İnsan ruhunun sıkılması zaman zaman hepimizin başına geliyor. Sebebini bilmediğimiz, geçmesi için türlü türlü aktiviteler uğraşlar bulduğumuz fakat bir türlü üstesinden gelemediğimiz bir sıkıntı. Hayatımızda ne kadar mekân, insan, kıyafet değişikliği yaparsak yapalım geçmediği de olabiliyor. İşte bu sıkıntı aslında madden değil de ruhen olduğu için sebebini bilmiyoruz ve çare bulamıyoruz. Zaten durumu bu kadar sıkıntılı ve içinden çıkılmaz hale getiren şey bu oluyor. En sonunda sadece kendimizle baş başa kalarak zaman geçirip sıkıntımızın geçmesini bekliyoruz. Kendimizi kimi zaman günlerce odamıza kapatıyoruz yada günlerce yatağımızdan çıkmıyoruz. Kimseyle konuşmuyor insanlarla iletişime geçmek istemiyoruz. Tıp dilinde de bu evrelere depresyon, bunalım gibi isimler veriliyor ve bu dönemi geçiren insanlar büyük sorunlar yaşıyor.
İnsanın ruhunun sıkılması bir nebzede hayatımızın amaçsız bir şekilde devam etmesi olabiliyor. Süregelen yaşantımızda sürekli bir işimiz yada uğraşımız olmadığında insan tembelleşebiliyor yada tam tersi hayatımızdaki uğraşlar çok az ve az olan aktivitelerin çok tekrar edilmesi ve hayatın çok sıradan bir hal alması da bu bunalımlara sebep olabiliyor. Hatta daha kötüsü bu tembelleşmek alışkanlık halini alıp ileri derece üşengeçlik hali olabiliyor. Aslında insanın önem verdiği bir hedefi olsa, hayatını bu hedefe ve amaçlarına göre yönlendirse ve bazen de kendini mutlu edecek kadar zaman ayırsa bu durum yaşanmayabilir. İşte bu durumda insan ruhunun sıkıntısını yaşayacak kadar yada bu sıkıntıyı fark edecek kadar vakit bulamıyor. Çünkü insan kendine bir uğraşı bulduğu zaman vaktini, fikrini, zihnini kısaca tüm potansiyelini ona ayırıyor. Ruhunun sıkıntısı olsa bile onu irdeleyip daha çok gün yüzüne çıkartmaya vakit bulamıyor. Örneğin ruhunun sıkıldığını hisseden bir kişi durgun, hayatta her şeyden sıkılan ve tutuk bir tavır sergiler. Her duruma karşı ümitsiz olur yaşam sevincini kaybeder. Bu durumda insan kendini meşgul edecek hiçbir şey bulamasa bile manevi olarak kendini rahatlatması için Allah’a sığınmalı ve ondan yardım istemelidir. İnsan ruhunun sıkılması belli bir sebepten ise o konuda Allah’ın emirlerine ve isteklerine uyarak hareket edilmelidir. Kişi iç muhasebesini yaparken Allah ‘ın emirlerine ve kurallarına göre karar vermelidir.
İnsanoğlunun fıtratında tapınma ihtiyacı, inanma ve güven duyma içgüdüsü vardır. İnsan kendini boşlukta hissettiği anlarda ve ruhunun daraldığı zamanlarda Allah’a güvenmeli ona sığınmalı ve kendini ona teslim etmelidir. Dini görevlerini yerine getirerek zamanı değerlendirmeli ve Allah’a ibadet etmeye daha çok vakit ayırmalıdır. Böylece hem fıtratındaki en büyük temel ihtiyacını gidermiş olur hem de yaratanına bol bol ibadet ederek teşekkür etmiş olur. İnsanın kendi muhasebesini yaparken Allah’ın ölçülerine göre hesap yapar. Ve bu bunalımlı haldeyken en doğru kararları bu şekilde vermiş olur. Nitekim insan bu bunalımlı haldeyken sağlıklı kararlar alamaz ve kendine doğru cevapları veremeyebilir.
Bir önceki yazımız olan Muta nikâhı Nedir? başlıklı makalemizde Muta, Muta nikâhı ve nikah hakkında bilgiler verilmektedir.