğini yapar, hastaya şifa verir diyerek tazim etmek, küfür, şirk olur. Bu kimse müşrik olur. Tazim etmesi yakarma, tapınmak olur. Bu resimler, heykeller ve şeyler sanem, put olur. Hıristiyanlar, İsa aleyhisselam için Allahın erkek evladıdır, melekler kızlarıdır diyerek, adam ve kız resimlerine ve heykellere saygı ettikleri için, müşrik oluyorlar. Barnabas ve Aryüs mezhebinde olanları, bu şekilde sapık inanmadıkları için, müşrik değil, Ehl-i kitaptırlar. Fakat, Muhammed aleyhisselama inanmadıkları için, kâfirdirler.
Sual: Dinimizde, taştan yapılmış heykellere ve duvarlara çizilen resimlere tapınmanın hükmü aynı mıdır?
Yanıt: Bu mevzuda Tahtâvînin, İmdâd şerhinde deniyor ki:
“Odundan, altından, gümüşten yapılmış insan heykeline, Sanem denir. Taştan meydana getirilen insan heykeline, Vesen denir. Kumaşa, duvara ve başka bölgelere yapılmış canlı ve cansız resimlerine, Suret yada Tasvir denir. Yalnız canlı resimlerine, Timsâl denir. Saneme, vesene, surete ve timsâle tapınmak, onların yarar ve zarar yapacaklarına inanmak, şirk çeşitlerinden biri olur. Bu şekilde tapınanlara, Putperest ve Müşrik denir.”
Müslümanken dinden dönen
Sual: Müslüman iken, İslâmiyetten ayrılan hiç kimseye ne denir ve bu kimsenin Müslümanken yapmış olduğu ibadetlerin sevabı gider mi?
Yanıt: Müslüman, imanın yok olmasına sebep olacağı söz birliği ile bildirilmiş olan şeyleri istekle söyler yada yaparsa, imanı gider, kâfir olur. Buna Mürted denir. Mürtedin, mürted olmadan önceki ibadetleri ve sevapları yok olur. Yeniden imana gelirse, varlıklı ise, tekrardan hac etmesi lazım olur. Namazlarını, oruçlarını, zekâtlarını kaza etmesi lazım olmaz. Mürted olmadan ilkin, kazaya bırakmış olduklarını kaza etmesi lazımdır. Şu sebeple, mürted olunca, önceki günahlar yok olmaz. Mürted olanın nikâhı fesholur, gider. İmana gelmiş olarak, tecdîd-i nikâh etmeden önceki evlatları veled-i zina olur. Kestiği, leş olur, yenmez. İmanının gitmesine sebep olan şeyden tevbe etmedikçe, yalnız Kelime-i şehadet söylemekle yada namaz kılmakla, Müslüman olmaz. Mürted olacak şeyi yaptığını inkâr etmesi de tevbe olur. Tevbe etmeden ölürse, Cehennem ateşinde sonsuz, sonsuz olarak azab görür. Bunun için, küfürden oldukca korkmalı, azca konuşmalıdır. Hadîs-i şerifte;
(Hep hayırlı, yararlı konuşunuz. Veya susunuz!) buyuruldu.
Ciddi olmalı, latifeci, oyuncu olmamalıdır. Dine, kanunlara, akla, insanlığa uygun olmayan şeyler yapmamalıdır. Kendisini küfürden muhafaza etmesi için, Allahü teâlâya oldukca yakarma etmelidir. Hadîs-i şerifte;
(Şirkten sakınınız. Şirk, karıncanın ayak sesinden daha gizlidir) buyuruldu. Bu hadîs-i şerifteki şirk, küfür anlama gelir. Bu kadar gizli saklı olan şeyden korunmak iyi mi olur denildikte;
(“Allahümme innâ ne’ûzü bike en-nüşrike-bike şey’en na’lemühu ve nestagfirüke limâ lâ-na’lemühu” duâsını okuyun!) buyuruldu. Bu duayı sabah ve akşam oldukca okumalıdır.
Kâfirlerin, Cehennem ateşinde sonsuz azap görecekleri, Cennete asla girmeyecekleri söz birliği ile bildirilmiştir. Kâfir, dünyada sonsuz yaşasaydı, sonsuz kâfir kalmak niyetinde olduğundan, cezası da sonsuz azaptır. Allahü teâlâ, her şeyin hâlıkı, yaratanı, sahibidir. Mülkünde dilediğini yapması hakkıdır. Ona, niçin bu şekilde yaptın demeye kimsenin hakkı yoktur. Bir şeyin sahibinin, o şeyi dilediği benzer biçimde kullanmasına zulüm denmez. Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerimde, zalim olmadığını, hiçbir mahlukuna zulüm yapmadığını bildirmektedir.
Sual: Zındık kelimesinin anlamı nedir ve kimler için kullanılır ve kimlere zındık denir?
Yanıt: Hiçbir dine inanmayan fakat Müslüman görünüp İslâm düşmanı olanlara zındık denir. Bu mevzuda İbni Âbidînde buyuruluyor ki:
“Hiçbir dine inanmadığı halde, Müslüman görünüp, küfre sebep olan şeyleri Müslümanlıkmış benzer biçimde anlatarak, Müslümanları dinden çıkarmaya çalışan kurnaz kafirlere Zındık denir.
Sual: Mürted ne anlama gelir ve hangi sebepten dolayı bir Müslüman mürted olmaktadır?
Yanıt: Bir Müslüman, imanın yok olmasına sebep olacağı sözbirliği ile bildirilmiş olan şeyleri amden, istekle söyler yada yaparsa, kafir olur. Bu şekilde imanını kaybedene Mürted denir.
Bir önceki yazımız olan Cennette günler vardır başlıklı makalemizde cennette ve gunler hakkında bilgiler verilmektedir.