a. “Bâkî kalan ancak sensin, ey Bâkî” anlamındaki “Ya Bâkî Ente’l-Bâkî” duasıyla, -fanilerden bakiye yüzü çevirmek için- İslam’ın emir ve yasaklarına riayet etmek ve bunu sürekli bir hayat arkadaşı olarak görmek gerekir.
İki sevgili arasında gel-gitler çizen bir kimsenin her şeyden önce yapması gereken iş, birinin üstünlüğünü ortaya koyan nedenleri araştırması lazımdır. Bu pencereden konuya baktığımız zaman; fani olan dünya sevgilisi ile, baki olan Allah sevgilisi arasındaki farkı fark etmek gerekir. Bu da sağlam iman ve marifetullah ile mümkündür. Allah’ı hakiki tanıyan, bütün kemal ve cemal sıfatlarının sahibi, bütün nimetlerin maliki, ebedi cennet yurdunun sahibi, kendisinin yaratıcısı ve rabbi o olduğuna iman eden kimsenin Allah’ın sevgisini her şeyden daha üstün tutması çok kolaylaşacaktır.
Bilindiği üzere, Allah adına sevilen, Allah’ı sevmeye, ahireti sevmeye vesile olan bütün sevgiler meşru ve helal sevgilerdir. Allah’ın sevgisine zıt olan sevgiler, Allah’ın ve ahiretin sevgisine engel olan sevgilerdir.
Bu sebeple, dünyanın -Allah’ın mektubu, ahiretin tarlası olması yönüyle- sevilmesi meşru bir sevgidir. Fakat, Allah’ın ve ahiretin sevgisine engel olan ve dünyanın fani olan yüzünü sevmek gayr-ı meşru bir sevgidir.
Fani mahbupların kalbin alakasına değmeyecek kadar geçici olduğunu zihne yerleştirmek için, sık sık -lezzetleri yıkan ve acılaştıran- ölümü hatırlamak şarttır.
b. “Ya Bâkî Ente’l-Bâkî, Ya Bâkî Ente’l-Bâkî“ zikri iki defa söylenir. Bu duanın ikişer defa tekrarlanmasının hikmeti, önce -mecazi mahbup olan- dünyanın fani yüzünü göstermek ve ondan yüz çevirmek, sonra da bunun yerine -hakiki mahbup olan- Allah’ın sonsuz rahmetine sığınmak ve yüzünü o bâki dergaha çevirmektir.
Bu nedenle, duayı okurken birinci defasında “Ya Bâkî Ente’l-Bâkî”nin ENTE kelimesine vurgu yapmak uygun olur. Bu vurguda “Allah’ım! Baki yalnız sensin” manası vardır. Bu ise, Ondan başka herşeyin fani olduğunu akla getirir ki, insan dahil her şey üstündeki fanilik damgasını okumakla, ölüm yarasını deşmiş olur. Bu da masiva olan mecazi ve de fani sevgililerin gerçekte beş paraya değmediğini hissettir.
Buna mükabi, ikinci defa “Ya Bâkî Ente’l-Bâkî“deki son kelime olan BÂKÎ’yi vurgulayarak, her şeyin fani olmasına karşılık Allah’ın baki olduğunu düşünüp, bir ümit kapısı, bir merhamet kapısının varlığını görmektir. Madem sen bakisin, varsın herşey fani olsun. Çünkü, senin bir teveccühün dünyaya bedeldir. Çünkü, madem sen bakisin, elbette ki saltanatının da -senin beka vermenle ve bedi var etmenle- baki olması gerekir. Öyleysae beni de bakileştirir ve baki bir diyara yerleştirirsin” diyerek fanilik yarasına beka merhemini sürer. (bk. Nursi, Lem’alar, Üçüncü Lem’a)
Bir önceki yazımız olan Allah'ın Varlığını Nasıl İspatlarız? Allah Var Mıdır? başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.