CEVAP
Önlem almak dinimizin emridir. Sadece önlem alınsa da, alınmasa da, her şey takdir-i ilahi ile olur. Çürük bina yapılıp depremde yıkılırsa, sel yatağına ev yapılıp, evi sel alırsa, ormanda kebap yapmak için ateş yakılıp, ormanın yanmasına sebep olunursa, 150 kilometre hızlıca gidip kaza yapılırsa, bunların hepsi tedbirsizlik neticesinde olmuşsa da gene takdir-i ilahidir. (Falanca 150 kilometre hızla gidince kaza yapacak) diye alnımıza yazılmış, doğrusu kaderimiz olmuş, ikimiz de onu görüyoruz. Önlem almadığımız için günaha giriyoruz, o ayrı bir şeydir. Fakat her şey takdir-i ilahi ile oluyor. Her vakası yaratan sadece Tanrı’tır. İki âyet-i kerime meali şöyledir:
(Her şeyi yaratan Tanrı’tır.) [Zümer 62]
(Sizi de, yaptığınız işleri de yaratan Tanrı’tır.) [Saffat 96]
Amentü’nün altı şartından biri, Kaza ve kadere inanmaktır. Yazgı, takdir-i ilahi anlama gelir. Mutezile kafalılar kaderi inkâr etse de, bir şey değişmez. Bir insanoğlunun intihar etmesi yada birinin ötekini alnında vurması birer takdir-i ilahidir. Kabahat işleyince takdir-i ilahi olmaktan çıkmaz. Takdir-i ilahi, insanların önlemli yada tedbirsiz yapacağı her işi Tanrı bilir anlama gelir. (Falanca kimse, önlem almayacak, şu kazaya sebep olacaktır yada filanca, kasten şu suçu ya da şu günahı işleyecektir) diye alnımıza yazar. Buna alınyazısı yada takdir-i ilahi diyoruz. Suçu yada günahı işleten Tanrı değildir. Tanrı onun işleyeceğini bilmiş olduğu için yazmıştır. Kısaca o yazdı diye bu vakalar olmuyor. Cahiller yada dinsizler takdir-i ilahiyi bilmedikleri için, (Bu bir takdir-i ilahidir) diyenleri eleştiri edip, densizlik diyorlar. Tanrı’ın takdirini kabul edene densizlik demek dinsizlik olur.
İnsan bilmediği mevzuda konuşmamalı. Atalarımız, (Bilgisiz yürekli olur) buyuruyor. Kısaca (Düşünmeden konuşur, patavatsızca konuşur) diyor. Din cahilleri de, yanlış sözler edip küfre girmekte fazlaca cesurlar. Hepimiz haddini bilmeli, bilmediği mevzulara burnunu sokmamalıdır.