Risale-i Nur eserlerinde geçen “Her şeyin dışına mülk, içine ise melekût denir.” ibaresinden öğrendiğimize göre, şu görünen şehadet âlemi, aynı zamanda mülk âlemidir. Görünmeyen emir âlemi, melâike âlemi, âhiret âlemi gibi bütün âlemler de melekût ile ifade edilirler.
Bazı âlimlerimiz insan bedeninin mülk, ruhunun ise melekût olduğunu ifade ederken, diğer bir kısmı bedenin görünmeyen kısımlarını da gayb, dolayısıyla melekût olarak kabul ederler.
Buna göre,
“Her şeyin melekûtu Onun elindedir…”(Müminün, 23/88; Yasin, 36/83)
mealindeki âyet-i kerimeyi iki şekilde anlayabiliyoruz:
Birincisi; her şeyi idare eden görünmez kanunlar, sistemler, emirler hep Allah’ın kudretindedir ve Onun takdiriyle vazife görürler. Bedeni idare eden ruh gibi.
İkincisi; hiçbir mahlûk kendi iç cihetine el ulaştıramaz, güç yetiremez. Bizim içimizi de hayvanın içini de ağacın içini de denizin içini de hep Allah idare etmektedir…
Bir önceki yazımız olan Allah'ın her yerde olduğunu nasıl anlayabiliriz? başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.