Cennetin Bahçesi

Samimiyetten kasıt kardeşlikse konuya “müminler ancak kardeştirler.” Ayeti Kerimesiyle başlamak istiyorum. Günümüzde samimiyet çok farklı bir şekilde algılansa da dinde samimiyet hep aynıdır. Yani samimiyet aslında öyle canımlı cicimli konuşmak değil, din kardeşinin derdiyle dertlenmek, sevincine ortak olmaktır. Samimiyet ne ihtiyacı varsa o ihtiyacını gidermektir.

Sözlükte samimiyet içten bağlılık demek. Samimiyet bir kişiye bağlı kalmak değil her hangi bir şeye bağlı olmak olarak da değerlendirilebilir. Mesela bir hafızı düşelim. Yıllarını veriyor hafız olmak için. Belki de gece uykularını feda ediyor. Bir hafız, hafız olabilmek için samimiyetle Kur’an’a bağlanması gerekiyor ki hafız olabilsin.

Bir başka örnek daha verecek olursak Hz.Yusuf’un Züleyha ile olan imtihanı da buna örnektir. Hz. Yusuf Peygamber, Allah’a samimiyet ile bağlı olmasaydı Züleyha’nın tuzağına düşebilirdi ya da Hz. Yusuf Allah’a samimiyetle güvendiği için o olaydan temiz olarak kurtulabildi.

Hz. Yunus Peygamber mesela. Bu samimiyetin en büyük örneklerinden biridir. Balığın karnında Allah’a samimiyetle dua etti ve kurtuldu. Eyyub Peygamber de hastalığına sabretti, samimiyetle güvendi. Aynı şekilde İbrahim Peygamber de Allah’a samimiyetle bağlıydı ki ateş bile yakmadı Onu, gül bahçesine dönüştü.

Bir örnek daha verecek olursak Peygamberimizin davasında ki samimiyeti ön plana çıkmaktadır. Peygamberimize onca mal mülk, kadın, teklif edildi; “Bir elime ayı bir elime de güneşi verseler yine de davamdan vazgeçmem!” dedi. Neden ? Çünkü Allah’a samimiyetle bağlı idi.

Konu eğer samimiyetten kasıt Allah’a bağlılıksa, samimiyetle beraber sadakat da gereklidir. Halis bir insan tüm samimiyeti ve sadakati ile Rabbi’ne olan borcunu, sadece O’nun rızası için eda etmesidir. Yani bizim gibi başkalarının takdiri için ya da cehennemden korkutuğumuz için yaptığımız görevler değil, sırf Allah için yapılan her şeydir samimiyet. Sadece Rabbi’nin aşkı için Namaz kılmaktır mesela.

Konuya nereden bakarsak bakalım, samimiyet denilince akla gelen tek din İslam’dır bence. Çünkü İslam Dini samimiyet üzerine kurulmuştur. Bunu daha da açacak olursak, İslam’ın 5 şartını aklımıza getirelim. Bunlar: Namaz kılmak, Oruç tutmak, Hacca gitmek, Zekat vermek ve Kelime-i Şehadet getirmektir. Şimdi bunları tek tek anlatmaya çalışacağım elimden geldiğince.

Daha demin de dediğim gibi samimiyet ile sadakat birbirinden ayrılamaz. Bizler Kalu Bela’da Rabbimize söz vermemiş miydik? Dünyaya niçin gelmiştik? Rabbimize kulluk etmek için değil mi? Peki, sözümüzde durmak için bize iki şey gereklidir. Birincisi sadakat, ikincisi samimiyet.

Biz Namazı Allah için kılıyoruz. Neden? Çünkü bir söz verdik, eğer ki Namazımızı kılıyorsak bu bizim Allah’a olan sadakat ve samimiyetimizdendir. Oruç tutuyoruz. peki, hiç akıl kârı mıdır ki gecenin bir köründen akşama kadar, hele ki yazın o sıcağında akşama kadar aç geziyoruz? Elbette ki Allah’a olan samimiyetimizden. Hacca gitmek için, paralar harcıyoruz. Evimizden, yurdumuzdan bir süre uzaklaşıyoruz. Niçin yapıyoruz? Allah için yapıyoruz değil mi? Gel gelelim Zekat vermeye; yılda malımızın en az 40’ta birini neden fakir fukaraya veriyoruz? Biliyoruz ki biz başkalarının ihtiyacını giderirsek, Rabbimiz bize bunun karşılığını kat kat verecek. Yani kısacası yine Allah’a olan samimiyetimizden. Kelime-i Şehadet’i açıklamaya gerek bile yok, O başlı başına bir samimiyettir zaten.

Son sözlerimi bir Hadis-i Şerif ile bitirmek istiyorum. “Din samimiyettir, samimiyet aldatmamaktır.” Buyuruyor efendimiz. Gördüğümüz gibi İslam dini samimiyet üzerine kurulmuştur. Her bakımdan samimiyet İslam Dini’nde ve Peygamberimizdedir.

Bir önceki yazımız olan İBADET BİZE NE KAZANDIRIR? başlıklı makalemizde ibadet ve ibadetin kazandırdıkları hakkında bilgiler verilmektedir.