Sual: Tanrı faydasız bir şey yaratmaz mı?
CEVAP
Yaratmaz. Allahü teâlâ hakîmdir, yarattığı her şeyde nice faydalar vardır. İnsan aklı bu tarz şeyleri anlayamaz. Akıl sadece alışmış olduğu, duygu organları ile almış olduğu detayları ölçer, kavrar.
Kâfirleri yarattığında, bunlara uzun yaşam, bolca rızık, mevki, aşama verdiğinde, küfürlerini, fenalık yapmalarını dilediğinde ve yılanları, hınzırları, zehirleri yarattığında [görülemeyen atomun, düşünülemeyen küçücük çekirdeğinde, akılları şaşırtan, şehirleri yok eden muazzam kuvvet yerleştirmesinde, ışık, elektrik, mıknatıs ve kimya enerjileri yaratmasında, fizikte, kimyada, biyolojide okunan ve pek çoğu henüz anlaşılamayan madde ve kuvvet ve hayat kanunlarını, nizamını kurmasında] sayısız hikmetler, faydalar vardır. Faydasız bir şey yapmak aşağılıktır.
Dinimiz, sayısız varlıkların yaratılış hikmetini açıkça bildirmemiştir. Allahü teâlânın yarattıklarındaki hikmetlere bakıp, lüzumlu ibreti almayı emrettiği için insanoğlu gücü nispetinde öğrenek almaya çaba etmelidir!
Her varlığın yaratılışında, her komut ve yasakta nice hikmetler vardır. Ölçüsüz konuşan bazı kimseler (Bunun hikmeti şudur) diyerek kestirip atıyorlar. Hâlbuki, (Sayısız hikmetinden biri de şu olabilir) dense bir ihtimal daha azca hata edilmiş olur. Meşhur ölçüsüzlerden biri (Domuz etinin yasaklanmasındaki hikmet, içinde trişin adlı kurtların bulunmasıdır) demişti. Münkirler ise (Haram olmasındaki sebep, trişin ise, öldürülmesi mümkün) diyerek kafasına gore haramlığını kaldırıyordu. Eğer, (Domuz etinin haram edilişindeki hikmetlerden biri de trişin) denseydi, münkirin itirazına da sebep olmazdı. Besmelesiz kesilen kuzu eti de haramdır. İnsanoğlu, komut ve yasaklardaki hikmetlerden kaçını anlayabilir?
Tek hikmet aramak yanlış olur
Tanrı’a inanan tanıdık bir jinekolog hekim, (Kız evlatların bakire olarak doğması, mikropları önlemek için) demişti. Bu yanıt oldukca tuhafıma gidince, ona şu şekilde sorular sormuştum:
Niye mikrobu önlemek için kızlara bu şekilde bir önlem alınmış da, hanımefendilere alınmamış?
Hanımefendilerin, kızların sakalsız yaratılışları, traş olma güçlüğünü önlemek için mi?
Adamların bayanlar benzer biçimde çocuk doğuracak vasıfta yaratılmayışı, adamların sıkıntılara katlanamayacağı için mi?
Her şeyde tek hikmet aramak yanlış olur. O halde insan, akıllara şaşkınlık ve durgunluk veren sayısız hikmetlere bakıp acizliğini algı etmelidir! Tanrı’a inanç eden, Onun komut ve yasaklarına riayet ederse, huzura kavuşur.
Yeşile, maviye, denize bakmak göz sıhhati için faydalıdır. Gökteki yıldızların, gezegenlerin hepsinin hikmetleri vardır. Bu gezegenler yollarından azıcık saparsa birbirlerine çarpıp paramparça olurlar.
Yerin içinde maden hazinesi saklıdır. Çeşitli madenler, kömür, petrol, soğuk ve sıcak sular, maden suları, kaplıca suları… Yerin içinde daha neler gizlidir. Yeryüzündekilerin hangi birini sayabiliriz. İnsanoğlunun istifadesine verilen çeşitli bitkiler, sebzeler, meyveler, hayvanlar bulunur. Tüm bu tarz şeyleri yerli yerince dilediği benzer biçimde yaratan eşi olmayan hikmet sahibi Allahü teâlâya hamd olsun. Bunlar Onun varlığının apaçık delilleridir.
Bilmediğimiz birçok hikmetlerin yanında bildiğimiz hikmetler oldukca azdır. Güneş ışığında çeşitli ışınlar vardır. Işık olmasaydı gözlerden istifade mümkün olabilir miydi? Renkler iyi mi ayırt edilebilirdi? Güneş olmasaydı, gece ile gündüz olmaz, her yer karanlık olurdu. Güneş, şimdiki yerinden dünyaya oldukca yakın olsaydı, fazla sıcaktan dünyada hiçbir canlı yaşayamazdı. Güneş dünyaya uzak olsaydı, soğuktan gene dünyada yaşam olmazdı. Güneşi bu şekilde dünyaya en uygun uzaklıkta yaratan Allahü teâlânın şanı ne yücedir.
Ayın hikmetlerinden biri, kameri takviminin hesap edilmesine yaramasıdır. Bazı geceler ay ışığından da istifade edilir. Med-cezir hadisesi, ayın çekim kuvvetinden ileri gelir. Eğer Ay, dünyaya oldukca yakın olsaydı, med vakası olunca, denizlerdeki sular kabarıp dünyayı su altında bırakırdı. Ay’ı zararsız, fakat yararlı bir uzaklıkta yaratan Rabbimizin şanı oldukca yücedir.
Muntazamdır, cümle ef’âlin senin,
Akıl ermez, hikmetine kimsenin.
Faydasız şey yaratılmadı
Sual: Eshab-ı kiram kitabında, (Allahü teâlâ faydasız bir şey yaratmaz. Kâfirleri yaratıyor, kötülüklerine, küfürlerine izin veriliyor, yılanı, domuzu yaratıyor. Bunlarda nice faydalar vardır) deniyor. Kötülüğü, günahı, küfrü ve zararı olan olan domuzun yaratılmasındaki yarar nedir? Günahın ne faydası olur ki?. Yılan, domuz, minik böcekler, virüsler, mikroplar ve benzerleri de mi yararlı oluyor?
CEVAP
Evet, hepsinin bir yada birkaç faydası vardır. Yarar denince, yalnız dünyevî yarar anlaşılmamalıdır. Âhiretteki yarar daha önemlidir. Biz faydalarının ne işe yaradığını bilemesek de, muhakkak faydalıdır. Kâinatta hiçbir şey rastgele ve gereksiz yaratılmamıştır. Her şey hikmetle ve bir yarar için yaratılmıştır. Bunların hepsi insanların hizmetine verilmiştir. Bir âyet-i kerime meali:
(Görmüyor musunuz ki, Tanrı, yerdeki [su, taş, toprak, ot, ağaç, meyve, sebze, tahıl, hayvan, maden, ateş, hava, gaz, tuz, petrol gibi] her şeyi ve emri [suyun kaldırma kuvveti ve yer çekimi gibi kanunları] uyarınca denizde yüzen gemileri sizin hizmetinize verdi. İzni olmadıkça, gökleri [yıldızları, galaksileri, gezegenleri birbirleriyle çarpışmaktan ve] yere düşmekten korur.) [Hac 65; Beydâvî, Celaleyn, Medârik ve Razi tefsirleri]
İyi ile kötünün, bilenle bilmeyenin, çalışkanla tembelin, inananla inanmayanın ayırt edilmesi gerekir. Allahü teâlâ, kullarının ne yapacağını, hangi suçu işleyeceğini bilir. Fakat bir imansız, hemen hemen kabahat işlemeden cezalandırılsa, (Suçum yokken, sınav edilmeden, beni cezalandırdılar) der. Bir ihtimal bu şekilde diyememeleri için, söz dinleyenle dinlemeyen, kabahat işleyenle işlemeyen belli olsun diye, bazı yasaklar konmuş, bazı ibadetleri yapma mecburiyeti getirilmiştir.
Asla yasak konmasa, bir hiç kimseye, sen yasağı çiğnedin denebilir mi? Domuz yaratılarak, (Bu haramdır, yemeyin) buyurulmuştur. İçki, kumar, zina, katillik benzer biçimde günahların hepsi böyledir. Bu yasakları çiğneyen kabahat işlemiş olur. Böylece suçluyla suçsuz, meydana çıkar. İmanla küfrü yaratmış, imanlı olanın Cennete, imansızın Cehenneme gideceğini bildirmiştir. Küfrü, kâfirliği yaratmasaydı, kimin imanlı, kimin imansız olduğu iyi mi bilinecekti? Bir ihtimal, (Tanrı, başka bir yasak koyardı) denebilir. Fakat buna da gene, (Niye yasak kondu?) diye itiraz edilirdi.
Konulmuş olan yasaklarla iyi fena, imanlı imansız, fâsık salih belli olduğu benzer biçimde, Cennete ve Cehenneme gidecekler de belli oluyor. Böylece Cehenneme giden kimse, bana dünyada (Şunu yapma, bunu yapma!) denmemişti diye bir mazeret de gösteremez. Domuz yaratılmasaydı, yasaklar konmasaydı; iyi ile fena iyi mi bilinirdi? Allahü teâlâ, normal olarak bunu bilirdi, fakat cehennemlik olan kimse, yasakları çiğnemeden Cehenneme konsaydı, (Bana bir şey emredilmedi, ben hiçbir yasağı çiğnemedim, bu hakkaniyet mi?) derdi. Bu şekilde yersiz itirazlara fırsat vermemek için ve daha başka sebeplerle, emirler yasaklar konmuştur. Emirlere ve yasaklara riayet eden, dünyada da âhirette de rahat eder.
Zararı olan şeyin yaratılması
Sual: Almanlar, (Domuz zararlıysa Tanrı niye yarattı?) diyorlar. Zararı olan olduğuna gore, domuz, yılan ve başka zararlılar niye yaratılmıştır?
CEVAP
Zararlıların da, zararlarında faydalar vardır. Dünyevî yararlarından oldukca âhiretteki yarar önemlidir. Cenab-ı Hak faydasız, gereksiz bir şey yaratmaz. Yalnız sınav için yaratmış olsa da, gene gereksiz değildir. Bundan dolayı iyi ile kötünün, bilenle bilmeyenin, çalışkanla tembelin, inananla inanmayanın ayırt edilmesi için bir sınav gerekir. Allahü teâlâ sınav etmeden de, kullarının ne yapacağını, hangi günahları işleyeceğini bilir. Söz dinleyenle dinlemeyen, kabahat işleyenle işlemeyen belli olsun diye, bazı yasaklar konmuş, bazı ibadetleri yapma mecburiyeti getirilmiştir.
Asla yasak konmasa, kime sen yasağı çiğnedin denir ki? Domuz yaratılmış, (Bu haramdır, yemeyin) buyurulmuştur. İçki, kumar, zina, katliam benzer biçimde günahların hepsi böyledir. Bu yasakları çiğneyen kabahat işlemiş olur. Böylece suçlu ile suçsuz meydana çıkar. İmanla küfrü yaratmış. İmanlı olanın Cennete, imansızın Cehenneme gideceğini bildirmiştir. Küfrü, kâfirliği yaratmasaydı, kimin imanlı, kimin imansız bulunduğunu iyi mi bilecektik? Bir ihtimal, (Tanrı başka bir yasak koyardı) diye yanıt verilebilir. Fakat buna da gene (Niye yasak kondu) diye itiraz edilirdi.
Konulmuş olan yasaklarla iyi fena, imanlı imansız, fâsık salih belli olduğu benzer biçimde, Cennete ve Cehenneme gidecekler de belli oluyor. Böylece Cehenneme giden kimse, bana dünyada (Şunu yapma, bunu yapma) denmemişti diye bir mazeret bulamaz. Daha başka sebeplerle de, emirler yasaklar konmuştur. Bunlara riayet eden, dünyada da, âhirette de rahat eder.
İnsan ve mikrop
Sual: Mikroplar da öteki canlılar benzer biçimde midir, bunların hepsi zararı olan mıdır yada bunların yararlı olanları da var mıdır?
Yanıt: Bu mevzu hakkında Seâdet-i Ebediyye kitabında, şu bilgiler verilmektedir:
“Mikroplar, öteki hayvan ve bitkiler benzer biçimde canlı mahluklar olup, insanlara zararı olan yada yararlı olmak gayesinde değildir. Bunların gayesi, her canlıda olduğu benzer biçimde, yaşamak arzusudur. Birçok insan, mikrop diyince, yanlış olarak, insana düşman olan yaratık zanneder. Hâlbuki Allahü teâlâ, oldukca şeyleri yaratmasına, mikropları sebep ve araç kılmıştır. Cenâb-ı Hakkın iradesi, dilemesi ile, çeşitli işlerin yapılmasında vazife görüyorlarsa da, umumi olarak zararsız, yararlı ve zararı olan olmak suretiyle üç sınıftırlar. Yüzde sekseninin insanlarla alakası yoktur. Yüzde iki kadarı, faydalıdır. Sözgelişi, bizlere, peynir, sirke, hamur harcı, maya ve saire yaparlar. Bir kısmı ile de, birlikte yaşamaktayız. Her nefeste, binlercesi içimize girer. Cilt, ağız, burun, solunum yolları, mide, bağırsak ve saire yerlerimiz bunlarla doludur. Yalnız ağzımızda, elli çeşit mikrop iş koşturmacasındadır. İnce bağırsaklarda da, çeşitli ihtisaslara malik olan yirmibeş türlü mikrop çeşidi vardır. İnsan, bu işçilerinin yevmiyesini besin olarak verip, güç sindirim olan gıdaların hazmını bunlara yaptırır.
Her insanda mevcut bu mikroplar, zararı olan değildir. Dışarıdan bedenimize zararı olan mikrop da girmektedir. Hiçbir gün yoktur ki, çoğumuz verem mikrobu yutmamış olalım. Süt ineklerinin yarıdan fazlası tüberkülozdur. Pastörize edilmeyen her sütte verem mikrobu üç bine kadar çıkmış olduğu ender değildir. Derhal her tereyağının yüz gramında, binlerce verem mikrobu vardır. Öldüğü vakit vücudunda verem hastalığı başlamamış insan, yok gibidir. Tüberkülozdan bademcikleri şişmemiş çocuk azdır. Öteki hastalık mikropları da, her yerde mevcuttur. Her insanın ağız ve burnunda difteri ve grip mikropları yaşamaktadır. Hâlbuki üzerimizi saran bu düşmanlardan zarar görmüyoruz.
Bizi zararı olan mikroplardan korumuş olan üçüncü ve en önemli araç, içimizdeki sadık arkadaşlarımız olan mikropların, yabancı mikropları istememeleridir. Bunlar, yerlerini yabancı mikroplara bırakmak istemez. Demek ki, hastalığın insana geçmesi muhakkak, kati olmuyor. Hadîs-i şerifte de bu şekilde buyurulmuştur.”
Bir önceki yazımız olan İnsan acizliğini idrak etmeli başlıklı makalemizde acizli, etmeli ve idrak hakkında bilgiler verilmektedir.