Helâk olan eski kavimler için:
“Onlar günah ve isyanda sınırı aştıkları için gayretullaha dokundu. Allah da onları helâk etti.” denilir. Ancak Allah’ın gayreti, insanların gayretine asla benzemez. Cenâb-ı Hakk’ın yüce zâtına yakışır ve kutsiyetine lâyık bir gayreti vardır. Onun bu yüce gayreti, çoğu kez, günah ve isyanda sınırı aşanları cezalandırma şeklinde tecellî eder.
Gayret sahibi bir mü’min de, dine aykırı ve zararlı durumlar, hâdiseler ve tecavüzler karşısında lâkayd ve duygusuz kalamaz, müteessir olur, hamiyeti galeyana gelir. Nitekim Kur’an (Fetih, 48/29) âyetinde sahabelerin yüksek meziyetlerini beyan ederken, “küffar üzerinde çetin ve metin” olduklarını kaydeder.
Buhari’nin 67. Kitabü’n-Nikah l07. babından alınan bir hadis-i şerifte şöyle buyurulur:
“Allah Teala, mü’minler hakkında gayret ve hamiyet gösterir (hayır ve saadet diler). Ve Allah’ın gayreti, haram kıldığı fena şeyleri (günahları) mü’minin işlememesi içindir.”
Allah Teala’ya nisbet olunan gayretle, insanlardaki gayret hiçbir cihetle birbirine benzemez. Allah’ın gayretinden, kullarına merhameti, hayır ve saadet dilemesi anlaşılır.
Bir önceki yazımız olan Allah ve Peygamber sevgimi, içimde nasıl büyütebilirim? başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.