Arap ve İbrani dillerinin temel bir özelliği olan sembolik deyimleri bilmeyen bazı kimseler, Kur’an’da geçen bir kısım ifadelerden yola çıkarak Allah’a mekân isnat etmeye kalkışmışlardır. Söz konusu iddialarına delil olarak sundukları Kur’an ayetlerine kısaca göz atalım:
“Yüceler yücesi olan Allah’ın, sizi yerin dibine geçirmesinden emin mi oldunuz? O zaman bir de bakarsınız yer çalkalanıp duruyor. Yahut O’nun size taş yağdıran bir kasırga göndermesinden emin mi oldunuz? Fakat bu tehdidimin ne demek olduğunu yakında öğrenirsiniz!” (Mülk, 67/16 ve 17)
Ayette geçen “men fissemai” ifadesinden müfessirler farklı anlamlar çıkarmıştır. Fahruddin Razi bu manaları şöyle açıklamıştır:
Razi, Allah’ın semadan rahmetinin tecellisi olan suyu göndermesi gibi, pek çok kavimleri de semadan gelen musibetlerle helak ettiğini örnek vererek ayeti şöyle açıklar:
“Allah’ın, gökten gelecek bir azabı ile sizi yere geçirivermeyeceğinden emin mi oldunuz?”
Yine Razi aynı ayet için yaptığı diğer bir yorumunda ise bu ifadenin “Yüceler Yücesi” manasında da kullanılabileceğine dikkat çekerek ayeti şu şekilde yorumlamıştır:
“Yüceler Yücesi olan Allah’ın sizi yere geçirivermeyeceğinden emin mi oldunuz?”
Diğer bir yorumunda ise, semavat tabakalarında bulunan ve azap meleği olan Cebrail (as)’ın kastedilebileceği kanaatine göre “Allah’ın semavatda bulunan azab meleği Cebrail’in (as) sizi yere geçirivermeyeceğinden emin mi oldunuz?” manalarına yer vermektedir. (1)
“Onlar istiyorlar ki; Allah ve melekler beyaz buluttan gölgeler içinde gelsin de helaklerine dair emir tamam olsun. Hâlbuki bütün işlerin dönüşü Allah’ adır.” (Bakara, 2/210)
Bu ayetteki “Allah’ın gelmesi” deyimi, bütün İslâm düşünürlerince “Allah’ın azabının gelmesi” manasını taşımaktadır.
Bu mana, Nahl sûresi’nin şu iki ayetinde açıkça görülmektedir:
“Onlardan öncekiler de peygamberlerine karşı hileler kurmuşlardı. Derken, Allah’ın emri, onların binalarına temellerinden erişti de tavanları tepelerine göçtü. Böylece azap, onlara hiç farkına varmadıkları bir taraftan geliverdi.” (Nahl, 16/26)
“O kâfirler, kendilerine ölüm meleklerinin gelmesinden yahut Rabbinin azap emrinin erişmesinden başka bir şey mi bekliyorlar?”(Nahl, 16/33)
Görüldüğü gibi, mekândan münezzeh olan Allah’a mekân isnat etmenin, ayet ifadeleriyle bağdaşır bir tarafı yoktur.
(1) Fahruddin Er-Râzi, Tefsir-i Kebir Mefâtihu’l-Gayb, Akçağ Yayınları: 22/21-22: Bkz. İmam Kurtubi, el-Camiu li-Ahkami’l-Kur’an, Buruç Yayınları: 17/513-515.
Bir önceki yazımız olan Bismillah ve "B" harfinin sırrı nedir? başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.