Mana’yı bilmekten öte anlamak gerek;
Sahilde bir banka oturmuş denizi seyrediyor. Hırçın bu gün, dalgaları kayaları dövüyor. Rengi grileşmiş. Öfkesini dışa vuruyor.
Tıpkı kendi ruh hali gibi.
Çok kızgın. Hayatla kavgalı son zamanlarda. Sevgilisi terk etmiş, işinden kovulmuş, tüm bunlar yetmezmiş gibi ailesiyle arası açılmış.
Neden ben diyor, neden hep bana?
Oysa birkaç yıl öncesine kadar her şey ne kadar da yolundaydı. Suç kimdeydi, sevgilisinde mi? Patronunda mı? Ailesinde mi? Yok yok tüm suçlu hayat işte, bariz belli değil mi? Ne varsa kararlı almaya elinden.
Ölmek!
Ölüm nasılda güzel geliyor kulağına. Ah cesaret! Birkaç saniyelik cesaret ve her şey düzelecek…
Düzelecek?
Damlalar süzülü veriyor yanaklarına, ordan boynuna.
Ağlamak güzeldir diyor tıpkı şarkıda bahsedildiği gibi. Bu gece sarhoş olmalıyım diyor, yine bir şarkı aklında. Ölmeliyim evet diyor, şarkının melodileri uçuşuyor gökyüzüne.
Derken bir miyavlama sesi, bacaklarının arasında. Titriyor, üşümüş belli. O da benim gibi yalnız diyor. Hiç yapmadığı şeyi yapıyor (oysa hayvanlara dokunmaz, uzaktan sevmeyi yeğler) Elleriyle tutuyor minik kediyi, okşuyor, seviyor, seviyor.
Gel bakalım minik şey, senin de mi kimsen yok? Dur bakalım, ben ne güne duruyorum. Şimdi seninle bize gidelim. Karnını doyuralım, bıcı bıcı yaptıralım sana. Yoksa ikimizde yok olacağız bu kötü dünyanın adaletsizliğinde.
Ne dersin küçük pisicik?
Miyav diyor, öyle tatlı, öyle samimi, öyle sıcak sesler çıkarıyor ki, yeniden başlamamak için bir neden bırakmıyor hayata.
Küçük kedi kucağında, yüzünde bir gülümseme, yüreğinde ferahlıkla eve doğru yürüyor kadın.
Artık manayı anlamış. Yaşamak için bir neden aramamalı. O nedenin bizzat kendisi insan.
Huzur elinizi koyduğunuz sol yanınızda.
Sakın oraya dokunmadan bir karar vermeyin.
En kıymetli hazinenizdir sizin, YÜREĞİNİZ!
Bir önceki yazımız olan VESVESEDEN KURTULMAK İÇİN NELER YAPILMALI? başlıklı makalemizde iman gücü, korunmanın yolları ve şeytan hakkında bilgiler verilmektedir.