CEVAP
Tevil, bir kelimenin çeşitli mânalarından, İslamiyet’e uygun olanını seçmektir. Bunu hepimiz yapması imkansız. Ulema-i rasihin denilen derin Ehl-i sünnet âlimleri yapar. Tevillerin doğruluğu da, tefsirle ölçülerek anlaşılır. Tevil, tefsire uymazsa atılır.
Tevil bilimsel yüksek bir ilimdir. Her insanın tevile kalkışması, bid’at ve hurafelerin çıkmasına sebep olur. Hepimiz tevil edebilseydi, Peygamber efendimiz İbni Abbas hazretleri için şu şekilde yakarma etmezdi:
(Ya Rabbî, İbni Abbas’ı fakih kıl ve ona Kur’anın tevil ilmini öğret!) [Buharî]
Günümüzdeki yetkisiz kimselerin kendi görüşlerine bakılırsa âyetleri ve hadisleri tevil etmeleri, dine aykırıdır. Âyet ve hadisleri inkâr etmiş oluyorlar.
Selef-i salihinin tevil etmedikleri nasları tevile kalkışmak oldukça tehlikelidir. Tevil ilminden habersiz cahillerin, tevil diye, icmaya aykırı görüş bildirmelerinin sövgü olduğu din kitaplarında yazılıdır. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Ümmetime en oldukça tehlikeli olacak kimse, Kur’an-ı kerimi yersiz tevil edendir.) [Taberanî]
Mânaları açık ve kati olan âyet-i kerimelere ve hadis-i şeriflere, tevil kanalıyla yanlış mâna vererek dinden çıkana, doğrusu imanı bozuk olana (Mülhid) denir. (Redd-ül-muhtar)
Milel-Nihal kitabında deniyor ki:
Bâtıniye fırkasındakiler, Kur’an-ı kerimin açık mânalarına inanmayıp, kendilerine bakılırsa başka mânalar çıkarırlar. (Kur’anın zâhir ve bâtın mânaları vardır. Batın doğrusu iç, öz mânası lazımdır. Cevizin kabuğu değil, içi, aslı işe yarar) derler. Bu ise sövgü ve ilhaddır, doğru yoldan sapmaktır. Bunlar, İslam âlimlerinin sözlerini inkâr ediyorlar.
Yetkisiz kimselerin yapmış olduğu yersiz tevillerden bazıları:
1- Melek, cin ve şeytan benzer biçimde görünmeyen varlıkları tevil kanalıyla inkâra çalışmışlar. Melekler için, (Rüzgâr ve doğa kuvvetleridir) diyorlar.
2- (Cebrail bir melek değil, programın adıdır) diyorlar.
3- (Aden ve Cehennem bu dünyadadır) diyorlar.
4- (Cehennem ebedî değildir) diyorlar.
5- (Kur’anda geçen salât, namaz değil duadır, salâtı camide yapmaktan maksat ise, kalb camiinde Tanrı’a duadır) diyen mealci mezhepsizler, namazı ve camiyi inkâr diyorlar.
6- Mirac mucizesine, (Rüya yada ruhî bir hâldir) diyorlar. Hâlbuki Resulullah’ın, Mekke’den Kudüs’e götürüldüğüne inanmayan kâfir olur. Göklere ve bilinmeyen bölgelere götürüldüğüne inanmayan ise sapık olur. (Bahr)
7- (Dabbe-tül-arz, hayvan değil, AIDS yada telefondur) diyorlar.
8- Abduh; şeytan, cin benzer biçimde şeyleri kabul etmez. Mucizeler, ona bakılırsa İslâmiyet’in alnına sürülmüş birer kara lekedir. Sözgelişi Hazret-i Musa’nın denizi yarma mucizesine med-cezir vakası der. (Din tahripçileri s. 82)
9- Gene Abduh, Fil sûresinde bildirilen kuşları sivrisinek, attıkları taşları da mikrop olarak tevil ederek, mucizelikten çıkarmaya çalışmıştır.
10- (Şakk-ul-kamer [Ayın ikiye ayrılması] fiilî değildir. Peygamber bu şekilde bir görüntü meydana getirdi, doğrusu o anda zelzele olunca öyleki sanılmıştır) diyorlar.
Mezhepsizler, genel anlamda olağanüstü şeyleri tevil ederler. Kıyamet alametlerini de bunun için tevil ediyorlar. Hâlbuki mucize tevil edilince, mucizelikten çıkıyor, kolay bir vaka hâline geliyor. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Mucize demek, bir zamanda bulunan ve o zamanki insan gücüyle bunun yapılamayacağında sözbirliğine varılmış olan ve bu derecenin üstünde bir icra eden bulunursa, bunun sadece Allahü teâlâ tarafınca olduğuna inanılan şeydir. Bu şekilde olmayan şeye mucize denmez. (İsbat-ün-Nübüvve)
Ehl-i sünnet âlimlerinin tevil edilmesi icap ettiğini bildirdiği âyet-i kerime ve hadis-i şerifler, genel anlamda Allahü teâlânın zatıyla ilgili olanlardır. Açık olanları tevil etmek, inkâr etmenin başka şeklidir. Bu şekilde tevillerle din yıkılmaya çalışılmaktadır.
Bir önceki yazımız olan Ahir zaman başlıklı makalemizde zaman hakkında bilgiler verilmektedir.