CEVAP
Şiir açıklamak oldukca zor olsa gerek. Bu şiirde tefviz işleniyor. Tefviz, her şeyin Tanrı’ın takdiri ile olduğuna inanmak, işlerini Allahü teâlâya havale etmek, Onu kendine vekil yapmak, Ona tevekkül edip güvenmek, Ondan gelene güzelce sabretmek anlamına gelir. Bu zor ise de oldukca kıymetlidir. Tevekkülün zirvesine çıkan İbrahim aleyhisselam, ateşe atılırken bile tevekkülünü bozmadı.
Şiir şu şekilde başlıyor:
Hak şerleri hayr eyler
Zannetme ki gayr eyler
Arif onu seyr eyler
Mevla görelim neyler
Neylerse güzel eyler.
Şöylece de sonlanıyor:
Vallahi güzel etmiş,
Billahi güzel etmiş,
Tallahi güzel etmiş
Tanrı görelim netmiş
Netmişse güzel etmiş.
Şimdi baştan sıra ile açıklayalım:
1- Allahü teâlânın; fena işin neticesini hayra çevirilmiş olduğu oldukca görülmüştür. Arif olan bunu kolayca anlamış olur. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Hoşlanmadığınız şey sizin iyiliğinize; sevdiğiniz şey de, kötülüğünüze olabilir. Siz bilmezsiniz, Tanrı bilir.)[Bekara 216]
Bir örnek verelim: Hudeybiye anlaşmasına bakılırsa, bir kâfir Müslüman olursa, Müslümanlar bunu aralarına alamayacaklar, fakat Müslüman olduktan sonrasında yine kâfir [mürted] olanı ise, müşrikler yine saflarına alacaktı. Görünüşte bu antak kalma Müslümanların aleyhine idi. Peygamber efendimiz, neticeyi peygamberlik nuru ile görüp imzaladı. Antak kalma Müslümanların lehine neticelenince, müşrikler, anlaşmayı bozmak zorunda kaldılar. (M. Ledünniyye)
Üniversitede bir yıl sınıfta kalmak birkaç yönden zararlıdır. Memuriyet hayatına bir yıl sonrasında girilir. Bir yıl sonrasında emekli olunur. Bir senelik maaştan yoksun kalınır. Bir yılı yitirmiş olur.
Yakından tanıdığım bir dost, sınıfta kalınca üzülür. Fakat o yıl yeni arkadaşlarla tanışır. Eyyamcı olan bu genç, o arkadaşlarının yardımıyla iyi bir Müslüman olur. Sınıfta kalması onun için büyük bir nimet olur.
Yakışıklı bir genç nüzul olur. Nüzul olduktan sonrasında ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını okur. Dinini doğru olarak öğrenir ve yaşamaya adım atar. Hâlbuki evvelde dinden imandan habersiz yaşıyordu. Hiçbir tembih de kâr etmiyordu. Şimdi bu nimete kavuşmasına sebep olan nüzul hastalığı için Allahü teâlâya sürekli hamd eder.
Demek ki, (Hoşlanmadığımız bir şey bizim için hayırlı) olabiliyor. İnsan, bir işin sonucunun iyi mi, fena mü olacağını bilmesi imkansız. Hayır zannettiği oldukca şey, şerle, şer zannettiği oldukca şey de, hayırla neticelenebilir. Bunun için bir işte ısrar etmemelidir.
2- Tevekkül edip işlerini Tanrı’a havale eden ve sonucu sabırla bekleyen Müslüman, rahat eder. İkinci üçlükte tevekkül, tefviz, sabır ve rıza var.
Tevekkül, değiştirilmesi insan gücünün haricinde olan acı olayların, ezelde takdir edildiğini bilip, üzülmemek, Tanrı’tan geldiğini düşünerek seve seve karşılamaktır.
Başa gelen işe sabredilirse ecri görülür. Sabredilmezse, günaha girilir ve sıkıntıya düşülür. Sabır, tökezlemeyen binektir. Sabır, acı ise de meyvesi tatlıdır.
Sabır üç çeşittir:
Belaya sabır, din bilgilerini öğrenirken ve yakarma yaparken sabır, günah işlememek için sabır. Sabrın önemi büyüktür. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruldu ki:
(Sabretmekte yarış edin!) [Al-i İmran 200]
(Tanrı sabredenlerle beraberdir.) [Bekara 153]
(Sabredenlere, mükâfatları hesapsız verilir.) [Zümer 10]
3- Kalbini Ona bağla, her şey takdirledir. Önlem takdiri bozamaz. Önlemli ol; fakat tedbirine güvenme!
4- Merhametle yaratan, bolca rızık veren Hak teâlâ, tevekkül edenin her işini en iyi şekilde yapar.
5- Hacetleri bitiren Tanrı’a yalvar, Ondan kaçma! Nefsine uyup başkasına el açma!
6- İlle de şu iş şu şekilde olsun deme! Eğer o iş, istemediğin şekilde olmuşsa, asla üzülme, Hakkın takdirine razı ol!
7- Boş yere üzülme, her iş Haktandır, öyleki olmasında sayısız hikmet vardır.
8- Allahü teâlânın her işi düzgündür, aklımız almasa da hepsi uygundur.
9- İşini Hakka bırak, uzakları oldukca yakın, yakını eder ırak,
10- Onun işinde hata olmaz. Onun emrine uymayan yanar. Yeter ki sabretmeyi bil.
11- Bu işler niye bu şekilde deme. Bunlar devamlı bu şekilde. Önemli olan işin sonudur.
12- Nefsine uyup da, asla kimseyi hor görme, kalbini kırma! Bağırıp çağırma!
13- Müminde hile olmaz, fitne çıkarmaz. Ondan zarar gelmez. Arife tanım olmaz.
14- Onu vekil edip kadere razı olarak güzel sabretmek hoş, bundan gayrısı boş.
15- Allahü teâlâ, kendisini anana, imdat diyene yardım eder.
16- Çaresiz kalsan, yazdırır buyrultu, derhal bulunur derdine derman, köle iken olursun sultan.
17- Kâh ağlatır, kâh güldürür. Kimini yaşatır, kimini öldürür. Yaratmakla yorulmaz, hikmetinden sorulmaz.
18- Nimet verir ve alır, zarar ve yarar verir, alçaltıp yükseltir.
19- Kalbleri değiştirir, kimini susuz bırakır, bazısına kevser içirir, herkesi değişik bir imtihandan geçirir.
20- Kimini huysuz yapar, bazısına güzel alışkanlık verir, kimini sevip sevdirir.
21- Kimini oldukca renkli, kimini renksiz, kimini gamlı, kimini gamsız yapar.
22- Azca yiyip içen azca uyur, hantallıktan kurtulur, zihni açılır, rahmet saçılır.
23- Beraberce gezme, dostunu üzme, Hak sese ver kulak, nefsin benzer biçimde olma ahmak.
24- Maziyi bırak, istikbale de dalma, hep bugünü de düşünme!
25- Tembelliği söküp at, Tanrı’ı eyle hep yâd, rıza-i Haktır maksat.
26- Kötüdür gaflet, agâh ol oldukça, arayan bulur Mevlayı elbet.
27- Her sözden nasihat al, her şeydeki güzelliği gör, bunlar sana ganimet.
28- Tanrı’ın ihsanı olarak sonsuz kurtuluşu müjdeleyen birçok işaret var.
29- Söyleyene değil, söyletene bak, her sözden faydalan öğrenek alarak
30- Hakkın rızasına kavuşmak için, edep ve güzel terbiye sahibi olmak gerekir.
Son mısralarda, Allahü teâlânın, her şeyi güzel yarattığı, akrep, yılan, fare benzer biçimde zararı dokunan hayvanları yaratmasında, birçok hikmet bulunmuş olduğu, yerde ve göklerde faydasız hiçbir şey yaratmadığı, üç kere yemin edilerek kati bir halde bildirilmektedir.
Bir önceki yazımız olan İnsanlara ihtiyacını söylemek başlıklı makalemizde ihtiyac, nsanlara ve soylemek hakkında bilgiler verilmektedir.