Cennetin Bahçesi

Allah tüm evreni, kâinatı, dünyayı yani her şeyi yaratmadan önce doğmuş ve doğacak olan tüm ruhları yaratmıştır. Kâlû-belâ, aslında evren daha yaratılma aşamasındayken ruhlarla Allah arasında yapılan bir sözleşme gibidir. Allah dünya ve kâinatı yaratma sürecindeyken tüm ruhları bir araya toplamış ve hepsine şöyle sormuştur. ”Ben değil miyim sizin rabbiniz (e lestu birabbikum)?”. Ruhlarda ”Evet, şahidiz(Kâlû-bela, şehidina).” diye cevap vermiştir. Ve böylece daha insanoğlu yaratılmamışken Allah’a inanma ve ona kul olma sözü vermiştir. Yani insanoğlu bu sözü verdikten sonra artık dünyadaki yaşamında Allah’ın varlığını yok sayamaz, şirk edemezdir. Dünyadaki yaptığı yanlışlar için ”Haberim yoktu” diyemezdir. İlk insan Âdem’den kıyamete kadar tüm insan ruhları bu sözü vermiş ve kabul etmiştir. Ayrıca tüm ruhların toplanması, ruhlar meclisinin kurulmasına da bezm-i elest adı verilir.
Bundan sonra Allah insanların sözlerinde ne derece samimi olduğunu ve kimin sözünde durup durmayacağını görmek için dünyayı yaratmıştır. Ve dünya ruhlar için bir imtihan yeri olarak var olmuştur. Her bir ruh ayrı bir bedenle ayrı bir zamanda dünyaya imtihanını tamamlamak için gönderilmiştir. Böylece insana dünyaya geldiğinde iki seçenek kalmıştır. Dünyadaki yaşamında ya Allah’a inanıp onun emirlerine uyup söz verdiği gibi kulluk edecekti yâda Allah’a verdiği sözü es geçip şeytana uyup Allah’a şirk ederek dünyadaki zamanını geçirecekti. Kâlû-bela ‘da verdiği sözü yerine getiren, dünyadaki yaşamını Allah’ın kurallarına uyarak sürdüren insanlar cennet ile mükâfatlandırılacaktı. Allah’a verdiği sözü dünyada es geçen, Allah’ın emir ve kurallarına uymadan onun varlığına inanmadan şeytana aldanan insanlar ise cehennem ile cezalandırılacaktı. Aslında tüm cennet, cehennem, günah, sevap, şeytan gibi olgular Kâlû-bela’da ki verilen sözden ve insanların dünyada imtihan edilmesinden kaynaklı var olmuş ve yaratılmıştır. Yani halk arasında da her şeyin başlangıcı anlamında kullanılan ” Kâlû-beladan beri” sözü doğrudur. Tüm evrenin, varlıkların görünür görünmez kâinatın başlangıcı aslında Kâlû-beladır. Evrenin, dünyanın var oluş sebebi, yapısı insanoğlunun imtihanına göre tasarlanmıştır.
Biz Müslümanlar Rabbimize hamt olsun ki dünyaya Müslüman olarak geldik ve Allah’a inanıyoruz . İrademizi ve aklımızı doğru şekilde kullanıyoruz. Günah ve sevap olgusunun farkında olup buna göre yaşıyoruz. İslam kurallarına uyarak nefsimizi ve irademizi Allah’ın istediği şekilde kullanıyoruz.

Bir önceki yazımız olan Hayalet var mıdır? başlıklı makalemizde biliçaltı, hayalet ve insan hakkında bilgiler verilmektedir.