CEVAP
Bir Müslüman hanım, lohusa yada hâmileyken yada bulaşıcı bir hastalıktan veya iç hastalıklardan ölmüşse veyahut yabancı erkeklere açık saçık görünmemişse ve kendisinden kocası razı olmuşsa, o hanıma, ölürken Aden melekleri gelip karşısında, saf saf durarak ona izzet ve ikramla merhaba verip şu şekilde derler: (Allahü teâlânın sevgili, şehit kulu, gel çık, ne durursun bu viranede? Senden Allahü teâlâ razı oldu ve senin bu hastalığını bahane edip, günahını bağışladı, sana Aden kayra etti, gel emanetini teslim et!)
O hanım, bu ihsanı görüp, ruhunu vermek istediğinde, etrafına bakıp, (Arkadaşlarımı da dualarla yargılasın, sonrasında ruhumu teslim edeyim) der. Melekler onun bu ricasını arz edince, Cenab-ı Hak, (İzzetim hakkı için, kulumun ricasını kabul ettim) buyurur. Melekler bu müjdeyi ona söylerler. Sonrasında, ölüm meleği, 120 rahmet meleğiyle gelir. Yüzlerinin nuru Arşa çıkmıştır. Ellerinde, Aden yemişleri, kokuları misk benzer biçimde gelmiş olarak, izzet ve ikramla merhaba verip, (Allahü teâlâ, sana merhaba söyler ve Aden verip, habibi Muhammed aleyhisselama komşu ve hazret-i Âişe’ye dost eyler) derler. Bu imanlı hanım, bu sözleri işitince, gözlerinin perdesi açılır, ehl-i inanç bayanları görür. Bunlardan, günahkâr olup, azap olunanları görünce, (Onların günahlarını da bağışla Rabbim!) diye yakarış eder. Cenab-ı izzetten, (Ey kulum! Arzularını yerine getirdim, ver emanetini, Habibimin hanımı ve kızı seni bekliyorlar) diye bir ses gelir.
Derhal bu hitabı işitince, canı titrer, ayakları atılır, terler döker ve can vermek üzereyken, iki melek gelir. Ellerinde alevden bir çomak vardır, sağ yanında biri, sol yanında biri durur.
Şeytan da koşup gelir ve (Gerçi bundan bizlere yarar yok, fakat ben gene görevimi yerine getireyim) diyerek, elinde bir cevherli çanak içinde buzlu su vardır, bu sûretle gelip, suyu gösterir. O melekler, o habisi görünce, ellerindeki çomaklarla vurarak, elindeki çanağı kırıp, kendisini kovarlar. O Müslüman hanım bunu görünce güler. Sonrasında, o huriler, ona cevherli kâseyle Kevser şarabı verirler, içer. Aden şarabının lezzetinden canı sıçrayıp kadehe yapışır ve ölüm meleği canını o kadehten alır. Melekler, (İnnâ lillahi ve innâ ileyhi râci’ûn) derler. Canı alıp, gökleri seyrettirip, Cennete götürürler ve oradaki makamını gösterip, derhal gene, ölünün başucuna getirirler.
Ne süre ki, elbiselerini çıkarıp, saçını çözdüklerinde, ruhu derhal cesedinin başucuna gelip, (Ey yıkayıcı! Yavaş ol! Zira Azrail pençesinden can yarası yemiştir. Tenim de oldukça zahmet çekmiştir ve sarsılmıştır) der. Teneşire vardığında, (Suyu oldukça sıcak etme! Tenim pek zayıftır. Sav beni elinizden kurtarın ki, rahat olayım) der. Yıkayıp kefene sarılınca bir miktar durur, gene der ki:
(Bu dünyayı son görüşümdür. Hısım ve akrabalarımı göreyim, onlar da beni görsünler ve öğrenek alsınlar. Onlar da bigün benim benzer biçimde öleceklerinden, ardımdan feryat etmesinler. Beni unutmayıp, Kur’an-ı kerim okuyarak sevabını göndersinler. Her gün yapamasalar da, cuma ve bayramlarda beni hatırlayıp hayır hasenat yapsınlar. Benim mirasım için, aralarında çekişmesinler ki, kabirde azap görmeyeyim.)
Sonrasında, musalla üstüne konulduğunda ise, (Rahat kalınca, ey oğlum ve kızım, anam ve babam! Bunun benzer biçimde ayrılık günü yoktur. Görüşmemiz kıyamete kaldı. Elveda olsun sizlere, ey ardımdan gözyaşı dökenler!) der. Namazı kılınıp, omuza alındığında da (Beni yavaş yavaş götürün! Eğer kastınız sevab kazanmaksa, bana zahmet vermeyin! Sizden Allahü teâlâya hoşnutluk götüreyim!) der. Mezar kenarına konulduğunda ise şu nasihati yapar:
(Görün benim hâlimi de, öğrenek alın! Şimdi beni, karanlık yere koyup gidersiniz. Ben amelimle kalırım. Bu anları görüp vefasız, yalancı dünyanın hilesine aldanmayınız!)
Definden sonrasında salih bir kimse, sünnet olan telkini yapmasını bekler. Kabrine konunca can, ölünün başucuna gelir. Allahü teâlânın talimatıyla, ölü, kabirde uykudan uyanır benzer biçimde uyanır ve görür ki, bir karanlık yerdedir. Yakınlarına seslenip, ışık yakmalarını söyler, fakat ses gelmez.
Mezar yarılıp, iki sual meleği [Münker ve Nekir] görünür. Bunların ağızlarından yalın ateşler ve burunlarından, siyah dumanlar çıkmaktadır. Bu hâlde, ona (Rabbin kim, dinin ne ve Peygamberin kim?) derler. Bunlara doğru yanıt verirse, o melekler, onu Hak teâlânın rahmetiyle müjdeleyip giderler. Derhal o anda kabrin sağ tarafınca bir pencere açılır ve bir ay yüzlü şahıs çıkıp yanına gelir. Bu imanlı hanım ona bakıp sevinir. (Sen kimsin?) diye sorar. (Ben senin, dünyada, sabrından ve şükründen yaratıldım. Kıyamete kadar, sana yoldaş olurum) diye yanıt verir. (Aden Yolu İlmihali)
Müslüman olarak yaşayıp, Müslüman olarak ölmeye çalışmalıdır.