CEVAP
Bir ilahiyatçının bu şekilde söyleyeceğine asla olasılık vermiyoruz. Yanlış duyulmuş olabilir. Ne hazret-i Mevlana, ne de başka İslam âlimi hâşâ (Hanım mahlûk değil, Hâlıktır) dememiştir, demelerine de imkân yoktur. Bu sebeple bu şekilde söylemek küfürdür. Bunu Müslüman söylerse kâfir olur. Yaratmak iki türlüdür:
1- Asla yoktan var etmek: Sözgelişi bölgeleri, gökleri; göklerdeki gezegenleri, yıldızları, ayı, güneşi, suyu, havayı, dağları, denizleri, madenleri, atomları, elektronları, molekülleri ve hareketlerini doğrusu yoktan var edilen her şeyi Allahü teâlâ yaratmıştır. (Enam 101)
Mucize, keramet, sihir de yoktan yaratmaktır. Allahü teâlâ, bir şeyi yaratmak istediği vakit ona (OL) der, derhal o var olur. (Yasin 82)
2- Yarattığı bir şeyden, başka bir şey yaratmak: Öğeleri, oksitleri, asitleri, bazları, tuzları birbiri ile birleştirerek, parçalayarak milyonlarla organik ve inorganik cisimler meydana getirmek suretiyle yaratmak. Bugün malum 105 kolay cisim [element = eleman] yoktu. Bunların hepsini sonradan var etti. Yaratıcı, yalnız Allahü teâlâdır. (Araf 54, Hicr 86)
Allahü teâlâ diridir, bilir, işitir, görür, diler, güçlüdür, konuşur. Bu sıfatlardan, sınırı olan da olsa, insanlara da kayra etmiştir. Şu demek oluyor ki sınırı olan da olsa, insan diridir, bilir, işitir, görür, diler, gücü vardır, konuşur, fakat yaratma sıfatında ortaklık yoktur. Tanrı her şeyi yaratır, fakat insan bir karıncayı, bir buğday tanesini yada bir hücreyi bile yaratamaz. İki hadis-i şerif meali şöyledir:
(Allahü teâlâ buyuruyor ki: “Benim yarattığım şeklinde bir şey halletmeye kalkandan daha zalim kim vardır? Haydi, bir habbe, bir zerre yada bir arpa yaratsınlar.”) [Buhari, Müslim]
(Tanrı, her sanatkârın ve sanatının yaratıcısıdır.) [Buhari]
Demek ki, sanatkârın yapmış olduğu şeyleri yaratan da Tanrı’tır. Yaratmak, Allahü teâlâya mahsustur. İcat etmek de yoktan yaratmaktır. Bilim adamları, yoktan bir şey meydana getiremezler, bir tek Allahü teâlânın yarattığı mevcut şeyleri, gene Tanrı’ın koyduğu fizik, kimya ve biyoloji kanunları ile bir araya getirerek yeni şeyler bulurlar. Buna da yaratmak yada buluş etmek denmez, keşfetmek, bulmak denir.
Hazret-i Mevlana sözlerinin değiştirileceğini kerametiyle anlamış ve bunun için de kitaplarını nazım şeklinde, doğrusu şiir olarak yazmıştır. Böylece kimsenin değiştirmesine fırsat vermemiştir. Buna karşın, bu zata bu şekilde aslı astarı olmayan isnatlar, iftiralar yapılıyor. Çalgı çaldırmış olduğu iftirası da yapılıyordu. Şimdi de, hanıma Hâlık söylediği iftirası yapılıyor. Bu şekilde şeylere aldanmamalıdır.
Bir önceki yazımız olan Ahsen-ül-hâlıkîn ne demek? başlıklı makalemizde ahsen ve demek hakkında bilgiler verilmektedir.