Mizan ve hesap

Sual: Kıyamet günü mizan denilen bir teraziden bahsediliyor. Mizan bizim dünyada bildiğimiz teraziler şeklinde midir yada nasıldır?
Yanıt:
Kıyamet günü, amelleri, işleri ölçmek için, bilmediğimiz bir Mizan, bir ölçü aleti, bir terazi vardır. Yer ve gök bir gözüne sığar. Sevap gözü, parlak olup, Arşın sağında Aden tarafındadır. Günah tarafı, karanlık olup, Arşın solunda, Cehennem tarafındadır. Dünyada meydana getirilen işler, sözler, düşünceler, bakışlar, orada biçim alarak, iyilikler parlak, kötülükler karanlık ve iğrenç görünüp, bu terazide tartılacaktır. Bu terazi, dünya terazilerine benzemez. Ağır tarafı yukarı kalkar. Hafifçe tarafı aşağı iner, denildi. Alimlerin bir kısmına bakılırsa, çeşitli teraziler olacaktır. Birçoğu da, terazilerin kaç tane ve iyi mi oldukları dinde açık bildirilmedi. Bu tarz şeyleri düşünmemelidir, dedi.

Sual: Ahirette imanlı ve imansızların hâli iyi mi olacaktır?
CEVAP
İmanı olmayanlar, şu demek oluyor ki tüm kâfirler, ölünce sonsuz Cehenneme gidecek ve orada sonsuz kalacaktır. İmanlı olanların sevapları, günahları tartılacaktır. Sevabı fazla gelenler Cennete gidecek ve orada sonsuz kalacaktır.

Bu konudaki âyet-i kerimelerden bazılarının mealleri şöyledir:
(Kıyamet günü için hakkaniyet terazileri kurarız. O vakit hiçbir kimse hiçbir haksızlığa uğratılmaz. Meydana getirilen her işi, bir hardal tanesi kadar da olsa, hakkaniyet terazisine getiririz. Her insanın hesabını görmeye yeteriz.) [Enbiya 47]

(Kendilerine peygamber gönderilen kimseleri de, onlara gönderilen peygamberleri de ne olursa olsun sorguya çekeceğiz!) [Araf 6]

(Yaptıkları her şeyi kendilerine tek tek anlatacağız; bundan dolayı onlardan uzak değiliz.) [Araf 7]

(Kıyamet günü kurulacak mizan haktır, gerçektir. Tartıda sevapları ağır gelenler, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.) [Araf 8]

(Sevapları tartıda hafifçe gelirse, işte onlar, âyetlerimize karşı haksızlık ettiklerinden dolayı kendilerini ziyana sokanlardır.) [Araf 9]

Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki:
(Âdemoğlu kıyamette getirilir ve mizanın kefeleri önünde durdurulur. Ona bir melek atama edilir. Eğer mizanı ağır gelirse, vazifeli melek, “Filan kimse bundan sonrasında sonsuz olarak kurtulmuştur” der. Mizanı hafifçe gelirse, melek “Falan kimse de yitirmiştir” der.) [Ebu Nuaym]

(Kulun Kıyamette ilk hesaba çekileceği ameli namazdır. Eğer o muntazam çıkarsa, öteki amelleri de muntazam olur. Eğer o bozuk çıkarsa öteki amelleri de bozuk olur.) [Taberani]

Ameller iyi mi tartılır
Sual:
Kıyamet günü, ameller terazi ile iyi mi tartılır?
CEVAP
Kıyamet günü, amelleri, işleri ölçmek için, bilmediğimiz bir (Mizan), bir ölçü aleti, bir terazi vardır. Yer ve gök bir gözüne sığar. Sevap gözü, parlak olup, Arşın sağında Aden tarafındadır. Günah tarafı, karanlık olup, Arşın solunda, Cehennem tarafındadır. Dünyada meydana getirilen işler, sözler, düşünceler, bakışlar, orada biçim alarak, iyilikler parlak, kötülükler karanlık ve iğrenç görünüp, bu terazide tartılacaktır. Bu terazi, dünya terazilerine benzemez. Ağır tarafı yukarı kalkar, hafifçe tarafı aşağı iner denildi. Âlimlerin bir kısmına bakılırsa, çeşitli teraziler olacaktır. Âlimlerin birçoğu da, (Terazilerin kaç tane ve iyi mi oldukları dinde açık bildirilmedi, bu tarz şeyleri düşünmemelidir) buyurdular.

Sevabı ağır gelen kurtulur
Sual:
Kıyamet günü mizanda sevabı ağır gelen mümin Cennete gidecek deniyor. Hâlbuki Kur’anda buyuruluyor ki:
(Zerre kadar hayır ve şer işleyen, karşılığını görür.) [Zilzal 7,8] Biliyoruz ki, Müslüman günahlarına tevbe edemeden öldüyse, hayatta iken işlediği günahlarının cezasını gene hayattayken çekmiş olduğu sorun, hastalık vb. nimetlerle ödeyememişse, vefatından sonrasında mezar azabıyla, gene yetmiyorsa, mahşer sıkıntıları çekerek ödüyor, şefaatle de bunlar giderilemiyorsa, Cehennemde günahlarının karşılığı kadar kalıyor. O halde yukarıdaki söz yanlış değil mi?
CEVAP
O söz de, sizin bildirdikleriniz de yanlış değildir. Evet, günahları sevaplarından oldukca olursa öyleki olacaktır. Şu demek oluyor ki hayatta, ölüm anında, kabirde ve mahşerde çekmiş olduğu sıkıntılar gene yetmezse o vakit kalan günahları kadar cezasını çekecektir. Hadis-i şerifte, (Günahsız insan olmaz) buyuruluyor. O vakit her günah için azap çekersek yandık anlamına gelir. Sevabın faydası, günahları yok etmek içindir. Örneğin kul hakkı oldukca mühim, bunu nafile ibadetlerle ödeyemeyiz. Farz ibadetlerimizle bunu ödememiz gerekir. Eğer birinin kalbini kırarsak kul hakkı geçer. Onunla helalleşmek gerekir. O hakkını helal etmezse ne olacak? Farz ibadetlerimizden ona verirler. Ya da onun işlediği büyük günahları bizlere yüklerler. Evet, zerre kadar günah ve zerre kadar iyilik zayi olmaz. Günahlar mizanda tartılır. Hangisi ağır gelir ise ona bakılırsa işlem edilir.

Dört sual
Sual:
Kıyamette hesaba çekilen hepimiz sıkıntıya maruz duracak mı?
CEVAP
Hesaba çekilen hepimiz sorun görür. Sorgusuz sualsiz Cennete girmeye çalışmalı! Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kıyamette hesaba çekilen, helak olmuştur.) [Buhari]

(Hesaba çekilen azap görmüş olur.) [Bezzar]

Sorgusuz sualsiz Cennete girmek kolay mı? Hepimiz ne olursa olsun hesaba çekilmeyecek mi? Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kıyamette hepimiz, şu dört suale yanıt vermedikçe hesaptan kurtulamaz:
1- Ömrünü iyi mi geçirdi?
2- İlmi ile iyi mi amel etti?
3- Malını nereden, iyi mi kazanmıştır, nereye harcetti?
4- Bedenini nerede yordu?)
[Tirmizi]

Sadece hesabı oldukca kolay geçenler de olacaktır. Örneğin (Sen falanca mısın?) diye sorulacak, sonrasında bekletilmeden Cennete konacaktır. Örneğin Hazret-i Osman bunlardan biridir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Osman’ın şefaati ile hepsi Cehennemlik olan yetmiş bin şahıs, sorgusuz sualsiz Cennete girecektir.) [İbni Asakir]

(Allahü teâlâ buyuruyor ki: Kulumla ahdim vardır. Namazlarını vaktinde, eksiksiz kılarsa, ona azap etmem ve onu hesapsız [sorgusuz sualsiz] Cennete koyarım.) [Hakim]

(Kıyamet günü insanoğlu hesaba çekilirken, bir münadi üç kere “Tanrı’tan alacağı olanlar, kalksın ve Cennete girsin” diye seslenir. Bunu duyanlar, “Tanrı’tan alacaklı olanlar kimler ki?” derler. “İnsanları affedenlerdir” denir. Bunun üstüne binlerce şahıs ayağa kalkar, sorgusuz sualsiz Cennete girerler.) [Taberani]

(Hacca giderken yada gelirken ölenin, tüm günahları affolur. O kimse, hesaba çekilmeden ve azap görmeden Cennete girer.) [İsfehani]

(Sabırlı ve ihlâslı olanlar, hesaba çekilmeden Cennete girer.) [Taberani]

(Kibri, hıyaneti ve kul borcu olmayan mümin, hesaba çekilmeden Cennete girer.) [İ.Hibban]

(Allahü teâlâ, namazlarını doğru olarak kılana, azap etmeden, sorgusuz sualsiz Cennete koyacağına söz vermiştir.)

(Din kardeşinin bir işini yapmak için gidenin, her adımında 70 günahı affedilir ve ona 70 sevap verilir. Bu iş bitinceye kadar bu şekilde devam eder. İş yapılınca, tüm günahları affedilir. Bu işi yaparken ölürse, sorgusuz sualsiz Cennete girer.) [İ.Ebiddünya]

(Ümmetim üç sınıftır. Bir kısmı sorgusuz sualsiz Cennete girer. Bir kısmı hafifçe hesaba çekilerek girer. Bir kısmı da günahlardan temizlenerek girer.) [Taberani]

Suda boğularak ölen şehitlerin kul borçları da affedilir. Hak sahipleri, bu şehitten haklarını istedikleri vakit, Allahü teâlâ, (Ondaki haklarınızı benden isteyin) buyuracak, hak sahiplerine alacaklarını fazla fazla verecektir. Şehit de, sorgusuz sualsiz Cennete girecektir.

Cennete sorgusuz sualsiz giren erdem sahiplerine, sizin ameliniz ne idi diye sorulduğunda, (Dünyada bizlere meydana getirilen hakarete ve zulme sabreder ve bu tarz şeyleri affederdik) derler.

Bazı kimseler de, sorgusuz sualsiz Cehenneme girer, şu demek oluyor ki hesapları zor olur. Örneğin bir hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Şu altı şahıs, [affa veya şefaate uğramazsa] sorgusuz sualsiz Cehenneme girer:
1- Zulmü yüzünden hükümdar,
2- Irkçılık yüzünden Arap,
3- Kibri yüzünden köy muhtarı,
4- Yalanı, hıyaneti yüzünden tüccar,
5- Hasedi yüzünden âlim,
6- Hasisliği yüzünden varlıklı.)
[Ebu Ya’la]

Salih Müslüman olan, hesaba çekilmeden sorgusuz sualsiz Cennete girer, şu demek oluyor ki hesapları kolay olur. O halde iyi bir Müslüman olmaya çalışmalıdır!

İnce hesap
Sual:
Ahirette hepimiz, niçin iğneden ipliğe hesaba çekiliyor?
CEVAP
Allahü teâlâ yegâne mülk ve kudret sahibidir. Iyi mi istiyorsa öyleki yapar. Aden müminler için sonsuz mükâfat yeri, Cehennem de kâfirler için sonsuz ceza yeridir. Aden, hatıra, hayale gelmeyen nimetlerle doludur. Cehennem de, akıl almayacak azaplarla doludur. Mükâfat ve azaplar bir hal işidir. Yaşanmadıkça anlatılamaz. Mükâfat ve ceza büyük olduğundan sorgu-sual işi de büyük olacaktır. Allahü teâlâ hadis-i kudside buyurdu ki:
(Salih kullarım için gözlerin görmediği, kulakların işitmediği, hatta hatıra gelmeyen, hayal edilemeyen nimetler hazırladım.) [Müslim]

Kur’an-ı kerimde de mealen, (Onlar için, yaptıklarına mükâfat olarak göz aydınlatıcı ne nimetler hazırlandığını asla kimse bilmesi imkansız) buyuruldu. (Secde 17)

Cehennem azabının sertliği de çeşitli âyet-i kerimelerle bildirilmiştir. Bu şekilde büyük mükâfat ve büyük ceza için normal olarak büyük sınav olur ve ince şeyler sorulur. Âyet-i kerimede mealen buyuruluyor ki:
(Zerre kadar hayır meydana getiren sevabını, zerre kadar şer meydana getiren cezasını görür.) [Zilzal 7, 8]

Ahirette asla hiç kimseye zulmedilmez. Âyet-i kerimede mealen buyuruluyor ki:
(Rabbin kullarına zulmedici değildir.) [Fussilet 46]

Haksızlık yapılmayacak; fakat mükâfat verilirken de kucak kucak kayra edilecektir. Âyet-i kerimede mealen buyuruluyor ki:
(Kuşku yok ki, Allahü teâlâ zerre kadar haksızlık etmez, [kötülüğün cezasını adaletle verir], zerre kadar bir iyiliğin sevabını da kat kat artırır, kendinden de büyük ecir verir.) [Nisa 40]

İlkokul imtihanı ile üniversite imtihanı aynı olmadığı şeklinde, her fakültenin imtihanı da farklıdır. Çöpçülük imtihanında fizikten, cebirden sorulmaz. Kuyumculardaki minik terazilerde minik ağırlıklar tartılır. Niçin 3–5 kiloyu tartmıyor diye sorulmaz. 40–50 tonluk büyük basküller, kantarlar da niye 3-5 gramı tartmıyor denemez. Hepimiz gücüne bakılırsa imtihana tâbi tutulur. Her insana ne nimet verilmişse, onun hesabı sorulur. A’maya göz nimetinden, dilsize dilden sorulmaz. Genel Müdürün mesuliyeti ile odacınınki farklıdır. Âlim ile cahilinki farklıdır. Dağda, ormanda yada çölde yaşayıp da Müslümanlığı duymayanlar, hesaba çekilmez. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Kendilerine peygamber gönderilenlere ve gönderilen peygamberlere de normal olarak hesap soracağız.) [Araf 6]

Müslümanlığı duyanlara ne olursa olsun hesap sorulur. (Rabbin hakkı için, onların hepsine yaptıklarının hesabını normal olarak soracağız) mealindeki âyet-i kerime bunu bildirmektedir. (Hicr 92, 93)

Her insanda bulunan kiramen kâtibin melekleri, insanların yapmış olduğu tüm işlerin resmini çekmekte, her anını filme almaktadır. İnsanların yapacağı işleri Allahü teâlâ ezelde bilmiş olduğu için levh-i mahfuza da kaydetmiştir. En küçük bir yanlışlık ve haksızlık olmaz. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruldu ki:
(Asla kimseyi gücünün yettiğinden fazlası ile yükümlü kılmayız. Nezdimizde hakkı söyleyen bir kitap vardır. Asla kimse haksızlığa uğratılmaz.) [Müminun 62]

Her insanın hesabı oldukca kısa bir zamanda yapılacaktır. Kur’an-ı kerimde, (Vallahü seriulhisab) ifadeleri geçmektedir. (Tanrı, hesabı oldukca acele görür) anlamına gelir.

Hepimiz hesaba hazırlanmalıdır! Bir iş yapmadan ilkin hatırına gelene dikkat etmelidir. İyi şeyler geliyorsa yapmalı, fena şeyler geliyorsa, nefsin arzusundan bulunduğunu düşünerek Allahü teâlâdan utanmalı, kendine bu şekilde talep geldiği için nefsini ayıplayıp ona kızmalıdır! Bu işin kötülüğünü, zararını ve kıyametteki cezasını düşünmesi farzdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:(Kulun isteyerek yapmış olduğu her iş için önüne üç defter konur: Niçin yaptın, iyi mi yaptın, kim için yaptın? Birinci niçinin manası, bunu Tanrı için mi, nefsine yada şeytana uyduğun için mi yaptın? Bundan kurtulursa nasıla sıra gelir. Her hakkın bir şartı, yazınsal ve bilimsel vardır. Yaptığını ilme uyarak mı, yoksa cahilliği kolay görerek mi yaptın? Şartlarına uygun yapmış olup bu sualden de kurtulursa, kim içine sıra gelir. Bunu ihlâsla, yalnız Tanrı rızası için yaptıysan mükâfatını görürsün. Başkası için yaptıysan karşılığını ondan iste. Dünya için yaptıysan esasen nasibin yok. Başkası için yaptıysan sıkıntıya ve cezaya maruz kalırsın, denir.)

Bu tarz şeyleri bilen, kendini hesaba çekmekten gafil olmaz.

Hayvanlara sual yoktur
Sual: (Boynuzsuz koç, boynuzlu koçdan hakkını alacaktır) hadis-i şerifine bakılırsa, hayvanlara da, âhirette hesap ve sual var mıdır?
CEVAP
Hayır, yoktur. Bu hadis-i şerif mecazdır. Her insanın, hakkını alacağı bildiriliyor. Mazlum zalimden hakkını alır, şu demek oluyor ki güçlüler gücüne güvenip zulmederlerse, güçsüzler yarın âhirette haklarını alırlar, zalimin zulmü yanına kalmaz anlamına gelir.

Sevablar günahları yok eder
Sual: İslam Ahlakı
kitabında okuduğuma bakılırsa, âhirette mizan kurulacağını, amellerin tartılacağını, sevabı oldukca olanın Cennete gideceğini söylediğim vakit, annem, (Hayır, zerre kadar günah olsa, Cehennemde cezasını çekmeden şu demek oluyor ki günahları temizlenmeden Cennete girilmez) dedi. Günahı olan cezasını çekecekse, günahla sevabı niye tartıyorlar?
CEVAP
Müslümanın iyilikleri kötülüklerini şu demek oluyor ki sevablar günahları siler. Bir âyette mealen, (Normal olarak hasenat, seyyiatı yok eder) buyuruldu. (Hud 114)

Hasenat her çeşit iyilik, seyyiat ise her çeşit fenalık anlamına gelir. Sevab günahı yok edince, artık o günah silinir. Eğer günahlar çoksa, onlar da sevabları alıp götürür. Onun için oldukca sevab işlemeli. Bir hadiste, (Bir günah işleyince, arkasından bir iyilik et, bir sevab işle ki onu mahvetsin!) buyuruldu. (Beyhekî)

(Günahsız insan olmaz) hadisi gösteriyor ki hepimiz günah işler. Eğer günahın cezası Cehennem olsaydı, istisnasız hepimiz Cehennemde azap çekerdi. Hâlbuki günah işlediği hâlde, Cehenneme girmek şu şekilde dursun, hesap görmeden Cennete gidecek oldukca kimse vardır. Bir hadiste, (Cehennemlik olan 70 bin günahkâr, Osman’ın şefaatiyle, sorgusuz sualsiz Cennete girer) buyuruldu. (İbni Asakir)

Bir hadis-i şerif meali:
(Ümmetim üç sınıftır. Bir kısmı sorgusuz sualsiz Cennete girer. Bir kısmı hafifçe hesaba çekilerek girer. Bir kısmı da günahlardan temizlenerek girer.) [Taberanî]

Şartlarına uygun tevbe eden de, günahının cezasını çekmez. Bir hadiste, (Günaha tevbe eden, günahsız olur) buyuruldu. (Beyhekî, Hakîm, İbni Asakir, İbni Ebi-d-Dünya)

Tevbe edilen yada sevab işleyerek sıfırlanan günahlar, temelli silinecek, hiç kimseye gösterilmeyecek, hattâ kendisine bile unutturulacak, böylece utangaç olma durumu olmayacaktır. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(Tanrı, o müminlerin geçmişte yaptıkları en fena amelleri [her çeşit günahı] bile örtüp bağışlayacaktır.) [Zümer 35]

Hepimiz Kıyamette, dünyada yapmış olduğu iyi fena amellerinin karşılıklarını görür. Ehl-i sünnet olan müminin, dünyadayken tevbe etmiş olduğu günahları affolunup, iyiliklerine sevab verilir. Kâfirlerin ve bid’at sahibi olanların, şu demek oluyor ki itikadı bozuk olan müminlerin iyilikleri reddedilir, şerleri için de ceza görürler. (Yanıt Veremedi kitabı)

Âhirette, günahla sevabın ölçülmesi müminler içindir. Kâfirlerinki ölçülmez. Şu demek oluyor ki kâfirin iyiliğine sevab verilmez. Zira bir âyette, (Biz kâfirlerin iyiliklerini yok ederiz. İyilikleriyle kötülüklerini ölçmeyiz) buyuruluyor. (Kehf 105)

Tevbe eden şeklinde, inanç edenin de günahları silinir. Bir âyette, (Allahü teâlâ, kâfirken tevbe edip inanç eden ve salih amel işleyenlerin günahlarını sevaplara çevirir) buyuruluyor. (Furkan 70) Bir hadiste de, (Tanrı’ı ananların günahları sevaba çevrilir) buyuruldu. (İ. Ahmed)

Mümin olarak, dağlar kadar günahımız olsa, tevbe etmişsek gene hepsi silinir. Asla tevbe etmesek de, sevablarımız günahlarımızdan çoksa, günahlarımızdan dolayı Cehenneme girmeyiz. Onun için sevab getiren amel işlemeliyiz. Örneğin namaz kılarsak günahlarımız affolur, zekât verirsek, oruç tutarsak, hacca gidersek, dine hizmet edersek, günahlarımızın hepsi ağaçtan yaprak dökülür şeklinde dökülür. Hiçbir günahın cezasını çekmeyiz. O hâlde her günahtan oldukca sakınmalı, nefsimize uyarak yaptıklarımız için de, günahlarımıza kefaret olacak ameller işlemeliyiz. Bu mevzuda birkaç hadis-i şerif:
(Beş zaman namaz kılanın tüm günahları temizlenir.) [Buhârî]

(Ramazan orucunu tutanın tüm günahları affolur.) [Nesaî]

(Hac yolunda ölenin günahları affolur, hesaba çekilmeden, azap görmeden Cennete girer.) [İsfehanî]

(Cihad edenin, tüm günahları affolur.) [Beyhekî]

(Bir mümin, günahını hatırladıkça üzülürse, Cenab-ı Tanrı, daha namaz yada oruç şeklinde günahına kefaret olacak bir amel işlemeden bile onu affeder.) [İbni Asakir]

Kıyamette, oldukca günahkâr bir Müslümanın sevabları azdır. Allahü teâlâ, ona, (İnsanlara git, sana sevab verecek birini ara! Sevab bulursan Cennete girersin) buyurur. O kimse gider, asla kimseden sevab bulamaz. Kime sorarsa, (Ben senden daha oldukca muhtacım) der. Mutsuz gezerken biri, (Ne istiyorsun?) der. O da, (Bir sevaba ihtiyacım var. Binlerce kişiden istedim. Hiçbiri vermedi) der. Bu şahıs, (Benim bir tek sevabım var. O da beni kurtarmaya yetmez. Onu sana verdim) der. O kimse sevinip durumu anlatınca, Allahü teâlâ sevabını veren kulu da çağırıp, (İmanlılara benim keremim, senin kereminden, benim ihsanım senin ihsanından daha çoktur. Din kardeşinin elinden tutup doğru Cennete gidin!) buyurur. (Kıyamet ve Âhiret)

Demek ki, sevabı günahından ağır gelen her mümin, günahlarının cezasını çekmeden, Cehenneme girmeden Cennete gidecektir. O şekilde olmasaydı, terazi kurulup sevablarla günahların tartılmasının bir anlamı kalmazdı.

Resulullah efendimiz, şu şekilde yakarma ederdi:
(Tanrı’ım beni bağışla, şeytanımı zelil et! Terazimin sevab kefesini ağırlaştır!) [Ebu Davud]

İmam-ı Rabbanî hazretleri de, (İyiliklerin ve günahların, mizanda tartılması haktır, doğrudur. Orada sevabı ağır gelen, Cehennemden kurtulacak, azca gelen, ziyan edecektir) buyurdu. (2/67)

Hangi mezhebe bakılırsa yargı?
Sual:
Hanbelî’de, namaz kılmayan kâfir oluyor. Allahü teâlâ, âhirette Hanbelî mezhebine bakılırsa yargı verirse, namaz kılmayan her insana kâfir muamelesi mi yapılacaktır?
CEVAP
Allahü teâlâ, dilerse öyleki yargı verebilir, kimse buna engel olması imkansız. Sadece âlimlerimizin bildirdiği şöyledir:
Her insana kendi mezhebindeki hükme bakılırsa işlem edilecektir. Fakat sövgü mevzusunda, kendi mezhebi sövgü dese de, başka mezhep hattâ bir âlim, (Bu sövgü değildir) diyorsa, o hükme bakılırsa, kul küfürden kurtulacak, örneğin namaz kılmamış Hanbelî olan bir kimse, zerre imanı var ise geçerli sayılacak ve kâfir kabul edilmeyecektir.

Mezheplerin hükümlerinin değişik olmalarının rahmet olduğu, buradan da anlaşılmaktadır. Eğer dinimizde (Namaz kılmayan kâfir olur) diye tek yargı olsaydı, namaz kılmayanlar kâfir olurdu. Öteki hususlar da bunun gibidir. Eğer her hususta tek yargı olsaydı, kıyamete kadar her coğrafyada, her iklimde yaşayan, her yaşlarındaki Müslümanların işi oldukca güçleşirdi. Haram yada küfre düşmekten korunmaları zor olurdu.

Bir önceki yazımız olan Kıyamette herkes çıplak mı olacak? başlıklı makalemizde herkes, olacak ve yamette hakkında bilgiler verilmektedir.

Kontrol Et

Şık ve güzel giyinmek

Sual: Zenginin eski elbise giymesi uygun mudur?CEVAP Resulullah efendimiz, eski elbiseli birine, (Malın yok mu?) …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.