Sual: Ne yaparsak Tanrı bizlerden razı olur?
CEVAP
İsrailoğulları benzer bir suali Musa aleyhisselama sual etmişlerdir. Allahü teâlâ, (Onlar benden razı olurlarsa, ben de onlardan razı olurum) buyurdu. Kısaca başına gelen belalara katlanmak, ona buna şikâyet etmemek, Tanrı’tan gelen her şeye razı olmaktır.
Musa aleyhisselam, (Ya Rabbi en fazlaca buğzettiğin kimdir?) diye sual etti. Allahü teâlâ (Bir kul, benden hayırlısını isteyip Ben de ona hakkında hükmü gönderince ona rıza göstermeyendir) buyurdu. Allahü teâlânın takdirine razı olmalıdır! Hadis-i kudside buyuruldu ki:
(Kaza ve kaderime razı olmayan, beğenmeyen, verdiğim nimetlere şükretmeyen benden başka rab arasın!) [Taberani]
Tanrı benden razı mı?
Sual: Tanrı benden razı mı değil mi, bilmiyorum mümkün mü?
CEVAP
Mümkündür. İbadet etmek tatlı ve kolay, günah işlemek acı ve sıkıntılı geliyorsa, o kimseden Allahü teâlâ razıdır.
Sevilmenin iki alameti
Sual: Allahın, bir kulunu sevilmiş olduğu iyi mi anlaşılır?
CEVAP
Bunun iki alameti vardır:
1- Ona tam inanç etmiş olmak, kısaca asla kuşku etmeden, doğru bir halde, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiği şeklinde inanmak.
2- Onun kullarının yaşamına ve ahiretine hizmet etmek. Yaşamına hizmet etmek, örnek olarak bir işini görmek, maddi yardımda bulunmak, fazlaca sevab olur. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(İnsanlar, Allah’ın ıyalidir [kullarıdır], Allahü teâlânın en fazlaca sevilmiş olduğu kimse, onun ıyaline iyilik edendir.) [Bezzar]
Bir kimseyi ateşte yanarken kurtarmak fazlaca kıymetlidir; fakat bu, sonsuz Cehennem ateşinden kurtarmak yanında asla kalır. Bunun için, hizmetin en kıymetlisi, ahireti için destek olmaktır. Kısaca Müslüman değilse Müslüman olması için, Müslümansa dinini doğru olarak öğrenmesine vesile olmak için çalışmaktır. Bugün için, bunun en kolay yolu da, uygun bir din kitabı armağan etmektir.
Tanrı sevgisine ulaştıran şeyler
Sual: Tanrı sevgisine kavuşmak için ne yapmak gerekir?
CEVAP
Ilkin temeli sağlam yapmak gerekir. Temel sağlam eğer olmazsa, üzerine meydana getirilen bina da çürük olur, kolay yıkılır. Ilkin doğru itikada haiz olmak gerekir. Doğru itikatla beraber, hubb-i fillah ve buğd-i fillah [Allah için sevmek ve Allah için buğz etmek] gerekir. Şartlarına uygun olarak kılınan beş zaman namaz da temeldir.
Bunlardan sonrasında, en ilkin, sünnete yapışıp bid’atlerden sakınmak şarttır. Şu sebeple Allahü teâlânın sevgisine ulaştıran yolun esası, bu ikisidir. İşlerimiz, sözlerimiz ve ahlakımız, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarına uygun olmalıdır. Salihler şeklinde olmaya ve onları sevmeye çalışmalıyız. Uykuda, yemekte ve söylemekte aşırı gitmeyip orta derecede olmalı. Gece seher vakti kalkmaya çaba etmeli. Bu vakitlerde istigfar etmeyi, ağlamayı, Allahü teâlâya yalvarmayı ganimet bilmeli. Salihlerle birlikte olmaya çalışmalı. (İnsanın dini, arkadaşının dini gibidir) hadis-i şerifini unutmamalı! Cennetin yolu, dünyaya ve dünyadaki faydasız şeylere düşkün olmamaktır.
Tanrı kimi sever?
Sual: Allahü teâlâ kimleri sever?
CEVAP
Dinin emirlerini yapmış olup yasaklarından kaçan Müslümanları sever. Hubb-i fillah ve buğd-i fillah suretiyle olanları sever. Her işi ihlâsla meydana getiren Müslümanları sever. Bir hadis-i şerif meali:
(Allahü teâlâ buyuruyor ki: Benim için birbirlerini sevenleri, benim için oturup söyleşi edenleri, benim için mal ve canını birbirlerine feda edenleri ve benim için birbirlerini ziyaret eden Müslümanları sevmemi vacib kıldım.) [Taberani]
Tanrı kimi sever?
Sual: Allah’ın sevilmiş olduğu bir kul olmak için ne yapmak lazımdır?
CEVAP
İtikadı doğru olup, dinin komut ve yasaklarına riayet eden her Müslümanı Allahü teâlâ sever. Aşağıdaki vasıflarda olan Müslümanları da, o huylarından dolayı sever. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ, güler yüzlü olanı sever.) [Beyhekî]
(Tanrı muhsindir, muhsinleri [iyilik edenleri] sever.) [Taberani]
(Allahü teâlâ, güzeldir, güzeli [güzel işleri] sever. Cömerttir, cömertliği sever. Temizdir, temizliği sever.) [İ. Adiy]
(Allahü teâlâ, yumuşak davrananı sever.) [Müslim]
(Allahü teâlâ, fazlaca affedicidir, affetmeyi sever.) [Hâkim]
(Allahü teâlâ, tektir, teke riayet edeni sever.) [İbni Nasr]
(Allahü teâlâ, yapmış olduğu işi hakkıyla [temiz, güzel] yapanı sever.) [Beyhekî]
(Allahü teâlâ, tevbekâr genci sever.) [Ebu-ş-Şeyh]
(Allahü teâlâ, gençliğini Tanrı’a itaat yolunda geçiren genci sever.) [Ebu Nuaym]
(Allahü teâlâ, meslek sahibi olan ve mesleğinde maharetli mümini sever.) [Taberani]
(Allahü teâlâ, eski dostluğunu devam ettireni sever.) [Deylemî]
(Allahü teâlâ, mazlumun ve darda kalanın yardımına koşanı sever.) [Beyhekî]
(Allahü teâlâ, ısrarla yakarma edenleri sever.) [Beyhekî]
En büyük perde
Sual: Tanrı’ın rızasına kavuşmak için, iyi bir Müslüman iyi mi olunur?
CEVAP
İyi Müslüman olmak için, Allahü teâlânın rızasına kavuşmaya mâni olan şeyi zararsız hâle getirmek gerekir. İmam-ı Rabbânî hazretleri, (İnsan birden fazla şeyi sevmesi imkansız. Sevilmiş olduğu o bir şeyin sevgisini bırakmadıkça başka şeyleri sevmesi imkansız. O bir şey, insanoğlunun nefsidir. Mal, mevki, evlat, övülmek şeklinde şeyleri severse de, o, bu tarz şeyleri kendi nefsi için sever. Nefsini sevmezse onları da sevmez. Kul ile Rabbi arasındaki perde, kulun nefsidir. Kul, nefsini bırakmadıkça Rabbini sevmesi imkansız) buyuruyor. İmam-ı Muhammed Masum-i Fârûkî hazretleri de, (Tanrı’ın rızasına kavuşmaya en büyük engel, kişinin kendi nefsidir. Nefsin zararından kurtulmak sadece büyük bir zatın sohbetiyle olur. Bu söyleşi nasip eğer olmazsa, fakat o zat fazlaca sevilirse, ondan gelen feyzler, muhabbet miktarınca sevenin kalbine akıp, gene onu kemale kavuşturur) buyuruyor. (İnsanın en güçlü düşmanı nefsidir) hadis-i şerifini bildiren İmam-ı Maverdî hazretleri, nefisle cihadın, riyazet ve mücahedeyle olacağını açıklıyor.
Riyazet, nefsin arzularını yapmamaktır. Nefsin her istediği kendi zararınadır. Nefis daima haramları ister. Bir âyet-i kerimede meali: (Cenab-ı Hak’tan korkup, nefsini fena arzulardan uzaklaştıranların varacakları yer, muhakkak Cennettir.) [Naziat 40, 41]
Mücahede ise, nefsin istemediği şeyleri yapmaktır. Nefsimiz, yakarma etmeyi istemez. Günahlardan kaçmak nefse, yakarma etmekten daha güç gelir. Onun için günahtan kaçmak daha sevabdır. Nefsi daima aşağılamak gerekir. Şu sebeple bir hadis-i şerifte, (Nefsini zelil eden, dinini aziz etmiş, nefsini aziz eden de, dinini aşağılamış olur) buyuruluyor. (Ebu Nuaym)
Nefsini kısaca kendini seven, nefsini kendine dost bilen, kendi görüşünü beğenen, kendini üstün gören, bilmediğini soramayan, kibirlenmiş ve dinini aşağılamış olur. Öyleki ise, nefse uymamak için riyazet ve mücahedeye fazlaca ehemmiyet vermeliyiz.
Sual: Allahü teâlânın rızasına, sevgisine kavuşmak için neler yapmalıdır?
Yanıt: Dünya ve ahiret saadetlerinin başı, en iyisi, Allahü teâlânın rızasına, sevmesine kavuşmaktır. Allahü teâlâya yakın olmak, Onun sevmesine kavuşmak anlama gelir. Bu saadete kavuşana Veli, Evliya yada Arif denir. Veli olmak için, farzları yapmak lazımdır. Farzlar, sırayla, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri şeklinde inanç etmek, haramlardan sakınmak, farz olan ibadetleri yapmak ve salih olan müminleri sevmektir. İhlas ile yapılmayan ibadetin faydası olmaz. İhlas, her şeyi yalnız Tanrı rızası için yapmaktır. İhlas, Allahü teâlâdan başka hiçbir şeyi sevmemekle, yalnız Onu sevmekle, kendiliğinden hasıl olur. Kalbin yalnız Onu sevmesine, Kalbin tasfiyesi, Kalbin itminânı yada Fenâ fillah denir. Kalbin itminana ulaşması, sadece Onu fazlaca hatırlamakla, büyüklüğünü, nimetlerini düşünmekle olacağını, Ra’d sûresinin 28. âyeti bildirmektedir.
Allahü teâlânın taksimine razı olmak
Sual: Allahü teâlâdan razı olmak, bela ve nimet olarak gelen her şeyden razı olmak, itiraz etmemek mi anlama gelir?
Yanıt: Rıza demek, Allahü teâlâdan gelen her şeye razı olmak anlama gelir. Allahü teâlâdan bir yıkım gelse, ona da rıza gösterir. Hiç kimseye şikâyet etmez. Bu, her insanoğlunun yapabileceği bir iş değildir. Fakat, bunu yapabilen, büyük bir insandır. Bu şekilde insanlarda, Peygamberlere mahsus sabır ve tahammül var anlama gelir. Allahü teâlânın ebatlarına inanılmış olduğu derecede insan, bu tahammülü ve bu rızayı izah edebilir. Gıpta edilecek bir meziyettir. İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:
“Her gün insanoğlunun karşılaşmış olduğu her şey, Allahü teâlânın dilemesi ve yaratması ile var olmaktadır. Bunun için, iradelerimizi Onun iradesine uydurmalıyız! Karşılaştığımız her şeyi, aradığımız şeyler olarak görmeliyiz ve bunlara kavuştuğumuz için sevinmeliyiz! Kulluk bu şekilde olur. Kul isek, bu şekilde olmalıyız! Bu şekilde olmamak, kulluğu kabul etmemek ve sahibine karşı gelmek olur. Allahü teâlâ, hadîs-i kudside buyuruyor ki; (Kaza ve kaderime razı olmayan, beğenmeyen ve gönderdiğim belalara sabretmeyen, benden başka Rab arasın. Yeryüzünde kulum olarak bulunmasın!)”