CEVAP
Hakikat Kitabevi yayınlarından Her insana Lazım Olan İman ve Yanıt Veremedi şeklinde eserlerde Müslümanlığa ve Hristiyanlığa ilişkin oldukca data vardır. Müslümanlığı doğru olarak öğrenmek isteyen her insana bu kıymetli eserleri tavsiye ederiz. www.hakikatkitabevi.com adresinden okunabilir ve temin edilebilir.
Rabbimiz ilkin Âdem aleyhisselamı, sonrasında Havva validemizi yarattı. Bunların evlatları oldu. Bunlardan da çocuklar meydana geldi. Allahü teâlâ ara sıra Peygamberler gönderip insanları, doğru yola, Hak yola çağrı etti. Bu Peygamberlerin hepsi bir Tanrı’a inanmayı, öldükten sonrasında dirilmeyi, Cenneti, Cehennemi bildirdi. Şu demek oluyor ki tüm Peygamberler aynı imanı bildirdiler. Hazret-i Nuh, neyi bildirmişse Hazret-i İbrahim, Hazret-i Musa, Hazret-i İsa ve Peygamber efendimiz Hazret-i Muhammed de [aleyhimüsselam] aynı imanı bildirmiştir. Hepsinin gayesi de insanları dünya ve ahiret saadetine kavuşturmaktır.
Allahü teâlânın tüm Peygamberlere bildirdiği dinlerde ırk ve millet üstünlüğü yoktur. Allahü teâlâya ve tüm Peygamberlere inanan Müslüman zenci bir hizmetçi, Allahü teâlâya inanmayan beyaz bir kraldan üstündür. Tanrı’ı inkâr eden kral, sonsuz Cehennemde, inanan zenci hizmetçi ise, sonsuz Cennette kalacaktır.
Cennete girmek için imanlı şu demek oluyor ki Müslüman olmak şartı vardır. İman, Muhammed aleyhisselamın Allahü teâlâ tarafınca getirmiş olduğu buyruk ve yasaklara inanmak ve inandığını dil ile söylemek anlamına gelir.
Din, insanları seadet-i ebediyyeye götürmek için Allahü teâlâ tarafınca gösterilen yol anlamına gelir. Din adı altında insanların uydurmuş olduğu eğri yollara din denmez, dinsizlik ve kâfirlik denir.
Her din, kendisinden ilkin gelen dini nesh etmiş, değiştirmiştir. Son olarak gelen ve her dini değiştirmiş, daha doğrusu dinlerin hepsini kendinde toplamış olup, kıyamete kadar asla değişmeyecek olan din, Muhammed aleyhisselamın dinidir. Bugün, Allahü teâlânın sevilmiş olduğu, beğenmiş olduğu din de, bu ahkam ile kurulmuş olan İslam dinidir.
İslam dini, insanoğlunun hem ruhi, hem de maddi refahını temin edecek bir terbiye getirmiştir. Bu mukaddes din, yalnız, fert ile Tanrı içinde bağlantı kurmakla kalmayıp, fertlerin birbirlerine, hatta insanlık camiasına karşı haklarını ve vazifelerini şümullü olarak tanzim eder, hep ileriyi gösterir, ileriyi ister ve ilericidir. İlericiliğin ve dinamizmin mümessilidir. Bu din, insan ruhunu ve tüm insanlığı, saadete kavuşturacak prensiplerden ibarettir. İslamiyet’te sınıflaşma yoktur. Hepimiz aynı haklara, aynı itibarlara haizdir. Ferdin, belirli bir topluluğun, hatta yalnız Müslümanların değil, tüm insanlığın, hür ve çağdaş bir yaşam seviyesine ulaşmasını emretmekte, bunun için de, toplumsal adaleti esas tutmaktadır.
İslam dini, ırk, milliyet, siyasal inanç, lisan ve öğrenim seviyesi ayırt etmeksizin, her insanoğlunun onur ve itibarına saygı etmiş olduğu için, yabancılar içinde Müslümanlık yayılmaktadır.
Yabancıların Müslüman olma sebepleri
Sual: Dinimizin öteki dinlerden farkı nedir? Yabancıların Müslüman olmalarına sebep olan şeyler nedir? İslamiyet’i kabul edenler genel olarak dinimiz hakkında ne diyorlar?
CEVAP
Birçok dış ilişkiler uzmanı, devlet, ilim ve fen, hatta din adamlarının Müslüman oluşları, İslamiyet’in ebatlarına fanatik kaldıklarındandır. Misyonerler, milyarlar harcayarak Hristiyanlık propagandası yapıyorlar. Oysa propagandasız birçok yabancı, İslam’ı seçmiştir.
İslamiyet ilim ve akıl dinidir. Dinlerini değiştirip Müslüman olan insanların bir çok, ilim adamı ve araştırmacıdır. İslam’ı inceledikten sonrasında Müslüman olmuşlardır.
Bu sebeplerin birkaçı şu şekilde:
1- İslam’da tek ilah vardır. Hristiyanlıktaki üç tanrı inancı, ilim sahiplerince saçma görülmüştür.
2- İslam, yalnız ahiret saadetini değil, dünyada da mutlu hayata devam etmenin yollarını bildirmiştir.
3- İslam’da, her çocuk günahsız doğar. Hristiyanlıkta ise, günahkâr doğar. Bu da, akla, ilme, aykırıdır.
4- İslam’da, ibadetlerin mabedde yapılmış şartı yoktur. Her yerde yakarma edilebilir. Hristiyanlar, kilisede putu, papazı aracı yaparak yakarma eder.
5- İslam’da günahları yalnız Tanrı affeder. Hristiyanlıkta, güya papazın, günahları affetme ve dinden çıkarma şu demek oluyor ki aforoz etme şeklinde yetkisi vardır.
6- Yahudi kendini asil bilir. Hristiyan ise, zenciyi aşağı görür. İslam’da ise ırk, renk ve dil ayrımı yoktur.
7- İslam’da tüm Peygamberler beşer, şu demek oluyor ki insandır. Sadece seçilmiş, günahsız insandır. Asla kimse, diğerlerinin günahını çekmez. Hristiyanlıkta, Hazret-i İsa Oğul tanrıdır, günahkârların affolması için çarmıhta ölmüştür. Bu da akla ve ilme aykırıdır.
8- İslam’da hurafe yoktur. Öteki dinlerde ateşe, güneşe, taşa, heykele tapılır.
9- İslam’da, (Dinde zorlama yoktur) düsturu vardır. Asla kimse dine girmeye zorlanmaz. Hristiyanların dine sokmak için yaptıkları işkenceler ve mezhep kavgaları meşhurdur.
10- İslam, iç temizliği yanında, dış temizliğe de oldukca ehemmiyet verir. Meşhur Versay Sarayında senelerce bir wc yoktu.
11- İslam, sömürüyü reddeder. Bunun için kapitalizmi, komünizmi kabul etmez. İslam hariç, hiçbir dinin iktisat sistemi yoktur. Bugün Hristiyan ülkelerde kapitalizm hakimdir.
12- Müslümanların geri kalışları sebebi, dinlerinin icaplarına uymamalarındandır. Hristiyanların maddi refaha kavuşmaları ise, dinlerinden uzak kalmalarındandır. Müslümanlıkta bilgisiz olan dinden çıkar, Hristiyanlıkta ise, âlim olan Hristiyanlığı bırakır.
13- İslam’da, alkol, uyuşturucu ve kumar haramdır. Zinanın cezası ise, ağır olduğundan, fuhuş yaygınlaşamaz. Hristiyan Batı, fuhuş bataklığı içindedir.
14- İslam, en yeni ve son olarak dindir. Kur’an-ı kerim, günümüze kadar asla bozulmadan, bir kelimesi bile değişmeden gelmiştir. Oysa İncillerin birbirini tutmadığını hepimiz bilir.
15- İslam, bayanlara oldukca kıymet vermiş, onlara en büyük hakları tanımış, (Aden anaların ayağı altındadır) buyurmuştur. Öteki dinlerde bu tarz bir olay yoktur.
16- İslam dini, bir milletin, bir ırkın değil, tüm insanlığındır. Allahü teâlâ, Rabbülâlemin’dir, şu demek oluyor ki tüm âlemlerin Rabbidir.
17- İslam’da, tüm Müslümanlar kardeştir. Tanrı huzurunda hepimiz eşittir. Namaz kılarken; komutan ile er, varlıklı ile yoksul, beyaz ile zenci Müslüman yan yana durup beraber secde ederler.
18- İslam’daki yakarma saatleri belirli olduğundan, Müslümanların hayatları tertipli ve intizamlıdır. Bunun için, gerçek Müslüman, bir asker şeklinde disiplinlidir. Yılda bir ay tutulan oruç, iradenin kuvvetlenmesini sağlar ve nefse hakim olmayı öğretir.
19- İnsanların öldükten sonrasında ne olacaklarını, ahiret yaşamını, hallerini hiçbir Hristiyan din adamı izah edemez. Bazı papazlar, Hazret-i İsa’nın gökte krallık kuracağından bahseder. Oysa ahiret yaşamını, Cenneti ve Cehennemi, en güzel ve en mufassal şekilde izah eden din, İslamiyet’tir.
20- İslamiyet’te her şey açıktır. Öteki dinlerde olduğu şeklinde (sır) kabul edilen akideler yoktur.
21- İslamiyet, tutumsal bakımdan paracı ve komünist düşünceleri reddeder. Fakiri korumuş, zengini de kötülememiştir. Zenginlerin, fakirlere zekat ve sadaka vermesini emretmiştir. Ek olarak dünyadaki çeşitli millet ve ırklara mensup Müslümanları bir araya getirerek Hac şeklinde, dünyada en muhteşem toplumsal nizamı atama etmiştir.
22- İslamiyet, temizliğe oldukca ehemmiyet veren bir dindir. İbadete başlamadan ilkin, vücut temizliğini emreden yegane din, İslamiyet’tir. Öteki dinlerde bu tarz bir olay yoktur. İslamiyet’te, ibadetler kısa olduğundan, bunlar günlük yaşam üstünde aksi bir etki yapmaz.
23- Hristiyanların hiçbir vakit yapmadığı hilm, yardım ve acıma şeklinde iyi huylar, yalnız Müslümanlıkta vardır. [İslamiyet’ten uzak yetişen gençler, beraber yemek yedikleri zaman, Alman usulü olsun, herkes kendi yediğini versin derler.]
24- İslamiyet, fakirlere, kimsesizlere, misafirlere ve hangi dinden olursa olsun, yabancılara yardım etmeyi hatta hayvanlara iyilik etmeyi emreden tek dindir.
25- İslamiyet, ruh ve gövde temizliğidir. Bu ikisini eşit meblağ. İslamiyet’te, sevgi, güler yüz, tatlı söz, dürüstlük ve iyilik etmek vardır.
26- İslamiyet, insanları, çalışmaya, yararlı şeyleri öğrenmeye, ilkin kendi aklı ve gayreti ile iş görmeye başladıktan sonrasında, Tanrı’tan yardım istemeye çağrı eder. (Bir saat tefekkür ve yararlı iş görmek, bir yıl nafile ibadete eşittir) diyen başka bir din yoktur.
27- İslam, din, ırk farkı gözetmeksizin mutlak adaleti emreder.
Niçin Müslüman oldular?
(Anarşinin sadece İslam ahlakına haiz olmakla önleneceğine inandım. İçkiyi bıraktım, tesettüre girdim ve namaza başladım.) Tina Gfanzil (Alman)
(İslam’da, ırk, renk ve dil farkı gözetilmediğini, her insanın eşit bulunduğunu, namaz kılarken de aşama ayrımı yapılmadığını gördüm, Müslüman oldum.) Thomas Clayton (Amerikalı)
(İslam, en iyi şeyleri ihtiva eder. Hiçbir dinde kardeşlik, İslam’daki şeklinde değildir.) Dr. Rolf Freiherr (Avusturyalı)
(İslam, sevgi, doğruluk, temizlik ve güzel ahlakı emrettiği için Müslüman oldum.) A.Uemura (Japon)
(İslam’ı akla da uygun bulup Müslüman oldum.) Cecilla Cannolly (Avusturyalı)
(İlim Çin’de de olsa alın hadisini okudum. İslam’ın ilme verdiği önemi görünce Müslüman oldum.) Mr. Board (Amerikalı)
(İslam, israf ve cimriliği yasaklayan, maddi- tinsel her hususta en güzel kaideleri olan dindir.) Albay Ronald Rockwell (Amerikalı)
(İslam dünya ve ahiret mutluluğunu gösterdiği için Müslüman oldum.) B.Karai (Zengibar)
(Putlara değil de, bir Tanrı’a yakarma etmeyi, doğruluğu, emanete riayeti, insanların haklarını gözetmeyi emreden İslamiyet’i kabul ettim.) Necaşi (Habeş İmparatoru)
Tufeyl bin Amr, usta bir şairdi. Onun şeklinde şiirden anlayan pek azdı. Kur’an-ı kerimi okuyunca, onun şiir ve beşeri bir söz değil, tanrısal bir kelam bulunduğunu derhal anlayıp Müslüman oldu.
Kur’an-ı kerimin (Tanrı kelamı) olduğuna inandım
Sual: Fransız ilim adamı Kaptan Kusto’nun, İslam dinini tercih etmesine sebep olan hadise nedir?
CEVAP
Televizyonda gösterilen, Yaşayan Deniz programı ile okyanusların sırrını gözler önüne getiren Kaptan Kusto, İslam dinini tercih etmesine aslolan sebep olan olayın, Atlas Okyanusu ile Akdeniz sularının birbirine karışmadığını tespit ettikten sonrasında, bunun 1400 yıl ilkin Kur’an-ı kerimde beyan buyurulduğunu görmesi bulunduğunu bildirmiştir.
Kaptan Kusto, özetle diyor ki:
(1962 senesinde Alman ilim adamları, Aden körfezi ile Kızıldeniz’in birleştiği Mendeb boğazında, Kızıldeniz’in suyu ile Hind Okyanusunun suyunun birbirine karışmadığını bildirmişlerdi. Ikimiz de, Atlas Okyanusu ile Akdeniz’in sularının birbirine karışıp, karışmadığını incelem etmeye başladık. Öncelikle, Akdeniz’in kendine özgü sıcaklığı, tuzluluğu ve kesâfeti ile ihtiva etmiş olduğu canlıları tespit ettik. Aynı tetkikatı Atlas Okyanusunda tekrarladık. İki su hacmi binlerce seneden beri Cebelitarık boğazında birleşiyordu. Bu vaziyette, iki su hacminin karışması ile tuzluluk, kesâfet şeklinde unsurların birbirlerine müsavi, asla eğer olmazsa yakın olması gerektiriyordu. Oysa, her iki denizin en yakın kısımlarında bile deniz suyu kendi hassasını koruyordu. Şu demek oluyor ki, iki denizin birleşme noktasında bir su perdesi iki deniz suyunun birbirine karışmasına engel oluyordu. Bu hâli anlattığım [İslamiyet’i seçerek müslüman olan] Profesör Maurice Bucaille, bunda şaşılacak bir şey olmadığını, İslam’ın kudsi kitabı Kur’an-ı kerimin bunu açık bir halde yazdığını söylemiş oldu. Hakikaten bu hâl Kur’an-ı kerimde açıklanıyordu. Bunu öğrenince Kur’an-ı kerimin (Tanrı kelamı) olduğuna inandım. Hak din olan İslamiyet’i seçtim.)
Karışmayan denizlerle ilgili âyet-i kerime mealleri şöyledir:
(Birinin suyu tatlı ve susuzluğu giderici, ötekinin ki tuzlu ve acı iki denizin arasına bir engel, aşılamaz bir serhat koyan Odur.) [Furkan 53]
(İki deniz, birbirine bitişik iken, [Rabbinizin koyduğu engel ile] birbirine karışmaz.) [Rahman 19, 20]
(….iki deniz arasına perde koyan…) [Neml 61]
(İki denizden biri tatlıdır, harareti keser, içimi kolaydır. Diğeri de tuzludur, boğazı yakar.) [Fatır 12]
İslam’ı seçmekle çağı seçtim
Sual: Bazıları İslamiyet’in eskiden geçerli bulunduğunu, şimdi yeni çağlara ayak uyduramayacağını söylüyorlar. İslamiyet, her çağa yanıt vermez mi?
CEVAP
İslamiyet’i gönderen, her şeye gücü yeten, her şeyi yoktan yaratan Allahü teâlâdır. Tanrı için hiçbir güçlük olmaz. Namaz, oruç şeklinde dinimizin tüm emirleri, zamana gore değişmez. Asla biri de dönemin şartlarına ters düşmez. Şu sebeple dini gönderen Allahü teâlâ, her asırda neler olacağını bilir. Aslına bakarsan bilmeyen ilah olması imkansız.
(İslamiyet her çağa ayak uyduramaz) demek yuvarlak bir sözdür. (İslam’ın şu hükmü, şu asra uymaz) şeklinde açık bir şey söylemek gerekir. Dinimizde tamamlanmamış olan bir şey yoktur. Var diyen biri çıkarsa, bu şeyin ne işe yaradığını açıklaması gerekir. Onların soracakları sorulara âlimlerimiz, asırlar ilkin yanıt vermiştir.
8 Nisan 1983 günü Karyünes Üniversitesinin konuşma salonunda bir büyük ilim adamı, bir büyük yazar Roger Garaudy diyor ki:
Evet, bugün ben Müslümanım. Niçin İslam’ı seçtiniz, diyorsunuz, İslam’ı seçmekle çağı seçtim.
70 yaşındaki Roger Garaudy ki, senelerce Fransa’da komünist sistemin yakıcı savunucusu olmuştu. Üniversiteden politika kürsülerine kadar Fransızlara ve Batı hayatına hep Marksizm’i anlatmış, insanların kurtuluşunu yalnız bu sistemde bulmuştu. Çağımızda Fransız komünistlerinin en büyük “Fikir mimarı” durumunda idi. Nerede komünistlerin düzenlemiş olduğu bir miting, konuşma ve seminer var, orada Garaudy vardı. Katolik ve Hristiyanlığa karşı, düşüncesiyle, kalemiyle hitabetiyle büyük bir savaşım veriyordu.
Fakat, şimdi o bilim adamı hakikatı anlamış oldu. Şöyleki diyordu:
(İslam, çağları arkasında sürükleyen bir dindir. Öteki dinler ise, çağların arkasında sürüklendi. Şu demek oluyor ki, İslam dışındaki tüm dinler zamana uyduruldu. Reforma tâbi tutuldu. Mukaddes kitaplar zamana gore tahrif edildi. Kur’an-ı kerim ise, inmiş olduğu günden beri hep zamana hükmetti. O, zamanı değil, vakit onu izledi. Vakit yaşlandıkça o gençleşti. Bu, çağlar üstü bir vakadır. Bugüne dek, bunca savaşların bıraktığı korkulu, toplumsal, siyasal ve ekonomik sarsıntılardan daha büyük bir vakadır. İslam, materyalizme de, pozitivistlerin görüşüne de, egzistansiyalistlere de hakimdir. Fakat bunlardan asla biri, İslam’a hakim değildir.
Büyük Peygamberimiz, (Yarın ölecekmiş şeklinde ahirete, asla ölmeyecekmiş şeklinde, dünyaya çalışın) derken, her şeyi anlatmıştır. İslam hem maddeye, hem de manaya hükmetmiştir. O şekilde ise, bunların ikisi birbirinden koparılamaz. Iyi mi koparılabilir ki, İslam, (İlim Çin’de de olsa gidip bulunuz. İlim ve Fen müminin kaybolmuş malıdır, ara ve bul) diyor. İlmin ve çalışmanın burada sınırı yoktur. İslam, dünyayı saran bu iki vakaya sınır koymadığına gore, dünyayı sarsmıştır.
İnsanı, mahlukların efdalı ve en şereflisi olarak bildirirken, onun sömürülemeyeceğini anlatmıştır. İsrafı, gösterişi ve lüksü yasaklayan, kazancı alın terindeki damlacıklarda arayan, biriken sermayeyi fakire ölçülü ve terbiye hükümleri içinde aktaran, faizi, tembelliğe sebep olduğundan yasaklayan ve gayrimeşru serveti böylece imha eden bir sistemler manzumesidir.
İslam, halife ile kölenin aynı hakka haiz olmasını zorunlu kılmıştır. Deve vakası vardır ki, bu kralların kılıçlarından daha keskin bir vakadır. Hazret-i Ömer ile kölesi bir şehirden bir şehire giderken deveye sıra ile binerler. Bazen, devenin yularını halife çeker, ara sıra da köle… İşte hakkaniyet ve hukukta İslam’ın devrimidir bu. Marksizm ile kapitalizmin ikisi de, insanı sömüren sistemlerdir. İslam bunlara karşı, insana prestijini iade eden bir semavi dindir.)
Müslümanlık ile Hristiyanlığın mukayesesi
Sual: Hristiyanlık Müslümanlıkla karşılaştırma edilirse, birinin diğerinden üstün yönü nedir?
CEVAP
Hristiyanlık o denli oldukca değişti ki, dinin hiçbir hükmü kalmadı. Bozdular ve ortadan kaldırdılar. Asla bozulmayıp orijinali bile olsaydı, Allahü teâlâ tarafınca yürürlükten kaldırılmıştı, dolayısıyla İslamiyet ile Hristiyanlık hiçbir yönden karşılaştırma kabul etmez. Birkaçını bildirelim:
1- Hristiyanlıkla en ufak bir dernek, bir köy muhtarlığı yönetim edilemez. Hiçbir yönetim şekli, yönetim şekli yoktur. Devletin şekli nasıldır? Devletin başkanının vasıfları nedir, bunu kimler seçer? Fakat İslamiyet’te bunların hepsi detayı ile bildirilmiştir.
2- İslamiyet baştan başa bir hukuk sistemidir. 1960 yılına kadar İsrail bile İslam dininin kanunları olan Mecelleyi uygulama etmiştir. Her olayın cezası bildirilmiştir. Hırsızlık edenin, içki içenin, zina edenin, gaspın, adam öldürmenin insanları yaralamanın, gözünü kulağını çıkarmanın cezaları, hatıra ne geliyorsa hepsinin cezası bildirilmiştir. Hristiyanlıkta bunların asla biri yoktur.
3- Ceza hukukunda olduğu şeklinde, öteki hukukta da, sözgelişi miras hukukunda, evlilik hukukunda da her şey inceden inceye detayına kadar bildirilmiştir. Nikah ve boşanma şekilleri, alışveriş detayları, kâr oranları, müşteriyi kandırmanın cezası, işçi ve işveren hakları, ana baba evlat hakkı, karı koca ve dost hakkı, komşu hakkı, gayrimüslimlerin hatta hayvanların hakları hep bildirilmiştir.
4- Dinin şartları, imanın şartları bildirilmiştir. Namaz iyi mi kılınır, oruç iyi mi tutulur, namazı neler bozar, orucu neler bozar, hac iyi mi yapılır, zekat iyi mi ve kimlere verilir. Kimler zekat alabilir, hepsi detaylı olarak bildirilmiştir. Etek tıraşı iyi mi olunur, tırnak ve bıyık iyi mi kesilir ve ne kadar zamanda bir kesilir. Her şey detaylı bir şekilde bildirilmiştir. Bunların asla biri Hristiyanlıkta yoktur.
5- Hristiyanlığın yalnız adı kalmıştır hiçbir kaidesi, kanunu yoktur. Hristiyanlığı bozuk bir din olarak kabul etmek bile yanlıştır. Yanlış da olsa ortada hiçbir kaide; hiçbir kanun kalmamıştır. Papazlar tarafınca yazılan İncillerde şu demek oluyor ki Hristiyanlık konseyinin yüzlerce İncil arasından seçtiği dört İncilde, birbirini tutmayan yanlış, çelişki bir tarafa bu şekilde şeylerden asla bahsedilmez. Baba tanrı bu şekilde dedi, oğul tanrı şuraya gitti, tanrı, kuzusunu kurban etti, şaraplı ekmek yedi, falanca falancayı öldürdü, falanca zina etti, hepsi bu şekilde şeylerdir, üstelik bunlar da birbirini tutmaz.
Dediğimiz şeklinde tüm kaideleri kanunları bile olsa yürürlükten kaldırılmıştır. İslamiyet ile Hristiyanlık karşılaştırma edilemez.
Gayrimüslimlerin İslamiyet’i inceleyip Müslüman olduktan sonrasında neler söylediklerinden yukarıda özetlemek gerekirse bahsettik, şu demek oluyor ki en doğal mukayeseyi bizzat gayrimüslim iken müslüman olanlar yapmış oldu.
Netice:
Kur’an-ı kerimde mealen şu şekilde buyurulmaktadır:
(Tanrı indinde hak din sadece İslam’dır.) [Al-i İmran 19]
(Sizin için din olarak İslam’ı beğendim.) [Maide 3]
(Kim İslam’dan başka din ararsa, bilsin ki, o din asla kabul edilmez.) [Al-i İmran 85]
Dinde zorlama yoktur
Sual: (Dinde ikrah yoktur) ne anlamına gelir?
CEVAP
Dinde zorlama yok anlamına gelir. Kâfir tutsak, Müslüman olmaya zorlanamaz anlamına gelir. Kâfir tutsak isterse zimmi olabilir.
Bir önceki yazımız olan Müslümanlar niçin geri kalmıştır başlıklı makalemizde muslumanlar hakkında bilgiler verilmektedir.