“Allah” kelimesinin kökenini araştıran dil bilimcileri, bu konuda birçok beyanlarda bulunmuşlarsa da en kuvvetli görüş; bu kelimenin Arapça olup herhangi bir kelimeden türetilmeden aynen kullanıldığı ve has bir isim olduğudur.
Kelimenin herhangi bir kökten türemiş olmayıp, sözlük manası taşımadığı ve gerçek mâbudun özel adını teşkil ettiği, yahut sözlükte bir anlamı olsa bile gerçek mâbuda ad olunca bu anlamı kaybettiği ekseriyetle benimsenmektedir. Hatta bazı alimlere göre Allah, beşeriyet tarihinde her dönemdeki insanlara bu adı ilham ederek onların bu ismi kullanmalarına imkan vermiştir.
Allah ismi, sübhani isimlerin en hususi olanıdır. Rahmân, Rahîm, Rezzâk, vs. gibi isimlerinin manalarında bulunan özellikler “kısmen de olsa” insanlarda bulunduğu için, Allah ismi kadar hususilik taşımazlar. Bilindiği üzere hiçbir fert, bu yüce ismi ne hakikaten, ne de mecazen Cenab-ı Hakk’tan başka hiçbir mevcuda izafe etmemiştir. Hiçbir insanın Cenab-ı Hakk’ın bu mukaddes ismiyle başkasına hitap ettiği, bir kimseye ad verdiği beşer tarihinde duyulmamıştır. Allah ismi ibadette, rububiyette iştirâki redde delâlet eden yegane isimdir.
Allah ismi celili, Cenab-ı Hakk’ın diğer bütün isimlerinin manasını kendinde bulundurmaktadır.
Bir önceki yazımız olan “Görmediğime inanmam” diyen kişilerle karşılaşıyoruz. Bu insanlara, bu düşüncelerini bırakmaları için ne yapabiliriz? başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.