Dini sözlük terimlerinde “Muharrem” kelimesi birçok farklı sıfata eren güzelliklerin tabir edildiği bir belirgidir. Birçok farklı mana unsuru taşıyan “Muharrem” kelimesi hürmetli, kıymetli, pek ziyade ve güzel nur sıfatlarını taşımaktadır. Dinimiz İslâm’da Muharrem ayı olarak geçen ve Hicri yılın başlangıcı olarak ta bilinen bu ay çerçevesinde birçok farklı Allah nimeti peygamberlere ve insanlara şifa ve nur vermiştir. Yüce Rabbimiz Allah’u Teala’nın katında “Eşhuru-Hurum” yani haram olarak geçmekte olan aylardan biri olmaktadır. Bu belirgi üzerine Muharrem ayının diğer özellikleri arasında ise az evvelde bahsettiğimiz üzere “Hicri Yılbaşı” gününün başlangıcı olmasıdır. Bu duruma dayalı olarak Muharrem ayı Hicri takvimine hitaben yılın ilk ayı olarak geçmektedir. Bu konuya dayalı olarak İslâm dinimizde önemli bir yere sahip olan Hicri yılbaşının tüm Müslümanlar tarafından bilinmesi gerekilen bilgiler olmaktadır. Zira Muharrem ayının belirgisi olan Hicri yılbaşının dinimizde önemi oldukça büyük bir hat tutmaktadır.
MUHARREM AYINDA TUTULAN ORUCUN SEVABI
Muharrem ayı çerçevesinde tutulan orucun fazileti, Ramazan ayından tutulan oruçtan sonraki en faziletli oruç olmaktadır. Birçok dini kaynakta da yer alan Muharrem ayında oruç tutmanın sevabı ve benzeri sorulara cevapların yer aldığı bilgilerde bu ay çerçevesinde tutulan oruç gününün Ramazan ayında bir sonraki en değerli oruç ayına tekabül ettiği belirtilmektedir. Buna hitaben Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed(S.A.V) Hadis-i Şeriflerinde Muharrem ayında tutulan oruç üzerine şöyle buyurmuştur;
- Muharrem ayında tutulan oruç, Ramazan ayından sonra tutulan en faziletli oruçtur. Namazda ise kılınan gece namazı, farzlardan sonraki en faziletli namazdır. (Hadis-i şerif-Et-Tergib vet-Terhib)
- Kim ki arefe günü oruç tutarsa, tuttuğu oruç kefaret olarak 2 senelik günahının yerini almaktadır. Ve, kim Muharrem ayı içerisinde bir günlük oruç tutar ise, tuttuğu bu oruç kendisinin tuttuğu oruç sayesinde 30 günün sevabına eşittir. (Hadis-i şerif-Taberani)
KIYMETLİ DÖRT HARAM AYLARDAN “MUHARREM”
İslam dininin kutsal kitabı Kuran-ı Kerim’de, Muharrem ayı kıymeti yüksek dört haram aydan biri olmaktadır. Muharrem ayı içerisinde barındırmakta olduğu Aşure günü oldukça kıymetli ve değerli bir günü temsil etmektedir. Rabbimiz Aşure gününde birçok kulunun günahlarını affetmiş, birçok kulunun duasını Aşure gününün hürmetine kabul etmiş ve halen tüm kullarının bugün çerçevesinde dualarını kabul etmeye devam etmektedir. Dinimiz kapsamında oldukça önemli olan Aşure günü, Yüce Rabbimizin en sevdiği ve en değer verdiği günler arasında yer almaktadır.
İslam dininden hemen evvelinde, yani İslamiyet’in ilk senelerinde Zilkade, Receb, Muharrem ve Zilhicce aylarında harp etmek haram kılınmıştı. Fakat İslam dininden evvel Arapların sapık düşünceleri ve görüşleri doğrultusunda bu haram aylardan Muharrem ve Recep aylarının yerlerini değiştirerek harbe çıkabilmek için ay tarihlerinin zaman dilini kendilerine göre değiştirmekteydiler. Buna hitaben Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed(S.A.V) hicretin on sene sonrasında Müslüman müminleri ile birlikte veda haccı yaptığı sırada inananlara şöyle buyurmuştur;
“Ey Eshabım! Hac vazifemizi tam tarihinde yapmaktayız. Nasıl Allah-u Teala zaman çerçevesini yaratmıştır, ayların kendi zamanlarını da kendileri için yaratmıştır.” Diye buyurmuştur. (Ali Cürcani)
MUHARREM AYI VE AŞURE GÜNÜ BAĞLACI
Asıl olarak “Aşara” olarak adlandırılan Aşure ayı, Muharrem gününün 10. Gününe denk gelen İslam’ın en değerli günleri arasında yer almaktadır. Aşure’nin bir diğer manası da “onuncu” anlamına denk gelmesidir. Her Muharrem ayının 10. Gününe denk gelen Aşure gününün birçok hadiseler üzerine vukuların bulunması ve Rabbimizin Aşure günü çerçevesinde özelliklede Peygamberlere, evrene ve birçok İslami konu üzerine sunmuş olduğu şifa, bereket ve oluşumlar bunun en büyük göstergesidir. Bu şifa, bereket ve oluşumlara şöyle bir özet geçebiliriz.
- Musa’nın Firavundan kurtulmasını ele alan Aşure gününde, aynı zaman’da Firavun’un helak olduğu güne denk gelmiştir.
- Adem’in tövbesi Aşure gününde kabul edilmiştir.
- İsa Aşure gününde doğmuş ve o gün göğe ermiştir.
- Davud’un tövbesi Aşure günü kabul edilmiştir.
- Yusuf Aşure günü kuyudan kurtarılmış ve babası Hz. Yakub’un gözleri o gün yani Aşure günü görmeye başlamıştır.
- Nuh(a.s)’un gemisi Aşure günü Cudi dağlarının üzerinde durmuştur ve tufandan kurtulmuştur.
Bir önceki yazımız olan İslamda Kadın ve Erkek Ayrımı başlıklı makalemizde dinimizde erkek, dinimizde kadın ve dinimizde kadın ve erkek ayrımı hakkında bilgiler verilmektedir.