CEVAP
Müctehid olmayan bir kimsenin, bir âyet-i kerimeye mânâ vermeye kalkması oldukca yanlıştır. Doğru mânâ verse bile hata etmiş olur. Günümüzde aslına bakarsan müctehid yoktur, fakat haddini bilmeyen müctehid taslağı çoktur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kur’anı kendi görüşüyle açıklayan, verdiği mânâ doğru olsa bile, muhakkak hata etmiştir.) [Nesai]
(Kur’ana ehliyeti olmadan mânâ veren, Cehennemde azap görecektir.) [Tirmizi]
(Kur’anı kendi görüşüne bakılırsa tefsir eden kâfir olur.) [M. Rabbani]
Kur’an-ı kerim ve hadis-i şerifi yanlış idrak etmek yada kuşku etmek imanı giderir. Bu inceliği iyi bilen Hazret-i Ebu Bekir, (Kur’anı kendi görüşümle tefsire kalkarsam, beni hangi yer taşır, hangi gök gölgeler) buyuruyor. (Şir’a)
Hazret-i Ebu Bekir, hem mutlak müctehid, hem de Peygamberlerden sonrasında tüm insanların üstünü bir zat iken, o bu şekilde söylerse, bizlerin ne anlatmaya hakkı olur?
Şefaat haktır:
Şefaatin hak bulunduğunu bildiren birçok âyet-i kerime vardır. Ehl-i bid’at, şu âyet-i kerimeden dolayı şefaatin hak olmadığını korumak için çaba sarfediyor:
(Tanrı’ın izni olmadan kim şefaat edebilir?) [Bekara 255]
Bid’at ehli olanlar, (Burada peygamberler yada şehitler şefaat eder denmiyor, o halde asla kimse şefaat edemez) diyorlar. Hâlbuki âyet-i kerime açık, (Tanrı’ın izni olmadan şefaat olmaz) buyuruluyor. Bu ifadeden, Allahü teâlâ izin verince, şefaat ehli olanların şefaat edeceği anlaşılır. Bir âyet-i kerime meali de şöyledir:
(Tüm şefaatler, Tanrı’ın iznine bağlıdır.) [Zümer 44]
Peygamber efendimiz, Allahü teâlâdan izin aldıktan sonrasında, yakınlarına ve imanı olan her insana şefaat edecektir. Yukarıdaki âyet-i kerimeleri açıklayan bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(İmanla ölen her insana şefaat edeceğim.) [Buhari, Müslim]
Şefaatle ilgili âyet ve hadisleri inkâr etmek, iyi mi düzgüsel karşılanır?
Tesettür farzdır:
Tesettürle ilgili bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(Mümin hanımefendilere söyle, gözlerini [yabancı erkeklere bakmaktan] sakınsınlar, ırzlarını korusunlar, [el, yüz gibi] görünen kısmı hariç, [Kolye, küpe, bilezik, kına, sürme gibi] ziynetlerini [ve ziynet taktıkları baş, kulak, kol ve ayaklarını] göstermesinler, başörtülerini yakalarına kadar [saç, kulak ve gerdanlarını] örtsünler!) [Nur 31] (Celaleyn, Medarik)
Peygamber efendimiz, Mecmaul-enhür’deki, (Kadının tüm bedeni avrettir) hadis-i şerifi ile bu âyet-i kerimeyi açıklıyor. Demek ki kadının tesettürü tüm vücudunu kapatmakla oluyor. Aişe validemizin bildirdiği başka bir hadis-i şerifte de, tesettür âyeti ulaşınca, ilk göçmen bayanlar emri geciktirmemek için derhal peştamallarını yırtıp başlarını örttükleri bildiriliyor. (Buhari, Nesai)
Tesettürle ilgili âyet ve hadisleri inkâr etmek iyi mi düzgüsel karşılanır?
Cennette Tanrı görülecektir:
Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Kıyamet günü ışıl ışıl parlayan yüzler [müminler], Rablerine bakacaklardır.) [Kıyamet 22, 23]
Bid’at ehli kimseler, (Âyette, bakacaklardır deniyor, göreceklerdir denmiyor) diyerek görmeyi inkâr ediyorlar. Peygamber efendimiz, bu âyet-i kerimenin açıklaması olarak, Kütüb-i sittenin hepsinde bulunan meşhur ve sahih bir hadis-i şerifte, ayın dolunay olduğu bir zamanda buyuruyor ki:
(Gökteki şu ayı iyi mi net görüyorsanız, [Cennette] Rabbinizi, bu şekilde açıkça görmüş olacaksınız.) [Buhari, Müslim, İbni Mace, Tirmizi, Ebu Davud, Nesai, İ. Ahmed, İbni Huzeyme, İbni Hibban]
Allahü teâlâyı görmekle ilgili âyet ve hadisleri inkâr etmek iyi mi düzgüsel karşılanır?
(Zırva tevil götürmez) atasözü sanki bu şekilde tevillere sapan bid’at ehli için açıklanmıştır.
Bir önceki yazımız olan Kur’ana mâna vermek başlıklı makalemizde vermek hakkında bilgiler verilmektedir.