CEVAP
Burada, ihtiyaçların karşılanmasını Allahü teâlâdan değil de, insanlardan beklemek kastediliyor. Doğrusu sebebe yapışmak için, ihtiyacımızı başkasına bildirsek de, gene ona değil Allahü teâlâya güvenmek ve Ondan beklemek gerekir. Hadis-i şerifte, (İnsan, gereksinimlerini, Tanrı’a havale ederse, gereksinimlerini [meydana getirecek sebepleri] kayra eder) buyuruldu. Örneğin, her insanın ona acıma ve hizmet etmesini temin eder, böylece gereksinimleri görülmüş olur. Başka bir hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(İnsan, umut bağladığı yere havale edilir. Eğer Tanrı’tan başkasına umut bağlamazsa, Allahü teâlâ da onun işini kendi üstüne alır, başkasına havale etmez.) [Hâkim]
Kim Tanrı içinse, Tanrı da onun içindir. Allahü teâlâ, her işte rıza-i ilahiyi düşüneni kendi himayesine alır. İnsanların rızasını gözetip, Rabbimizin rızasına uymayanların işini insanlara bırakır.
Yahya bin Muaz-ı Razi hazretleri buyuruyor ki: İnsanlar seni, Tanrı’ı sevdiğin kadar sever. Tanrı’tan korktuğun kadar, senden korkarlar. Tanrı’a itaat ettiğin kadar, sana itaat ederler. Ona itaatin nispetinde, sana hizmet ederler. Hülasa, her işin, Onun için olsun! Yoksa hiçbir işinin faydası olmaz. Hep kendini düşünme! Allahü teâlâdan başka, hiç kimseye güvenme!
İmam-ı Rabbani hazretleri, (Eşin, dostun gönüllerini yapmak için, kendini günaha sokmak ve ahiretin sonsuz azaplarına atılmak, aklı olanın yapacağı iş değildir) buyuruyor.
Ebu Muhammed Raşi hazretleri buyuruyor ki:
Kendin ile Allahü teâlâ içinde en büyük perde [engel], hep kendi menfaatini düşünmek ve kendin şeklinde, bir acize güvenmektir. Sofilik, istediğin her yere gidebilmek ve bulutların gölgesinde rahat etmek ve herkesten saygı görmek değildir. Her halinde Allahü teâlâya güvenmektir.
Ilkin Tanrı’a, sonrasında sana
Sual: Birine bir şey verirken ya da çocuğunu bırakırken, (Ilkin Tanrı’a, sonrasında sana emanet ediyorum) demek caiz midir? (Tanrı’a pek güvenmiyorum, onun için sana da emanet ediyorum) anlamı çıkmaz mı?
CEVAP
Müslüman, o manada söylemez. Emanet edilecek aslolan yerin, Allahü teâlâ bulunduğunu bilir. Esasen bu sözüyle bunu bildiğini ve buna inanç ettiğini de bildiriyor, ek olarak bu kıymetli bilgiyi karşısındakine de hatırlatıyor, doğrusu sen de bunu unutma demeye getiriyor.
(Deveni bağla, sonrasında Allahü teâlâya tevekkül et) hadis-i şerifi, sebeplere yapıştıktan sonrasında, neticesini Tanrı’a bırakmak icap ettiğini bildiriyor. Birine çocuğunu emanet etmek, deveyi bağlamak gibidir. Deveyi bağlamadan Tanrı’a emanet etmek, tevekküle aykırıdır.
(Ilkin Tanrı’a, sonrasında sana emanet ediyorum) demek, (Bunu sana emanet ediyor, Tanrı’a da tevekkül ediyorum) anlama gelir. Yoksa (Allaha güvenmediğim için, sana emanet ediyorum) demek değildir.