CEVAP
Bir şahıs, kitaplara uygun ve her insanın söylediğinin aynısını söylerse, dikkat çekmez, meşhur olması imkansız. (Namaz, oruç, tesettür farzdır. Tanrı’tan başka yaratıcı yoktur) dese, dinleyenler, (Bu tarz şeyleri ikimiz de biliyoruz) derler. Dinimize aykırı konuşursa, değişik bir şey söylemiş olur, işte o vakit ünü yayılır. Günümüzde bazı kimseler, şöhrete kavuşmak için, bu şekilde her insanın, hattâ gayrimüslimlerin dahi bilmiş olduğu hükümlerin aksini söylüyorlar. (Ezber bozuyoruz) diyorlar. İslam’ın şartının beş, imanının şartının altı olmadığını söyleyenler çıkmadı mı?
Şimdi birinci suale yanıt verelim.
(Kötülükleri, şerleri şeytan yaratıyor) demek yanlıştır. Şeytan, âciz bir mahlûktur, hâşâ yaratıcı değildir, hiçbir şey yaratamaz. Tek yaratıcı Tanrı’tır. Birkaç âyet-i kerime meali:
(Her şeyin yaratıcısı olan Rabbiniz Tanrı’tır.) [Mümin 62]
(Sizi de, yaptığınız işleri de yaratan Tanrı’tır.) [Saffat 96]
(Rabbin, dilediğini seçip yaratır. Başkalarının seçme hakkı yoktur.) [Kasas 68]
(Tanrı her şeyin yaratıcısıdır.) [Zümer 62]
Müfessirlerin şahı imam-ı Kadı Beydâvî hazretleri bu âyet-i kerimeyi şöyleki açıklıyor:
(Hayrı, şerri, imanı, küfrü ve her şeyi yaratan sadece Allahü teâlâdır. Her şey Onun tasarrufu altındadır.)
Bu âyet-i kerimeleri bir Müslüman iyi mi inkâr eder? İnkârcıların inanmamasının önemi olmaz. Peygamber efendimiz, yukarıdaki âyet-i kerimeleri açıklayıp buyuruyor ki:
(Tüm işler Tanrı’tandır; hayır olanı da, şer olanı da.) [Taberânî]
(Allahü teâlâ buyurur: “Ben âlemlerin Rabbiyim, hayrı da, şerri de sadece ben yaratırım.) [İ. Neccar]
(Allahü teâlâ, hayır murat ettiğinin maişetini kolaylıkla verir. Şer murat ettiğinin ise, maişetini zorlukla karşılaştırır.) [Beyhekî]
(Kaderin, hayrın ve şerrin Tanrı’tan olduğuna inanmayan mümin değildir.) [Tirmizî]
(Allahü teâlâ, “Bana inanıp da kadere, hayır ve şerrin benim takdirimle olduğuna inanmayan, benden başka Rab arasın” buyurdu.) [Şirâzî]
Allahü teâlâ şerri, belayı hak edene gönderir. Bir âyet meali:
(Başınıza gelen bir bela, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. [Bununla beraber] Tanrı çoğunu affeder.) [Şûra 30]
Şu hâlde, bela doğrusu şer, günahlarımız yüzünden gönderiliyor, fakat gönderen gene Tanrı’tır. Âyet-i kerimenin devamında, (Tanrı çoğunu affeder) deniyor. Demek ki belayı gönderen de, çoğunu affeden de Allahü teâlâdır.
Bir âyet-i kerime meali de şöyledir:
(Kendilerine bir iyilik dokununca, “Bu Tanrı’tan” derler, başlarına bir fenalık erişince de “Bu senin yüzünden” derler. “Küllün min indillah” [Hepsi Allah’tandır] de!) [Nisa 78]
Bu âyet-i kerimede de açıkça bildirildiği benzer biçimde, iyilik de fenalık de Tanrı’tan gelmektedir. (Küllün min indillah) buyuruluyor. Hepsi Tanrı’tandır. Bu, imanın altı şartından biridir. Amentü’de, (Hayır da şer de Tanrı’tandır) buyuruluyor. Buna inanmayan mümin olması imkansız. Allahü teâlâ, bizlere kötülüğü niye gönderdiğini yukarıdaki âyet-i kerimede açıklıyor. (Kendi ellerinizle işlediğiniz günahlar yüzünden) buyuruyor. Demek ki, kötülüğün gelmesine biz sebep oluyoruz. Günah işliyoruz, belayı hak ediyoruz. İşte bir âyet-i kerime meali:
(Sana gelen her iyilik, Tanrı’tan [bir ihsan olarak] gelmekte, her fenalık de [günahlarının karşılığı olarak] kendinden gelmektedir.) [Nisa 79]
İyiliği de kötülüğü de yaratan Tanrı’tır. Şeytan yada bir başkası değildir. Gayrimüslimlerin inancı benzer biçimde günah tanrısı diye bir şey yoktur.
Kalbini temiz sanmak
Namaz kılmamak, oruç tutmamak en büyük günahlardandır. İçki de, zina da en büyük günahlardandır. Günah işleyenlerin kalbi kömür benzer biçimde kararmıştır. Temiz olması mümkün değildir. Şu sebeple Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
(Günah işleyenin kalbinde siyah bir nokta hâsıl olur. Eğer tevbe ederse, o kir silinir. Tevbe etmeyip yeniden günah işlerse, o kir büyür ve kalbin tamamını kaplar, kalb, kapkara olur.) [Harâitî]
Görüldüğü benzer biçimde, günah işleyenlerin kalbi temiz olmaz. Günah kalbi karartır. Her türlü günahı işleyip de, (Sen kalbe bak!) demek, din câhillerinin yada zındıkların sözüdür. Bir kimse, tüm dünyadaki yoksulları doyursa, her birine bir ev verse, her mahalleye cami, çeşme yaptırsa, namaz kılmıyorsa, asla birinin sevabı olmaz. Şu demek oluyor ki namaz kılmamanın büyük günahı bunlardan meydana gelecek sevabı yok eder.
İmam-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:
Sâlih amel yapmadan [Ehl-i sünnete uygun iman ettikten sonra, namaz kılmadan, oruç tutmadan, günahlardan sakınmadan] (Kalbim temizdir, sen kalbe bak!) demek bâtıldır, boştur, kendini aldatmaktır. Bedensiz ruh olmadığı benzer biçimde, gövde yakarma yapmadan ve günahlardan kaçınmadan, kalb, temiz olmaz. (1/39)
Evliyanın büyüklerinden İmam-ı Muhammed Mâsum-i Fârûkî hazretleri de buyuruyor ki:
Cüneyd-i Bağdadî hazretlerinin talebesi olan, evliyanın büyüklerinden Ebu Ali Rodbari hazretleri, çalgı ve öteki günahlardan sakınmayıp, “Kalbim temizdir, sen kalbe bak!” diyenin gideceği yer Cehennemdir buyuruyor. (2/110)
Çeşitli günah işleyenlerin ve yakarma etmeyenlerin, Müslümanlara karşı, (Sen, kalbe bak, kalbimiz temizdir, Tanrı kalbe bakar) demeleri yanlıştır. Hadis-i şerifte, (Kalb bozuk olunca, bedenin işleri de hep bozuk olur) buyuruldu. (Beyhekî)
(Allahü teâlâ, sizin görünüşünüze, malınıza [rütbenize, iyi işlerinize] bakmaz; kalbinize nazar eder, bu tarz şeyleri ne niyetle yaptığınıza bakar, ona nazaran sevab yada günah yazar) hadis-i şerifi, yakarma ederken, hayır işlerken bunların Tanrı rızası için yapılıp yapılmadığının önemini göstermektedir. Niyeti Tanrı rızası değilse, onun asla kıymeti yoktur.
Bir önceki yazımız olan Her şey Allah’tandır başlıklı makalemizde allah hakkında bilgiler verilmektedir.